Biri de ‘başı açık hakime güvenmiyorum' derse ne olacak?

Fikri Sağlar’ın başörtülü hakime nasıl güveneceğini sorguladığı o yayının yankıları devam ediyor.. Özetle verilecek cevap çok basit .. Bu zihniyette birine denecek şey şu; “.. Ben de Allah’ın açık emri olduğu halde başını örtmemiş bir hakime güvenmekte zorlanıyorum…”..

Gençler hatırlamaz.. Bu lüzumsuz kutuplaşmadan ancak ve ancak normalleşerek kurtulmuştuk.. AK Parti iktidara geldiğinde, korku pompalayan kesimler özellikle; “..zorla kadınların başını örtecekler..” diye yaygara yapıyordu.. Oysa o zaman bin defa söylendi, şimdi geride bıraktığımız 20 senede de pratiği görüldü ki, kimsenin zorla başı örtülmedi.. Ama şu oldu; kimsenin zorla başı da açtırılmadı.. İnsanların kafasında ne var ne yok ona bakılmadı.. Bundan sonra da bakılmayacak..

Bakın kolay değil.. Başını örtenlerin polise ihbar edildiği bir Türkiye’den geliyoruz.. Kimse kıvırmasın.. Fikri Bey o zamanın kudretli bakanlarından biriydi .. Konu; kamusal alan, kamu dairelerinde çalışma, devlet okullarında okuma falan değildi.. - Ki sadece öyle bile olsa, bu bile faşist baskı tanımına fazla fazla yeter de.. Öyle değildi.. Sahiden başörtüsü yasaktı bu ülkede.. En serbest olduğu yerde ise hiçbir şey yapamayanlar başörtülü insanları aşağılardı.. Hani Bugün Sağlar’ın dediği gibi; “… şeriatçıların üniforması..” gibi ifadeler, o günlerden miras.. Sadece ama sadece başörtülü olduğu için, milletin oylarıyla seçilip millet iradesinin en yüce tecelligâhında kürsüden (tırnak içinde)“haddi bildirilen”, Merve Kavakçı’ya yapılanların alkışlandığı bir Türkiye’den söz ediyorum size.. Başörtülü kardeşlerimize ‘Hamam böceği’ derlerdi, ‘Kara Fatma’ derlerdi.. Eğer çarşaflıysa ‘ninja’.. Laik teyzeler tavsiyeler verirlerdi; “… nasıl güzel kızsın, yazık değil mi kapatıyorsun saçını, yüzünü…” diye.. Daha ileri bir şey söyleyeyim size.. Bugün ‘muteber’ kabul ettiğiniz bazı akademisyenlerin 28 Şubat döneminde, görev yaptıkları okullarda, İstanbul Üniversitesi’nde, Marmara’da neler yaptıklarını da biliyoruz?.. Bugünün ‘özgürlükçü’ akademisyenleri, zamanın ruhu gereği faşist baskılarla çocukların başörtülerini çekiştiriyordu.. Şimdi kimse konuşmuyor ama.. Onlar da sanki eskiden beri hep böyle demokratmışlarcasına takılıyorlar. . Oysa öyle değildi.. Ama bu bugünün konusu değil.

Şimdi Kılıçdaroğlu, sadece politik nedenlerle ayrı düştükleri için Sağlar’ın ‘başörtülü hakim’ çıkışını eleştirmiş.. Oysa Kılıçdaroğlu’nun gerçek fikri bu mu insanlar çok da emin olamıyor. Bir taraftan CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu’nun dediği gibi ‘sağ’a şirin görünmek için inançlar konusunda hürriyetleri önceleyen sözler söyleniyor olabilir mi?.. Yani Fikri Sağlar aslında CHP içindeki azımsanmayacak bir kitlenin spokesman’i olarak ortaya çıkmış olabilir mi?.. Daha açık sorayım, CHP Fikri Sağlar mıdır?... Fikri Sağlar gibileri susturmayarak aslında katı laikçi Kemalist tabanı ürkütmemeye çalışıyor olabilirler mi?.. Eğer Kılıçdaroğlu, Fikri Sağlar’a tepkisinde samimi ise bunu çıkıp gösterecek.. “..Bugün başörtülü olmaları yarın başlarını açmayacağı anlamına gelmez…” demeyecek.. Yoksa, Canan Kaftancıoğlu, ‘takiye yapıyor bizimkiler’ derken haklı mı, ne dersiniz?..