Mustafa Sabri Beşer
Mustafa Sabri Beşer
Tüm Yazıları

“Et Pazarı: Kapitalizmde Kadın Bedeni”

"Eğer yarın sabah, dünya üzerindeki bütün kadınlar tamamen güçlü ve pozitif hissederek uyanırsa dünya ekonomileri bir gecede çöker."

"Kadın olmak demek ayakkabılar, kıyafetler ve bariz bir tüketimden başka nedir ki?"

"Bir insan olarak değerimin, vücudumun diğer insanlara nasıl göründüğüyle alakası olmadığına inanmaya başladığım zaman kendime ihtiyacım olan yeri alma ve hasretini çektiğim gücü kazanma izni vermeye başladım."

"Batı toplumlarında kadın olarak "sayılmak" için kendini dişi kimlikle tanımlamak isteyen herkesin güzellik, diyet, reklam ve moda endüstrilerinin vahşi dayatmalarıyla boğuşması gerekmektedir."

"21. yüzyıl kadını özgür olmak istiyorsa oyunu kurallarına göre oynamayı bırakmalıdır. Bedenlerimizin kabul edilebilir olduğuna inanmak için harcadığımız tükenmiş çabayı sonlandırmak ve açık, parlak bir kararlılıkla kişiliklerimizin güçlü olduğuna inanmaya başlamak zorundayız..."

"Sapkın ve her yere sinmiş zayıflık retoriği, kişisel gücün mecburi bir teslimiyetidir, kapitalist ataerkil kadın kavramının ayıplama ve disiplini, beden üzerine, olabilecek en zalim ve aşağılayıcı şekilde canlandırılmaktadır..."

"Kadınların bedenlerinin neo-liberal parçalanışı, global üretimi sürdüren iş ve sermaye stratejilerinin temel bir parçası olarak anlaşılmalıdır."

"Kadınların kendi bedenlerini kendi kontrollerinde tutma kaygıları; himayesi altındaki düşük statülü kadınlara, fakir kadınlara, göçmen işçilere ve sözde cinsiyet savaşının erleri olarak yaşayan ve çalışan diğer herkese kültürel, fiziksel ve cinsel şiddet uygulayan aynı baskı yapısının bir parçasıdır."

"Hemen her yerde teşhirdeymiş gibi görünen Batılı kadın bedeni, esasında bizi kendi özgün ve politik kimliklerimize yabancılaştıran, paraya çevrilmiş cinsellik kültürü tarafından ötekileştirilmekte ve sahiplenilmekte."

"2010'da Kingston Üniversitesi'nin yayımladığı bir rapora göre öğrenci burslarının kaldırılmasından sonra, eğitim masraflarını striptizcilik yaparak karşılayan İngiliz öğrencilerin sayısı beş kat artmıştır."

"Erkeklerin vücutlarımızı satın almasının normal görüldüğü bir toplumda kadınlar için eşitlik bir saçmalıktır."

"Kendimize ait olmak isteyecek yaşa geldiğimiz andan itibaren kadınlığın kurumsal kalıbı bilinçaltımıza işleniyor."

"Her beş kadından biri taciz kurbanı, geri kalanımız ise taciz korkusu ile yaşamayı öğrenmek zorunda."

"Yaşamlarının her anında rol yapma baskısı ile yetişen genç kadınlar, kendi meşru arzuları ile pek alakası olmayan robotik bir kapitalist erotizmin taklidini yaparken buluyorlar kendilerini."

"Eğer yeniden ayrıcalık kazanmak istiyorsak kapitalist beden tutuculuğuna toplu hâlde karşı çıkmalıyız. Kadının satın alma gücü ve ödenmeyen emeği üzerine inşa edilmiş bir toplum için en korkunç şey kadınların satışa katılmayı reddedebilmesidir."

"Toplumlarımız, kadınların kendi kişisel ve politik potansiyellerine yabancılaştıkları gerçek kadın bedenlerine karşı idealize edilmiş kadınsı güzelliğin gerçek dışı imajlarıyla doldurulmuş halde. Modern kapitalizm altında, kadınlar hem tüketici hem tüketilen konumunda."

Yukarıdaki satırların tamamı yazar Laurie Penny'nin Pales Yayınları'ndan çıkan "Et Pazarı: Kapitalizmde Kadın Bedeni" isimli kitabından alınmadır.

Laurie Penny; İrlandalı, Yahudi ve Malta asıllı olarak Londra'da doğan İngiliz bir yazar. Penny; The Guardian, The New York Times ve Salon gibi yayınlar için makaleler yazıyor. Çıkış noktası feminizm olan ve bu alanda yazılar yazan yazar Penny Batı'da kadına bakışı ve Batıda kadının duruşunu anlatmaya çalışıyor.

Yazar Penny'nin kitabında belirtmiş olduğu görüşlerin bir benzeri son günlerde ülkemizde Halil Konakçı Hoca tarafından dile getirildi. Yusuf Kaplan'ın tabiriyle "İnsanların kalbini fethedecek şekilde bir konuşma" üslubuna mugayir bir dille yapmış olduğu konuşmasındaki üslubun yanlış olduğunu ve kabul edilemez olduğunu belirtelim.

Konakçı'nın üslubunun yanlış olması günümüzde kadına bakış açısının ne kadar yanlış olduğu gerçeğini de değiştirmiyor.

Öyle ki hocanın şikâyeti Batı'da da revaçta.

Batı'ya ya da batılı gibi olmaya öykünen taife bakalım feminist bir bakış açısı olmasına rağmen Batılı İngiliz Yahudi yazar Laurie Penny'nin görüşleri karşısında ne diyecek.

Merakla bekliyoruz...