CHP ile mücadeleye destek vermek, siyaset deðil; sorumluluktur

AK Partili deðilim. Bütün millete verilen ortak hizmetler dýþýnda bir çýkarým yok. ÝBB baþta olmak üzere hiçbir belediye ile akçeli iþim olmadý. Hatta býrakýn antrikotu, musakka bile yemedim.

Þu görüþlerim; bu gerçekler ýþýðýnda deðerlendirilmelidir.

AK Parti, Menderes ve Özal’ýn baþlattýðý ancak devam ettiremediði þahlanýþý gerçekleþtirmiþ bir partidir. Türkiye, Erdoðan liderliðindeki AK Parti ile prangalarýndan kurtulmuþ, benliðine kavuþmuþtur.


Ama AK Parti’nin asýl önemi, CHP ile en güçlü mücadeleyi yürütüyor olmasýdýr. Bahsettiðimiz þey, sýradan bir siyasî mücadele deðildir. Onun için de, bu deðerli mücadeleye katký yapmak, millî ve manevî deðerleri önemseyen herkes için bir yükümlülüktür. Bu tespit, bir “sonuç”tur ve bizzat CHP’nin eseridir.

Peygamber Efendimizin (Sallallahü Aleyhi Vesellem) 43. kuþak torunu olan ve tek parti zulmünü iliklerine kadar yaþayan Abdülhakim Arvasî hazretleri, CHP’nin anlatmakla bitmeyen Ýslam düþmanlýklarýný, “Siz onu bana sorun…” cümlesiyle özetlemiþtir. O buhranlý dönemde yaþananlarý, bu mübarek zatýn verdiði gözlükle anlamlandýran Üstad Necip Fazýl, onun için “CHP bir parti deðil, Türk’e dinini; dilini ve özünü kaybettirmeye memur bir katliam müessesesidir” demiþtir.

Þimdi; yakaladýðý her fýrsatta derin dondurucudaki “Ýslam düþmanlýðý”ný dýþarý sýzdýran bu CHP, iþte o CHP’dir.

AK PARTÝ’NÝN HATASI, CHP’YE DESTEK ÝÇÝN GEREKÇE OLAMAZ

Yeni yönetim sistemi Türkiye’yi vesayet esaretinden kurtarmakla birlikte yüzde 50 barajý, bütün muhalifleri; Ýslam düþmaný CHP’nin etrafýnda birleþtirmiþtir. Hatta düne kadar “AK Parti’nin temel taþlarý” gibi görünenlerin; yüzde 1-2 oy ile kazandýran veya kaybettiren bu sisteme geçildikten sonra, yerinden koparak; CHP yandaþlýðýna yuvarlanmasý çok manidardýr.

Elbette AK Parti’nin de hatalarý vardýr, elbette iktidarlar için kaçýnýlmaz olan “yýpranma” AK Parti için de geçerlidir. Ama AK Parti, CHP ile mücadele eden en güçlü parti özelliðini muhafaza ettiði sürece, hangi gerekçeyle olura olsun; bu mücadeleyi zaafa uðratmak; taþýnmasý çok zor bir vebaldir.

Abdülhamid Han’dan bu yana, hakiki Ýslam alimleri siyasetten çok uzak durduklarý halde, Ýttihatçýlarýn ve devamý olan CHP’nin karþýsýndaki en güçlü yapýya destek vermeyi, dinî bir sorumluluk olarak görmüþlerdir.

MESAJ VERENLER MESAJI ALDI MI ACABA?

Hatýrlýyor musunuz, 24 Haziran seçimleri öncesinde, bazý AK Partililer, “Cumhurbaþkanlýðý seçiminde oyum reise ama milletvekili seçiminde AK Parti’ye mesaj vereceðim” þeklinde bir hastalýða duçar olmuþlardý. Hatta bendeniz o günlerde (8 Mayýs 2018) “Erdoðan’a oy verip AK Parti’ye vermemek, Erdoðan’ý cezalandýrmaktýr” baþlýklý bir yazý yazmýþtým.

Nitekim AK Parti’ye mesaj verip, reislerini(!); en kritik süreçte, güçlü parlamento desteðinden mahrum býraktýlar. 31 Mart ve özellikle de 23 Haziran’daki seçimde ise mesajla birlikte; ÝBB’yi de CHP’ye verdiler! Sayelerinde CHP, 1,5 yýldýr hiçbir hizmet üretmemesi bir tarafa, 70 yýl geride býraktýðýmýzý zannettiðimiz Kur’an düþmanlýðýný yeniden hortlattý. Ýzmir Belediyesi ise Müslümanlarýn inadýna, Peygamber Efendimize hakaretin merkez üssü Charlie Hebdo paçavrasýnýn karikatüristini davet etti.

Ýþte CHP’nin bu hýyanetlerine karþý çýkmak siyaset deðil; millî ve dinî sorumluluktur.

Umarým bu “yerel uyarý”lar, o mesajcýlara ve “Siyasetle iþim olmaz” diyenleri uyandýrýr da, bu saldýrýlara tepkisiz kalmazlar.

Yoksa, bu “yerel” zulümler; korkarým “genel”lenir.

Çünkü; Peygamber Efendimiz asla yanýlmaz:

“Nasýlsanýz öyle yönetilirsiniz…”