Sadece 36 ocaða ateþ düþürülmemiþtir. Millet olarak hepimizin ocaðýna yüreðine ateþ düþmüþtür.
Rusya bu kan banyosu politikasýyla, dostluk konusunda, Þeyh Þamil’in meþhur sözünü dünyaya çok acý þekilde hatýrlatmýþtýr.
Vatandaþlarýnýn çoðunun meþru kabul etmediði eli kanlý rejime destek vererek Rusya, Suriye’de iþlenen her cinayetin suç ortaðýdýr.
Ýsrail’in Suriye’ye yaptýðý hava saldýrýlarýndan hava savunma sistemini kapatan Rusya’nýn tavrý, sýra Türkiye ye gelince deðiþmektedir!
Çünkü hepsi ayný millet.
ABD için de AB için de Rusya için de Ýsrail’in güvenliði her þeyden önce geliyor!!
Uluslararasý iliþkilere, Ýsrail’in Türkiye’ye tercih edildiði gerçeðini göz önünde bulundurarak bakýlýrsa, konumumuz daha saðlýklý anlaþýlacaktýr.
Ýsrail’in güvenliði için Esed’in iktidarda kalmasý tercih edilmektedir. O yüzden Rusya’nýn rejimden vazgeçmesi imkan dahilinde görünmemektedir.
Dolayýsýyla Rusya’yý ikna etmek, sahadaki gücümüzle doðru orantýlýdýr.
Stratejik öneme haiz Serakýb’ýn Türkiye destekli muhaliflerin eline geçmesi çok önemlidir.
Türkiye’nin NATO üyesi olmasý, mültecilere batý kapýlarýný açmasý da Rusya karþýsýnda Türkiye’nin avantajýdýr. Göçmen korkusuyla alarma geçmiþ olan batýnýn Rusya’ya baskýsý söz konusudur.
Rusya’nýn bu baskýlar sonucu esneklik göstermesi muhtemeldir.
Dikkat edilirse Türkiye doðrudan Rusya’yý itham etmiyor. Rejim saldýrýsýndan bahsediyor. Oysa Türkiye de gayet iyi biliyor ki rejim Rusya’nýn izni olmadan uçak kaldýramaz ve top ateþleyemez. Buna raðmen Türkiye Rusya’yý doðrudan karþýsýna almak yerine rejimi suçlayarak köprüleri atmýyor, Rusya ile diplomatik kanallarý açýk tutuyor.
Rusya da her ne kadar kimi itirazlarda bulunsa da saldýrýlarý kendisinin düzenlemediðini söyleyerek o da diplomatik kanalý açýk tutuyor.
Rusya Serakýb’ý kaybetmeyi kendi maðlubiyeti olarak görüyor, halkýna izahta zorlanýyor, onun için Türkiye’ye yeni haritalar sunarak iknaa çalýþýyor.
Bu esneklik neticesidir ki gerginliði azaltma hususunda anlaþmaya varýlmýþtýr.
Lakin bu anlaþma sorunu çözecek gibi görünmemektedir.
Esas mesele yine baþkanlarýn kararýna kalýyor.
Muhtemel görüþmede ortak bir yol bulunursa þaþmamalýyýz.
Çünkü Türkiye-Rusya iliþkileri Ýdlib sorunundan ibaret deðil. Ticaret, turizm, savunma sanayi, enerji gibi son derece hayati alanlarda güçlü iliþkiler var.
Öte yandan Rusya da Türkiye’yi kaybetmek istemez. AB, ABD ve NATO muhalefetine karþý Türkiye gibi bir ülkenin ortaklýðýný yitirmek istemez.
Ancak milli güvenliði tehdit altýnda olan tarafýn Türkiye olduðu; 911 km hududa Rusya’nýn deðil Türkiye’nin sahip olduðu, 4 milyon misafire ilaveten 4 milyon Ýdliblinin gözünün de Türkiye’de olduðu düþünülürse Türkiye’nin de geri adým atmasý düþünülemez.
Ýnþallah liderler orta bir yol bulurlar, yoksa Rusya askeri açýdan elbette ki Türkiye’den daha güçlüdür ama bölgede Türkiye’nin Rusya’dan daha güçlü olduðu da bilinen bir gerçektir.
Ýki ülke arasýndaki savaþýn her iki tarafa da maliyeti yüksek olur.
Burada en makul yol Soçi ittifakýna geri dönmek ve rejimin Soçi sýnýrlarýna çekilmesidir.
Türk tarafý 36 þehitten sonra rejime on katýndan fazla bedel ödetmiþtir, ödetmeye devam etmektedir.
Verilen mühletin bitmesi beklenmeden rejim sürekli bir þekilde ateþ altýnda tutulmuþtur/tutulmaktadýr. Rejim Soçi sýnýrlarýna itilmektedir.
Rusya’nýn çarlýk döneminde de komünizm döneminde de sonrasýnda da politikalarý deðiþmiþ deðil. Ýdeoloji deðiþse de güdüleri deðiþmiyor.
Dün vatanýný savunan Þeyh Þamil’e terörist muamelesi yapan Rusya bugün de vatanýný savunan Suriye halkýna ve temsilcilerine ayný muameleyi yapýyor.
Ve Türkiye birilerinin iddia ettiði gibi Rusya’ya teslim olmuþ deðil. Aksine Rusya’yý hem Ýdlib hem de Fýratýn doðusu çerçevesinde verdiði sözleri tutmadýðý için sýkýþtýrmaktadýr.
Garip olan rejime desteðini sürdüren Ýran’ýn tavrýdýr.
Ýran, hem Ýsrail düþmanlýðýný kimseye býrakmýyor hem Ýsrail destekçisi güçlerin ekmeðine yað sürmekten adeta keyif alýyor !