Mustafa Sabri Beşer
Mustafa Sabri Beşer
Tüm Yazıları

Bu savaşı biz kazanmıyoruz!

Bir gemide, haz ve eğlence için bir araya gelmiş, yitik gençlerimiz gece hayatlarını yaşıyorlar. Güverteye merdivenlerden el ele iki erkek çıkıyor.

Erkeklerden biri kadın kimliğiyle sözde erkeğine (!) sarılmış dans ediyorlar. Etrafta onları fotoğraflayan, alkışlayan, etrafa para saçan; çıplaklıklarını sergileyen kadınlar ve kadınsı erkekler var.

Lezbiyen bir çift (!), ısmarlama bir şekilde çocuk sahibi oluyor ve adına 'aile' dedikleri sözde evlilik hayatı yaşıyorlar. Nasıl edindikleri belli olmayan çocukla her anlarını fotoğraflayıp sosyal medyada paylaşıyorlar.

Bu her iki rezillik sosyal medya mecralarında çarşaf çarşaf dolaştırılıyor!

Bu rezalet görüntüler mazlumların umudu olmuş ülkemize yakışıyor mu?

Gençlerimiz mütemadiyen zehirleniyor! Kimse bu zehrin membaıyla mücadeleyi göze almıyor!

Bu toplumun geleneğinde ve genetiğinde olmayan sapmalar, organize şekilde topluma yerleştiriliyor.

Önce "cinsiyet eşitliği" kavramıyla tanıştırdılar bizi. Sonrasında hemcinslerin ilişkisiyle! Bunlar bizim gibi, inanç değerlerine sahip bir medeniyete hatta insanlığa yabancı şeyler!

Bunlar Batı'nın herzeleri!

Hani şu erkeklerle erkeklerin, kadınlarla kadınların evlenmelerine izin veren Batı'nın!

Hani şu eşcinselliği, homoseksüelliği özendiren Batı'nın!

Hani şu aile kurumunu çökertmiş Batı'nın!

Hani şu çocuk yerine kedi köpek yetiştiren Batı'nın!

Hani şu genç neslinin tükenmek üzere olduğu Batı'nın!

Anlaşılan o ki ahlaksızlık bataklığında yitip tükenmek üzere olan Batı bizi de kendi bataklığına çekmek istiyor.

Genç neslin sayısını artıramayan Batı bizim de ailemizin köküne kibrit suyu dökmek istiyor.

Aile yapımız üzerindeki en büyük negatif etkileşim bu "cinsiyet eşitliği" ve "LGBT" olacak.

Uyuşturucu ve alkol bataklığında yitip gitmekte olan Batı, biz Savunma Sanayiinde, İHA-SİHA üretince çocuklarımızı bu rezilliklerle vuruyor.

Reagan ve baba-oğul Bush yönetimlerinde görev alan dış politika analisti Stefan Halper, 2013'te Pentagon için bir rapor yazar. Halper, "China: The Three Warfares" (Çin: Üç Tarz-ı Harp) başlıklı raporunda dünyanın yeni tarz hikâyelerle kurgulanması gerektiğini tarif ederek, top tüfek devrinin bittiğini, gönüllere ve zihinlere girilen savaşların gerekli olduğunu yazıyor.

"Savaşları artık ordular ve silahlar değil hikâyeler kazanıyor" diye de bitiriyor.

Aile yapımız üzerine yapılan girişimler son zamanlarda nicelik ve nitelik olarak arttı. Öyle anlaşılıyor ki devlet ve millet düşmanları, kurguladıkları hikâyelerle ailelerimizi bir bir avlıyorlar.

Sosyal süzgece tabi tutmadan hayatımıza boca edilen ne idüğü belirsiz bir sürü kurgulanmış hikâye var.

Beş sene önce BTS diye bir müzik grubunu konu alan yazılar kaleme almıştım. Bu grubun küçük çocuklarımızın üzerinde bıraktığı olumsuz etkilerden bahsetmiştim.

Grup üyelerinin tamamının erkek olmalarına rağmen kızlar gibi makyaj yapmalarını, kızlar gibi giyinmelerini, yüz mimiklerinin kadınsılığını, birbirlerine erotik dokunuşlarla yaklaştıklarını bizim çocuklarımız da gördü, seyretti, uyguladı ve öğrendi!

Evet, Cinsiyet Eşitliği garabeti yeni değil, 1950'li yıllardan beri Batının bu alanda çalışmaları var. Kinsey Skalası diye bildiğimiz raporlamalarla toplumun üzerinde kademe kademe çalışmalar başlattılar.

Ancak, ülkemizde son beş yılda zirve yapan bu rezaletin tohumları, beş sene öncesinin çocukları bugünün gençleri üzerine BTS Müzik grubu tarzı eylemlerle saçıldı.

Suç asla çocuklarda değil. Çünkü pedagojik bir gerçek olarak "Çocuklar görerek öğrenirler. ".

"Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!" dedirtecek cinsten alakasız şeylere şahit oluyoruz.

Eğlence maksadıyla bir konser düzenlenecekse LGBT merkezli düzenleniyor, toplumsal bir meselenin protestosunu yapacaklarsa LGBT'liler ve bayraklarıyla yapıyorlar, akademisyenler haklarını aramak maksadıyla başlatmış oldukları eylemleri LGBT'lier ve bayraklarıyla yaparak seslerini duyurmaya çalışıyorlar.

Böyle devam ederse, yeni neslin fıtrat renkleriyle oynanmış ve aile ahenginin dengesi tarumar edilmiş olacak.

Yol yakınken bu yanlıştan beri durmak lazım. Ahlak sınırları kaldırıldı, birileri emelini bizim gençlerimiz üzerinden kurgularken biz susmayı tercih ediyoruz!

Çocuklarımızın mayalanma sürecini ateşe atmayalım! Pişmeden kavrulurlar, köz olurlar.

Ey aileler, ey toplum, ey devlet!

Bir an önce kendimize gelmeye ihtiyacımız var.

Eğer çocuklarımıza kendimizden rol modeller gösteremiyorsak vay bize, vahlar bize