1991 yýlýnda, Yenimahalle’deki o binada bir U-masanýn etrafýnda toplanmýþ gazetecilere, “terörün yakýnda bireysel suikastlere yöneleceðini düþünüyoruz, bu masa etrafýndan bir-kaç kiþi de öldürülebilir” diyen dönemin MÝT Müsteþarý Teoman Koman’ý unutmam mümkün mü, hayýr.
Yanýmda oturan Milliyet yazarý rahmetli Teoman Erel’e dönmüþ, “bu tarihi toplantýnýn ana mesajýný da almýþ olduk aðabey” demiþtim. Tam karþý sýramda rahmetli Muammer Yaþar Bostancý ile yan yana oturan basýn þehidi Uður Mumcu’nun “bari isim listesini de söyleyin de bilelim” diye tepki gösterdiðini hatýrlýyorum, iki yýl sonra patlayan bir bomba onu aramýzdan aldý…
Bir Ankara buluþmasýnda, oturduðumuz kafede, gözlerinin içindeki samimi ýþýkla hatýrladýðým ve ülkenin yaþamakta olduðu berbat sürecin kilit maymuncuklarýný bir futbol sohbeti kývamýnda anlatan Necip Hablemitoðlu’nu koruyamamýþ olmak, acýdýr.
Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kýþlalý’yý koruyamamýþ olmamýz da…
Mumcu’nun ölümünden az önce söylediði “cemaatlere alýnan genç çocuklar, 30 yýl sonra general olacaklar ve Cumhuriyet’e karþý ayaklanacaklar” sözü, 15 Temmuz’un uyarýsý deðil, özetidir.
Bu nedenle, uzun yýllar o yapýnýn içinde kaldýktan sonra ayrýlan ve Yeni Þafak’taki yazýlarýný yakýndan takip ettiðim Tamer Korkmaz’ýn þu satýrlarýný önemsiyorum:
(FETÖ elebaþý) Uður Mumcucinayetinden tam bir hafta öncesinde (17 Ocak 1993’te) Ýzmir’de Bozyaka Yurdu’ndaki “dar dairedeki” sohbetinde “Devlet kademelerine öyle bir nüfuz ediyoruz ki, bizi jiletle kazýsalar bile yok edemeyecekler!” diyerek (daha o tarihte) çok iddialý bir þekilde konuþuyordu! 1995 yýlýnda Fetullahçýlardan kopan ve sonraki yýllarda Paralel Yapý üyesi polislerin hedefi haline gelen bir doktorun anlattýðýna göre; Fetullah Gülen ayný sohbette -isim vermeden- “Çok yakýnda büyük bir suikast haberi duyacaksýnýz. Üzerinde senelerce konuþulacak bir suikast…” diyordu!
Son 25 yýlda yaþadýklarýmýz, FETÖ’nün, Türkiye’de laik-muhafazakar fay hattýný derinleþtirmek için düzenlediði suikastleri, Ýran’ýn üzerine yamadýðýdýr.
Kendileri için akýlcý bir seçim.
Mesela, hiç olmamýþ, Selam Tevhid/Kudüs Ordusu diye bir örgüt üretip, muhafazakar kesimde Ýran’a yakýn duran isimlerden “Umut Operasyonu” gibi bir “torba dava” üretmek önemli örnektir. Mumcu, Kýþlalý, Aksoy, Üçok suikastlerini aydýnlatýyoruz diyerek insanlarýn yýllarýný çaldýlar, FETÖ ise saçak altlarýna sýðýndý.
Ahmet Taner Kýþlalý’nýn son yazýlarýndan birinde þu satýrlarýn olmasý bir tesadüf müdür, hayýr:
Kutlularve Gülen. Ýkisi de Nurcu. Ýnançlarý ve amaçlarý ayný, yöntemleri ayrý. Hangisini seçersiniz? Kýrk katýrý mý, kýrk satýrý mý? Hakkýndaki bilgilerimiz arttýkça, Sayýn Gülen beni korkutuyor. Bay Kutlular’a ise gönülden teþekkür etmek istiyorum. En körlerin bile gözünü açmak konusundaki katkýlarý için!
Hablemitoðlu’nun, Alman vakýflarýnýn Türkiye’deki bölücü çalýþmalarýný açýklamasý ve FETÖ’yü yýllar öncesinde bütün çýplaklýðýyla anlatan Köstebek kitabý ortadadýr. FETÖ elebaþlarý günümüzde Alman istihbaratýnýn korumasýnda yaþýyorlar!..
Bu nedenle, Nedim Þener’in Hrant Dink suikastýndaki FETÖ varlýðýný ortaya çýkarmasý tarihi kimlik taþýyor, hukuk, geçmiþin tüm suikastlerini bu gerçeðin ýþýðýnda yeniden ele almak zorundadýr.
Bakýn, gerçek ortaya çýktýktan sonra, “Hrant’ýn arkadaþlarý” grubundan “çýt” yok hepsi daðýldý gittiler…
CHP ise, günümüzde, Uður Mumcu, Ahmet Taner Kýþlalý, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok gibi cumhuriyetine sahip çýkmýþ aydýnlarýn katilleriyle birlikte yürüyor…
Bir FETÖ kaset kumpasýyla Gazi’nin makamýna oturtulmuþ, Kýlýçdaroðlu’nun 15 Temmuz için “tiyatro” demesi o insanlarýn aziz ruhunu kim bilir nasýl taciz etmiþtir…