Budur!

13 Mart 2022 tarihinde 'Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Türkiye'nin zararı' başlıklı bir yazı yazmıştım.

O yazıda sözleşme gereği Türkiye'nin boğazlardan geçen gemilerden alması gereken ücrette %93 oranında indirim yapıldığı yıllık 3 buçuk milyar dolar zarar ettiğimizi hatırlatmıştım.

Bu hatırlatmayı da Mart ayının ilk haftasında Türk Parlamenterler Birliği İstanbul Şubesi'nde misafir ettiğimiz emekli amiral Doç. Dr. Cihat Yaycı'ya borçluyum. Verdiği konferansta bu konuya temas etmişti.

11 sene önce bu konuda makale yazan Doç. Dr. Cihat Yaycı Paşa "1936 yılında imzalanan Montrö Sözleşmesi ilgili hükümleri gereğince Türk Boğazları'ndan geçiş için ödenmesi lüzumlu ücretlerin söz konusu tarifeye istinaden alınan ücretlere kıyasla asgari 23 kat daha fazla olması gerektiği "ni hatırlatmıştı.

"Bu konuda ilk çıkışı 1983 yılında Prof. Dr. Tâhir ÇAĞA yapmış hükümeti uyarmış ve alınan ücret on katına çıkmıştır.

Prof. Dr. Tâhir ÇAĞA geçiş ücretinin hesaplamasının yanlış olduğu yönünde görüşünü içeren bir rapor hazırlayarak o dönemin hükümet yetkililerine iletmiştir. Bunun üzerine, 19/08/1982 tarihinde oluşturulan bir komisyon meseleyi incelemiş ve Merkez Bankası bu komisyonun inceleme sonuçları çerçevesinde altının günlük kambiyo değerlerini belirleme ve ilan etmeye başlamıştır. Bunu takiben de yeni uygulamaya geçilmiş, uygulama ile birlikte her bir gemi için yapılan tahsilat on kat artmıştır.

Ancak, bu uygulamaya Ruslar ve İngilizler itiraz etmişler darbe döneminin atanmış hükümeti direnememiş ve 07/02/1983 tarih ve 83/6032 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile uygulamadan dönülmüştür. Darbe hükümeti olduğu için meşruiyet sorunları yaşamamak adına geri adım atılmıştır."

"Sözleşmede belirtilen 1 Altın Frank'ın bugünkü karşılığı 18 ABD dolarıdır. Oysa bu miktar 0,8063 ABD Doları olarak eksik hesaplanmakta ve Türkiye geçişlerde yüzde 97 indirim yapmış olmaktadır.

Sözleşmedeki 1 Frank altının bugünkü değeri hesap edildiğinde Türkiye'nin boğazlardan yıllık 3.45 milyar dolar kazanç elde edeceği hesaplanmaktadır."

Mevcut hesaplama ile Türkiye yıllık 3,3 milyar dolar kaybetmektedir.

Elbette ki kimi itirazlar olacaktır. Ancak devlet gereken düzenlemeyi kademeli olarak da yapabilir, bugünkü gibi %97 değil de %70 yapabilir, %50 yapabilir her durumda gelir artar ve ekonomik sıkıntı çektiğimiz şu dönemde önemli bir gelir kapısı açılmış olur."

"Bir kararnameye bakıyor!" https://www.star.com.tr/yazar/montro-bogazlar-sozlesmesi-ve-turkiyenin-zarari-yazi-1697331/ demiştik.

O yazıyı belki dikkatinden kaçmıştır diye bizzat Başkan Erdoğan'a göndermiştim.

Dün müjdeli haber geldi. Basında "Türkiye, Boğaz'larda Montrö hakkını kullandı! 39 yıllık uygulamaya son verildi!" haberini mutlaka okumuşsunuzdur.

"Türkiye, 39 yıl sonra Montrö'nün kendisine verdiği hakkı kullandı. 1983 yılında Boğaz'larla ilgili getirilen uygulamaya son verildi.

Türkiye boğazlardan geçiş ücretini 5 kat artırdı. Ton başına 0.80 dolar sabitlenen ücret net 4 dolar çıkarıldı. Ekim ayında uygulanmaya başlayacak."

Budur!

Bence artırma oranı az olmuş ama gelirin 5 kat artması fevkalade önemli bir adımdır.

Dış politikada dünyanın umut kaynağı olan Türkiye son tahıl koridorunda oynadığı rol ile küresel oyuncu olduğunu tescil ettirmişti.

Montrö'den kaynaklanan hakkını kullanması ve geçiş ücretini 5 kat artırması da Başkan Erdoğan'ın ülkeye sunduğu son kazanımdır.

Buna en çok sevinen de Cihat Yaycı Paşa oldu.

Dün sabah 9.22'de bana gönderdiği mesajda, "Sayın vekilim başardık. 12 yıl yılmadan anlattım yazdım durdum ve nihayet. Vallahi ağlıyorum." yazdı.

Ben de en az onun kadar sevindim. 5 ay önce yazdığım ve 'bir kararnameye bakar' dediğim husus fiiliyata geçmişti.

Zamanlama da mükemmeldi!

Tabii ki en önemlisi devletimizin kazanmış olmasıdır!

Başkan Erdoğan'a ne kadar teşekkür etsek azdır.

Ve elbette ki 12 yıldır konuyu gündemde tutan, Libya Anlaşması'nın mimarı olan ve Mavi Vatan deyimini bizlere kazandıran emekli amiral Cihat Yaycı Paşa'ya özel olarak teşekkür etmeliyiz.

Bizim teşekkürümüzün ötesinde, devletimizin 'Üstün Hizmet Madalyası'yla Yaycı Paşa'yı taltif etmesini bekleriz.

Ona verilmeyecek de kime verilecek?!