Bir ‘tulûat tiyatrosu'ndaki safdil figüranlara acýmak…

Muhalefet'ten irili-ufaklý 6 partinin liderlerinin, K.K Bey ile M.A Haným'ýn peþine takýlýp yaptýklarý toplantýnýn ardýndan, asýl açýklamanýn 28 Þubat tarihine býrakýlmasý, K.K Bey tarafýndan sýradan, tesadüfî bir gün olarak nitelenmesine inanan safdiller çýkar mý bilmem... Çünkü, o gün, Erbakan-Çiller Hükûmeti'nin düþürülmesi için yapýlan örtülü askerî darbe zorbalýðýnýn ve hýyanetinin 25. Yýldönümü'dür.

Hani, anlý-þanlý generallerin, 'Laiklik bin yýl gelecekte de hâkim olacaktýr' þeklindeki nutuklarýnýn kamuoyuna ýsrarla pompalandýðý '28 Þubat 1997' döneminin yýldönümü...

Evet, yeni nesiller bilemedikleri, onun için de anlamakta zorlandýklarý ve artýk tekrarlanamaz zannettikleri aðýr laik zorbalýk dönemi...

Ki, þimdi, üniversitelerde tesettürleriyle okuyan 20 yaþlarýndaki kýzlarýmýz, o günleri anlayamýyorlar, masal veya 'fazla abartýlmýþ' sanýyorlar ve 'Bizim bugün kýz öðrenciler olarak açýk-kapalý arkadaþlarýmýzla aramýzda hiçbir sürtüþmemiz, birbirimizi dýþlamamýz söz konusu deðil. Kimse kimseye karýþmýyor, müdahale etmiyor.'diyebiliyorlar...

Bu nesiller, Danýþtay ve Anayasa Mahkemesi'ndeki kocaman kocaman yargýçlarýn oy çokluðuyla veya oybirliðiyle aldýklarý ve, 'Üniversitelerde baþörtüsü'yle okumak isteðinin laik cumhuriyet deðerlerine karþý bir kalkýþma niteliðinde görüldüðü' þeklindeki kararlarý, okusalar bile anlamayacaklardýr belki...

O günlerin ýzdýrabýný, acýsýný, gözyaþlarýný bu neslin idrakine nasýl yansýtmalý?

Çünkü, onlarýn henüz dünyada bile olmadýklarý bir dönemin diktatörlük gösterisiydi o zorbalýk gösterileri ve 'Þimdi artýk bir daha olamaz, tekrarlanamaz' sanýyorlar.

*

Hatýrlayalým, Ocak-1992 baþýnda Cezayir'de -Fransa'dan istiklâlin kazanýlmasýndan 30 sene sonra- yapýlan ilk serbest seçimlerin ikinci merhalesinde, Abbas Medenî liderliðindeki, 'Front Ýslamique Salvation (FÝS) / 'Ýslâmî Selâmet Cebhesi'nin, Meclis'teki sandalyelerin yüzde 85'ini kazandýðý anlaþýlýnca... Hemen o gece, emperyalist dünyanýn þeflerinin iþaretleriyle, Cezayirli laik generaller, kanlý bir askerî darbe yapmýþ, seçim sonuçlarý kanundýþýilân edilmiþ ve hemen, koro halinde, 'Demokrasinin, Ýslâmî bir devlet kurmak için kullanýlamayacaðý, diktatörlüðün de, demokrasinin savunma mekanizmalarýndan birisi olduðu'na dair görüþlerin, Batý Dünyasý denilen ülkelerdeki kocaman kocaman sosyoloji ve siyaset bilimcilerince ve onlarýn dünyanýn baþka yerlerdeki çömezlerince dünyaya nasýl yayýnlandýðýný bilmeyenler, ayný zulümlerin bugün tekrarlanamayacaðýný sanýyorlar...

Ve yine hatýrlayalým, bizdeki hemen bütün ideolojik ve siyasî cenahlar da, 'Türkiye'de artýk böyle bir þey olamaz, darbeler dönemi geçti. Seçime gidiyorsan, halkýn iradesi üzerine ipotek konulamaz...' diyorlardý, yazýlarýnda veya ekranlardaki beyanlarýnda.

