Bu “sağlam bağlı olduğumuz” NATO, aslında bir baş belasıdır…

“NATO Türkiye’nin güvenliğinin merkezindedir, Türkiye de NATO’nun(…) NATO’ya bağlılığımız sağlamdır ve üzerimize düşen sorumluluğu almaya devam edeceğiz.”(1)

Bu sözler, (e) orgeneral, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a ait, AA’nın haberine göre, Washington merkezli Türk Miras Vakfı’nın internet üzerinden düzenlediği, "Türkiye’nin Milli Savunma Stratejisi ve Bölgedeki Son Gelişmeler" başlıklı paneldeki konuşmasından…

Bir ömür boyu şerefle taşıdığı üniformasıyla Amerikan yapımı proje örgütler PKK ve FETÖ ile mücadele etmiş Hulusi Akar’ın bu sözleri “diplomatik zeminde” söylediğine, Türkiye adına Washington’da lobi yapan insanlarımıza polemik çıkarmamaya çalıştığına inanırım.

Yoksa, Türkiye’nin Gazi’nin anti-emperyalist duruşuyla ve Kuvvayı Milliye ruhuyla attığı her bağımsızlıkçı adımda karşısına NATO müttefiklerimizin (!) nasıl dikildiğini Akar’a benim anlatmam, hadsizlik olur, zaten yaşıyor.

Aksi halde…

Yaşadığımız bunca olaydan sonra, dönüp-dolaşıp geldiğimiz yer, 27 Mayıs’ın ünlü radyo konuşmasında yer alan “NATO’ya-CENTO’ya bağlıyız” zemini ise söyleyecek fazla bir söz yok…

Ama yüksek ihtimal, bu sözler internet üzerinden Amerika’nın başkentine ulaştırılırken hemen hemen aynı dakikalarda DEAŞ’a Karşı Koalisyon Sözcüsü Amerikalı Alb. Myles B.Caggins PKK’nın kadın teröristleri grubu YPJ’den iki kadın teröristi sağına, PKK’nın Suriye’nin Rimeylan bölgesindeki sorumlusunu da soluna alarak bir basın toplantısı düzenliyordu!..

Başarılı çalışmalarıyla her zaman takdir ettiğimiz MİT, çoktan devlet arşivine eklemiştir, ben, vatandaş için şuraya basın toplantısındaki Amerikan-PKK ittifakının fotoğrafını koyup, devam edeyim.

Alb.Caggins, Suriye Demokratik Güçleri olarak adlandırılan PKK ile ittifakın mükemmel olduğunu belirterek, şöyle bir cümle kullandı: Dronlarımızın bölgeye intikali ile istihbarat alanındaki işbirliğimizin de mükemmel noktaya vardığını görüyoruz.

Yani… “Sağlam bağlı olduğumuzu” ifade ettiğimiz NATO’nun en büyük müttefiki PKK’ya artık anlık istihbarat aktarıyor, Mehmetçik zaten Amerikan malı mühimmat ile şehit ediliyordu, şimdi bir de havadan takip ediliyor anladığımız kadarıyla…

· NATO TÜRKİYE İÇİN GÜVENLİK SORUNUDUR…

Çünkü “milli bekamıza” dönük tüm saldırılar müttefiklerden(!) kaynaklanıyor. 1982 Yinon Siyonist Planı çerçevesinde önce Irak sonra da Suriye’yi parçalayan ABD belli ki Siyonizme iki kademeli eylem planı sözü vermiş: 1- Ne pahasına olursa olsun, Ortadoğu’da “2’nci İsrail kimliği taşıyan” bir terör devleti Irak-Suriye hattında kurulacak, 2- Bu devlet günü geldiğinde Türkiye’nin parçalanma sürecinde görev yapacak.

Bunu uygulayan NATO müttefiklerimiz. “Barış Pınarı” başladığında nasıl ortalığa döküldüklerini gördük. ( 21 Kasım 2019 tarih, “Harekatı tamamlamak zorundayız” başlıklı yazıyla (2) uyardım, bakın, terör devleti Rus-Amerikan bayraklarının gölgesinde adım adım nasıl toparlanıyor.)

