Öldürücü maddî silâhlarla yapýlan askerî savaþlar, dönüþü olmayan ya da çok zor ve pahalý olan savaþlardýr. Taraf olanlardan birileri, ya tamamen öldürülür, esir alýnýr ya da kaçýrttýrýlýr, teslim olmasý saðlanýr, bütünüyle; etkisiz hâle getirilir; karþý taraf da zafer kazanmýþ olur.
Ýki tarafýn da, sonuna kadar birbirini öldürdüðü, sonu gelmez bir savaþýn, 'yangýnýn artýk yakacak bir þey kalmayýnca sönmesi' gibi, iki tarafýn tamamen artýk savaþamayacak hale gelmesiyle sona erebilir. O zaman da 'Zafer veya hiç!' durumu ortaya çýkar.
Ama, bu gibi askerî savaþlarýn dýþýnda, 'modern' çaðda, daha baþka savaþ þekilleri vardýr ki, topyekûn savaþ anlayýþýna göre, 'Kimyevî, mikrobiolojik veya nükleer savaþlar... Ve, kültürel, ekonomik, propaganda savaþlarý', vs., psikolojik savaþ örnekleridir. Ýnsan toplumlarýný asýl tahrib eden savaþ çeþidi budur. Acze düþürülmüþ, korkutulmuþ devlet ve kitlelerin elinde en güçlü maddî silâhlar bulunsa bile, rûhen sinmiþ-sindirilmiþ toplumlar ve onlarýn ordularý içten çökertilmiþlerdir.
*
Þimdilerde, Rusya ve Amerika arasýnda yýllardýr sürmekte olan bir savaþ türü var ki, taraflarýn ikisinde de nükleer silâhlar olup, taraflar birbirlerine, tehditler yaðdýrýyorlar.
Rusya Baþkaný Putin, þimdi, muhtemel bir savaþa hazýr olduklarýný göstermek için, bir büyük tatbikat yaptýrýyor, kendi komutasýnda... Korkutulacak olan, Ukrayna deðil, Amerika ve NATO dünyasý...
*
Putin'i cesaretlendiren, Amerika ve NATO dünyasýnýn, Ukrayna ve Gürcistan'ýn NATO'ya üye olarak kabul edilmesi yönünde 2008'de alýnan prensip kararýný hâlâ da uygulamaya koyamayýþýdýr.
'North Atlantic Treaty Organisation' (NATO), gerçekte Amerika'nýn, kendisini dünyada hiçbir güç tarafýndan tehdit edilemeyecek bir konuma getirmek için, 1949'larda kurulan bir askerî pakt... Bu pakt, 1952'de Türkiye ve Yunanistan'ý, 1955'te de (o zaman Batý Almanya denilen) Federal Almanya'yý üyeliðe alýndýktan sonra, kendisini 'Hür Dünya' diye isimlendiren kapitalist emperyalizm dünyasýnýn ve dev bir saldýrý gücü haline gelmiþti.
*
(Bu arada hatýrlayalým: Türkiye de NATO üyeliðine kabul edilmesini istediðinde, 1952'de, dönemin Ýngiltere Dýþbakaný , 'NATO bayraðýndaki yýldýz'ýn HAÇ iþareti, yani Hristiyan / kapitalist ülkeler arasý bir dayanýþma olduðunu, Türkiye halkýnýn yüzde 98'iyle Müslüman olmasý hasebiyle bu yapýda yerinin olmadýðýný' söylemiþti de; Türkiye Hükûmeti, komünist Sovyet Rusya saldýrganlýðýna karþý sýðýnacak bir güç odaðýna kavuþmak için çýrpýnýyor; 'Evet, halkýmýz Müslümandýr, ama, biz laikiz' diyordu ve 72 yýl önce bu günlerde, NATO'ya kabul edilmiþti.