Ama, o laflarý edenlerden niceleri, sadece 5 sene sonra, 28 Þubat 1997'deki askerî müdahale tezgâhlanýrken, týpký geçmiþteki askerî darbelerde olduðu üzere, baþýnda bulunduklarý gazetelerin veya ekranlarýn Gn. Yy. Md.leri olarak, dönemin en azgýn generalleri karþýsýnda telefonlarda bile selâm vaziyetine geçip, 'Paþam, yarýnki manþetlerde ve ekranlarda hangi emirlerinizi duyuralým?' diye ferman bekliyorlardý. (O generallerden bazýlarý, kesinleþmiþ mahkûmiyetleri sebebiyle þimdi hapislerde... Ama, ilginç olan þu ki, o günleri, Erbakan'ýn en yakýnýnda olanlardan birisi olarak bizzat yaþamýþ olan T.K Bey, þimdi 'o yaþlý generallerin içerde olmalarýndan üzüntü duyduðunu' söyleyebiliyor.)

*

Evet, T.K Bey'in de katýldýðý o '6'lý toplantýnýn asýl bildirisi, 28 Þubat günü açýklanacakmýþ...

Öyle buyurdu, K.K Bey...

Ve bu ilginç gün belirlemesine, GP Baþkaný A.D ve Deva Baþkaný A.B Beyler de hiç itiraz etmemiþler. (28 Þubat 1997 Muhtýrasý'nýn dayatýlmasý sýrasýnda Ýçiþleri Bakaný olan M.A Haným, o zaman, o muhtýradaki dayatmalarýn elbette uygulanacaðýný açýklarken, daha sonra kendisinin o muhtýraya karþý çýktýðýný iddia edecek kadar, kamuoyunun hâfýzasýnýn unutkan olduðunu sanýyordu.)

*

Niçin 1-2 gün önce veya sonra deðil de, tam da 28 Þubat günü?

Ýzahý zor...

28 Þubat 1997 Askerî Müdahale Zorbalýðý'nýn 25.yýldönümü'nün hatýrlanmasýný, deðerlendirilmesini gölgelemek; kamuoyunun dikkatinin, 'Aaa... Cambaza bak, cambaza...' numarasýyla baþka bir tarafa çevrilmesi taktiði!

*

Bu vesileyle hatýrlayalým: 12 Mart 1971'de, bir askerî muhtýra ile Baþbakanlýk'tan istifa ettirilen Süleyman Demirel, iki sene sonra, Ordu tarafýndan Cumhurbaþkanlýðý'na seçtirilmek istenen Genelkurmay Baþkaný Org. Faruk Gürler'i Meclis manevralarýyla engelleyip, 13 Mart 1973 günü Fahri Korutürk'ü seçtirenlerden birisi olarak o gün, Meclis kürsüsünden yaptýðý konuþmaya, '12 Mart varsa, 13 Mart da vardýr!' diye baþlýyordu.

Evet, bu gibi tarihler, siyasî hesaplaþmalar için bir sýçrama tahtasýdýr.

K.K Bey, her ne kadar, '28 Þubat günü, tamamen tesadüf.' dese ve, T.K, A.D, A.B Beyler de, bu belirlemeyi hiç itirazsýz kabul etseler bile, bu 'avanak avcýlýðý' taktiðine inanacak olanlar ancak safdiller olacaktýr.

*

Hiç kimse kendisinin safdil olduðunu kabullenmek istemeyecektir, ama, bugün K.K Bey'in peþine takýlan GP Baþkaný A.D Bey, 'Benim ömrüm CHP ile mücadele içinde geçmiþtir.' sözünü nasýl unutabilmiþtir?

Kezâ, 100 yýllýk CHP kadrolarý da, K.K Bey'in, ekonomik proðramýný, neo-liberal bir ekonomi limanýna demir atmýþ gözüken DEVA Baþkaný A.B Bey tarafýndan hazýrlanacaðýna dair sözlerini geçiþtirmeyecek bir dikkatteydi; ama, köprüden geçinceye kadar, 'dayý' demek gerektiði anlayýþýyla, seslerini çýkarmýyorlar..

*

Bir tuluât tiyatrosu ki, Ýsmail Dümbüllü hayatta olsaydý, 'Bunlar benim rolümü ve ekmeðimi elimden aldýlar.' derdi herhalde...

*