15 Temmuz 2016 işgal amaçlı darbe saldırısı bu planın doğal uzantısıdır, emperyalizm, uygun zaman geldiğinde tekrarlayacak, bilin. Ekonomiyi çökertir, sosyal gerginliği tırmandırır, fay hatlarını harekete geçirir, kaosu yükseltir, darbeyi yine vurur…

Darbeyi planlayan NATO…

Başarısız olunca darbecileri koruyup kollayan NATO…

PKK’ya silah yığan NATO…

Sınırımda PKK devleti kurmakta kararlı NATO…

Doğu Akdeniz’e donanma çıkartırım, Yunan’ın yanında Amerikan, Fransız, İtalyan, İngiliz gemileri…

Libya’da meşru hükümeti ayakta tutmaya çalışırım, IRINI ile NATO’nun Avrupalıları karşımda…

· RUSYA’YI UNUTARAK DAVRANAMAYIZ…

ABD-Avrupa transAtlantik hattının bekamıza dönük sistemli saldırılarını önceleyip, Rusya’nın geliştirdiği “19’ncu yüzyıl reflekslerini” de görmezden gelmemiz mümkün değildir.

Suriye diktatörüne para verip, Müslüman toprağı Hama’da, Ortadoğu Ortodoks kiliseleri için “Ayasofya’nın küçük modelini yaptırma” kararı alan bir Rusya’dan söz ediyoruz.

Suriye-Doğu Akdeniz-Libya hattındaki atakları eğer, “Ortodoks Yeni Roma”nın hayalleri ile yüklüyse, buradan net ifade edelim, durdururuz…

İdlib’de Şubat 2020’de verdiğimiz 54 şehit…

Libya’da Vatiya üssüne dönük saldırı…

Kafkasya’da Ermenistan ile askeri tatbikatlı gövde gösterisi…

Tehlikeli işler bunlar…

ABD Suriye’de PKK ile kolkola da Rusya değil mi, o da öyle, yoksa PKK’nın Moskova temsilciliği ne işe yarar?

Transatlantik ile Avrasya cenahlarının anlamadığı bir gerçeği buradan ifade edeyim, ileride kitabını da yazarız: Türkiye artık kendi ekseninde kendi senaryosu ile geliyor, doğu-batı hattındaki o tahteravalliye binmeyeceğiz, kimse durumdan vazife çıkarmaya kalkmasın. ( “ABD-Rusya tahterevallisinde” kaybeden yalnız biz oluruz, STAR, 4.Haziran.2020 -3-)

· KALIN DA YUNAN’I TANIYOR, AMA SESSİZLİK LAZIM…

İbrahim Kalın’ın Yunanistan ile tüm konuları ön koşulsuz müzakere etme açıklamasını kendisinin de tam olarak inanmadığı ama bence zamanlaması hayli uygun bir diplomatik manevra olarak değerlendirmek isterim.

Sıkıştığı her olayda emperyalizmin kapı bekçisi rolüne soyunan Yunanistan ile neyi müzakere edeceğiz, ne sonuç alacağız, geçiniz.

10 km2’lik Meis’ten 50 bin km2’lik egemenlik alanı üreten, Avrupa’yı arkasına alıp Türkiye’yi Seville Haritası’na sıkıştırmaktan başka bir hedefi olmayan bir komşudan söz ediyoruz.

Buyrun o haritayı da buraya koyayım…

Bunun müzakeresi olmaz, olsa olsa, savaşı olur…

Türkiye-Libya Anlaşması tarihidir, dev adımdır, gelecek kuşakların hayırla yad edeceği büyük bir ataktır, o anlaşmayı sisler bulvarına sokacak tüm manevralardan uzak durmak bir numaralı vatan görevidir…

Anladığım bir ay nefesimizi tutup, sonrasında rotamızda yürüyeceğiz…

Gazi’nin sözü, bugünlere ne güzel oturuyor:

“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!..”


* https://www.star.com.tr/yazar/abd-rusya-tahterevallisinde-kaybeden-yalniz-biz-oluruz-yazi-1545344/