Yabancı bir istihbarat örgütüne bağlı çalışan Fetullahçı terör örgütüne mensup savcıların Suriye’deki Türkmenlere yardım götüren MİT tırlarını hukuksuz biçimde durdurduğu ve “Türkiye IŞİD’e silah gönderiyor” iftirasını attığı komplonun basın ayağında yer almıştı Can Dündar.
Yalnız da değildi. CHP tam kadro FETÖ’ye hizmetle meşguldü.
CHP FETÖ ‘HİZMET’İNDE
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu FETÖ’nün amiral gemisi Zaman gazetesini ziyaret ediyor, Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan elindeki MİT tırları görüntülerini FETÖ’nün yasadışı şantaj-montaj tapelerini yayınlayarak kariyer yapan ve CHP’den vekil seçtirilen Eren Erdem’e veriyor. Erdem sosyal medyada paylaşıyor, Kılıçdaroğlu talimatıyla FETÖ medyasına desteğe gidiyor.
FETÖ’nün yayılmasını istediği görüntüler için kuryelik yapan bir diğer CHP milletvekili Enis Berberoğlu da aynı operasyon görüntüleri Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Dündar’a ulaştırıyor.
Parti kurumsal hesaplarından, partinin yetkili ağızlarından, fonlanmış yandaş medyadan Meclis Grup Toplantılarına kadar CHP tüm varlığını FETÖ’ye armağan ediyor.
Faaliyet nasıl ama?
Başka hiçbir mevzuda bu kadar koordineli ve atak davranmayan CHP, FETÖ terör örgütünün Türkiye’yi uluslararası arenada zor durumda bırakmak, Erdoğan’ı Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılatmak gayesiyle ürettiği kaset ve tezlerin “askeri” olup çıkıyor.
Neyse.
CHP’deki FETÖ’ye adanma hali bitmiyor, Kılıçdaroğlu’na bir şey olmuyor ama Genel Başkan talimatıyla suç işleyen Enis Berberoğlu milletvekilliğini kaybetti sonradan, 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
BİR BÖCEK GİBİ YAŞIYOR
Vatana ihanet suçunu haber özgürlüğü diye satmaya çalışan Can Dündar ise haberini ispatlayamayacağını bildiği için yurt dışına kaçtı. Dört buçuk yıldır böcek gibi karanlık ve rutubet içinde saklı yaşıyor.
Ama işte adaletin güneşi bir kez daha vurdu üstüne.
Casusluk ve silahlı terör örgütüne yardım suçlarından daha önce verilen 5 yıl 10 ay hapis cezası Yargıtay tarafından bozulmuştu. Ama İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden yargılanıyordu. Mahkeme heyeti “gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etmek” suçundan 18 yıl 9 ay “FETÖ'ye dahil olmamakla birlikte örgüte yardım" suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı Can Dündar’ı. Her günü hak edilmiş 27 yıllık bir ceza. Hayırlı olsun.
Hakkındaki yakalama emri aynen devam. Kırmızı bültenle aranıyor ve hüküm giymiş suçluyu saklayan Almanya’dan iadesi isteniyor.
ALMAN BAKAN KARIŞTIRIYOR
Alman Dışişleri Bakanı, ülkesine ihanet eden Can Dündar’a sahip çıkmış. Dündar’a saygısından değil piyonun kullanım değeri olduğu için bir açıklama yaptı dün.
Casusa casus demiyor tabii. “Türkiye’deki basın özgürlüğüne ağır darbe” diyor. Hem Türk Milleti adına karar veren bağımsız mahkemenin kararını eleştirme cüretinde bulunmuş Alman Bakan, hem casuslukla gazeteciliği birbirine karıştırmış.
Eğer Can Dündar’ın yaptığı gazetecilik ise salıversin, iade etsin Türkiye’ye.
Gelsin Dündar, haberini savunsun. “Türkiye IŞİD’e silah gönderdi” iddiasından bu kadar emin madem, buyursun ispatlasın.
Mahkeme ona bu imkanı verdi sonuçta. Değerlendirseydi ya!
MADEM ÖYLE, DÜNDAR CEVAPLASIN!
Şu soruları cevaplayarak başlayabilir mesela “gazeteciliğe”:
Türkiye’nin IŞİD’e silah verdiği iddiasının belgesini neden hala yayınlamıyor Can Dündar? Beş yıl geçti haberinin üstünden. İnsan 27 yıl hapis cezası alır da elindeki belgeyi yayınlamaz mı beş yıldır?
Tırlarla ilgili soruşturma dosyasında IŞİD’in adı bile geçmiyor, Hal böyleyken Can Dündar bunu nereden uyduruyor?
Tırlar hakkında ihbarda bulunan jandarma çavuşu bile bırakın IŞİD’i, müphem bir örgütten bile bahsetmiyor. Dündar neden bahsediyor?
Arama tutanağını imzalayan üsteğmen el-Kaide adının tutanağa sonradan eklendiğini, kimin eklediğini bilmediğini söylüyor. Ama Dündar el-Kaide’nin mutasyona uğramış versiyonu IŞİD’de ısrar ediyor. Nereden biliyor?
Öyle öğretilmiş bir kasıt var ki yaptığında Can Dündar’ın, terör örgütlerinin hizmetine sunduğu Cumhuriyet gazetesi haberinde IŞİD yazmayı bile unutuyor. Ama iddiasında hala ısrar ediyor!