Olay 1-
Dayýsýyla yengesi Mersin'de oy kullanacaklarmýþ, kendisinden otobüs bileti almasýný rica etmiþler, ücretini de teslim etmiþler. Gel gör ki; CHP'li yeðen, dayýsý ve yengesi Mersin'e gidip de oy kullanamasýnlar diyerek, seçimin bir gün öncesine bilet almamýþ, o iki ihtiyar ise þu anda yana yakýla Mersin'e gidecek vasýta arýyorlarmýþ...
Bu anonsu gülme efektleri arasýnda sosyal medyada paylaþan bu mahlûk, dünya hayatýnýn çok kýsa, siyasetin gelip geçici, aile baðlarýnýn ise dünya ve ahiretlik olduðunu henüz fark edememiþ, gri hücrelerine yenilmiþ, dolayýsýyla insan olmakta uzaklaþmýþ bir vaka...
Olay 2-
Babaannesiyle dedesini evlerine kilitleyerek yine bu durumu video çekimi ile tescilleyen bir baþka torun... Gülerek, ''Þayet onlarý kilitlemeseydim gidip Tayyip'e oy vereceklerdi' diyor. Allah korusun o büyükanne ve büyükbabayý çünkü bu korkunç torun, yarýn öbür gün onlarý; 'Ama nefes alýyorlardý ve ben buna dayanamýyordum' diye öldürebilir de...
Olay 3-
Deprem bölgelerine yaptýklarý yardýmlarý tek tek sýraladýktan sonra depremzedelere en aðýza alýnmayacak hakaretlerle küfürler savuranlarýn ise bini bir para... 'Biz bu kadar yardým ve destek yolladýk siz zavallýlara, ama siz sefiller ne yaptýnýz, gittiniz Tayyip'e oy verdiniz''lere çýkýyor bütün sövgüler... Ýnsanýn kaný donuyor bu videolarý seyrettikçe, bu aþaðýlýk ifadelere tanýk olunca, demek gönderilen yardýmlarýn, yapýlan desteklerin bu þekilde baþa kakýlmasýný, depremzedelere parya imiþ gibi muamele edilmesini gayet normal gören, hak gören bir kesim var... Ýnsanlýktan nasibini almamýþ, nesebi gayri sahih bir kitle varmýþ demek ki, o çýkýyor ortaya... Boþaymýþ o kalp iþaretleri, boþaymýþ o sevgi pýtýrcýklýklarý, her þeyleri zaten yalandý, ama bu kadarý da fazla diyor insan: Meðerse bunlar iyilik oyunu oynarmýþ. Meðerse bunlar iyilik rolü yaparmýþ. Meðerse bunlarýn iþi burada da yalanmýþ diyor insan...
Ve insan olmak, insanýn içine oturuyor...
Koskoca bir seçim geçirdik. Benden bir yazar olarak bir seçim deðerlendirme yazýsý bekliyorsunuz haklý olarak ama söyler misiniz bana? Niçin siyasi yorum yapmalýyým ki? Þu yaþadýklarýmýzýn hangisi insani? Ýnsan olmak batýyor insanýn içine... Biz böyle bir toplumda böylesi vicdansýz ve böylesi her suçu en yakýnlarýna karþý bile pervasýzca iþleyebilecek kötü insanlarla bir aradayýz...
Ýþte herkesin bir sorunu var ya, benimkisi de bu...
Olay 4-
Türkiye Diyanet Vakfý'na baðlý 29 Mayýs Üniversitesi Hukuk Fakültesi hocalarýndan Feyza Baþar'ýn sosyal medya paylaþýmlarý þöyle: ''Dünyada hiçbir türbanlýnýn sýzamadýðý yerler de var. Tanrým öldüm de cennete mi geldim acaba diyorsun...'
Bu haným, o kadar dolmuþ ki örtülü kadýnlarýn öðrenci veya meslek sahibi oluþlarýndan, hatta geçin hepsini, örtülü hemcinslerinin görünür olmasýndan o derece sýkkýn ki caný; bizim gibi örtülü kadýnlarýn olmadýðý bir yeri cennete benzetecek kadar idealize ediyor...
Bu aþýrý -hatta ben dipsiz olduðunu düþünüyorum – nefretin özünde, ''bunlar da çok oldu ya, her yerdeler...' takýntýsýnýn olduðu gayet açýk... Tayyip Erdoðan nefretinde de, Erdoðan baþarýsýnýn siyaseten her yeri kaplayan, hiçbir yarýþý kaybetmeyen, o çok sesli kompozisyonu var...
Görünmenin var olmak zannedildiði, göstergenin gerçeðin yerini aldýðý bir ortamda, Müslümanlar için temel sorun hala ne kadar göründükleriyle ilgili... Müslüman kimliðiyle görünmek, seküler hayat tarzýný benimsemiþ ve hiç de azýmsanmayacak bir kesim için hala en büyük kâbus...
Erdoðan Hükümetlerinin 20 yýl gibi uzun bir süreçte tüm yýpranma paylarýna raðmen halen iktidarda, görünür ve geleneksel olan her þeyin de görünmesini teþvik eden, mütedeyyin dünyanýn görünmesiyle ilgili yasaklarý tek tek kaldýrýr halde, özgürlükçü bir meydan okuyuþu sürdüre gelmesi... Asýl canlarýný yakan bu...
Hayat pahalýlýðý deðil mesela dertleri, çünkü nefret kreþendosunu çýn çýnlatanlar ya yönetmenler, ya aktrisler, ya þarkýcýlar, ya besteciler, ya yýldýzlar, fakirlere tomar tomar para yardýmý yollayanlar...
Veya Türkiye'nin terörle mücadelesi, Ortadoðu politikasý, savunma sanayii, Mavi Vatan, Azerbaycan da deðil kafalarýnýn kýzdýklarý konular... Çünkü tüm bunlardan zaten haberleri yok...
Ama Tayyip Erdoðan'ýn Kasýmpaþa'nýn ara mahallelerinden nasýl olup da çýkarak, örtülü eþiyle birlikte Erdoðanlarýn 'Külliye', diðerlerininse 'Saray' dedikleri yerde oturuyor oluþlarý mesela asýl büyük dertleri... Asýl dertleri Erdoðan'ýn siyasi hamleleri, teknolojik ataklarý, diplomatik kazanýmlarý deðil... Musluklarý altýn mý, gümüþ mü, klozetleri ne renk? Hey Yüce Rabbim bunlarýn þairleri, kompozitörleri bile bu tuvalet merakýný bir türlü aþamýyor...
Asýl dertleri, onun kendilerine benzemediði halde, kendilerinin olmasý gerektiði yerde oluþu... Asýl dertleri, ne Tayyip'i ne de ona oy verenleri hiçbir yere yakýþtýramamalarý...
Ne diyelim? Sizleri nasýl teskin edelim?
Papatya çayý içerseniz, sinirlerinize büyük ihtimalle iyi gelip, sizi sakinleþtirecektir önerisini yazalým...