Ýlginçtir, o günlerde, 1938-50 arasýnda Cumhurreisi olan Ýsmet Ýnönü, 3. Cumhurreisi Celâl Bayar'la bir görüþmesinde, Bayar'ýn kendisine, 'Paþam, NATO'ya girmekte geç kalmýþýz...' demesi karþýsýnda, 'Celâl Bey, aldýlar da mý girmedik...' cevabýný vermiþti.)
*
NATO karþýsýnda, Sovyet Rusya liderliðindeki komünist Doðu Bloku'nun 1955'te kurduðu Varþova Paktý da bir büyük askerî pakt idi. Ama, 1991'de, Sovyetler Birliði'nin çökmesiyle, o pakt daðýlmýþ ve eski Doðu Avrupa ülkeleri, ayný korkulu rüyayý bir daha görmek istemediklerinden, NATO'nun kucaðýna atýlýnca... NATO þimdi, 30 üyeli bir yapýya dönüþmüþ bulunuyor. Ama, Putin Rusyasý þimdi NATO'nun eski gücünün olmadýðýný, karar alma mekanizmalarýnda bir hantallýk ve üyeler arasýnda bir güvensizlik yaþandýðýný düþünüyor ve bu durum karþýsýnda, kendi gücünü son derece dikkatli bir þekilde denemek istiyor.
*
1962 Ekim'inde, B. Amerika'nýn 120 km uzaðýnda, Fidel Castro liderliðindeki Kuba adasýnda, Amerika'ya karþý ateþlenmeye hazýr vaziyette rampalara yerleþtirilmiþ bulunan Sovyet Rusya yapýmý balistik füzelerin derhal sökülmesi için mühlet veren Amerikan Baþkaný Kennedy, bir nükleer savaþý bile göze aldýðýný açýklamýþtý. Sovyet Lideri Nikita Kruþçef de, mütekabilen, Türkiye'deki füzelerin de sökülmesini þart koþmuþtu. (Hattâ Türkiye'de bile, bütün þehirlerde sýðýnaklar ve barikatlar yapýlmaya baþlanmýþtý). Kennedy ise, 'Türkiye'deki füzeleri biz sökmeyeceðiz... Sökecek birisi varsa, buyursun...' diye hava atýnca; Sovyet Rusya geri adým atmýþ ve Kennedy, o psikolojik savaþý kazanmýþ, Kuba adasýndaki füzeler sökülmüþtü.
Ama, ilginçtir, Ekim-1962'deki o nükleer savaþ tehlikesi bertaraf olduktan 25 sene sonra 1987'de açýklanan Amerikan gizli belgeleri, Amerika'nýn, o zaman, Kruþçef Rusyasý'na, 'Türkiye'deki füzelerin miadlarýný doldurduðunu, kullanma sürelerini geçtiðini, kullanýlmasýnýn mümkün olmadýðýný' bildirdiðini ortaya koymuþtu.
*
Þimdi de, kim bilir hangi taktikler... Amerika'nýn, Ukrayna için baþýný aðrýtmak istemeyeceði, amma, psikolojik savaþ taktikleriyle netice almayý denediði görülüyor.
Nitekim, 2 ay öncelerde bile çok pasif davranan Amerikan Baþkaný Biden, giderek 'þahin'leþiyor; ve 'Ukrayna'yý iþgale kalkýþmasý halinde, Rusya'yý, tasavvur edemeyeceði aðýr bedellerin beklediðini' söylüyor.
Putin de, eski bir KGB ajaný olarak bu ince psikolojik savaþ taktiklerini biliyor, ama, gerçekleþip gerçekleþmeyeceðini denemeyi göze alýp alamayacaðý henüz meçhul... Amerika ise, ilk adýmý onun atmasýný bekleyip, savaþýn sorumlusu göstermek istiyor.
Tehlikeli bir gövde gösterisi ve sinir savaþý...
*
Ve, savaþ patlayacak olursa, bunun Ukrayna ile sýnýrlý kalmayacaðý ve bütün dünyayý da þu veya bu tarafta, yer almaya zorlayacaðý uzak ihtimal deðil...