Cumhuriyet tarihi boyunca CHP'nin iktidar olabildiði tek dönem olan tek parti iktidarýnda adliye ve iktisat vekillikleri de yapan Mahmut Esat Bozkurt'un sarf ettiði ve "Kürt sorununun kaynaðýna" dair önemli bilgiler içeren þu sözü CHP tarihinin unutulmazlarý arasýndadýr:
"Benim fikrim, kanaatim þudur ki, bu memleketin kendisi Türk'tür. Öz Türk olmayanlarýn Türk vatanýnda bir hakký vardýr, o da hizmetçi olmak, köle olmaktýr." (18 Eylül 1930)
Aradan geçen sürede CHP "lütfetti".
Daha doðrusu AK Parti Kürt sorununu çözdüðü; terör sorununu da bitirmek üzere olduðu için açýkça mecbur kaldý ve "Kürtlerin Kürt olma hakkýný" bir þekilde tanýdý.
Lakin bu defa da Kemal Kýlýçdaroðlu büyük bir deðerlendirme hatasý yaptý CHP Genel Baþkaný olarak.
O hata, Kürtleri PKK'nýn arka bahçesi sanmak, Kürtlerin evini baþýna yýkan, çoluk çocuðuna musallat olan PKK'yý Kürtlere "efendi" yazmaktýr.
Nitekim HDP ve öncülü partilerin kritik isimlerinden Ahmet Türk'ün geçenlerde sarf ettiði "Hiçbir Kürdün AK Parti'ye ve Erdoðan'a oy verme hakký yoktur, olamaz" þeklindeki buyruðu HDP-PKK elitlerinin Kürt halkýna "köle" muamelesi yaptýðýnýn apaçýk bir kanýtýdýr.
Daha açýk bir ifadeyle: Kürt sorunu yok aslýnda, Kürtlerin PKK sorunu var.
CHP'nin baþtan yanlýþ iliklediði düðmenin devamý da yanlýþ.
Kürt seçmenin oyunu istemek her partinin en doðal en meþru hakký iken Kemal Kýlýçdaroðlu HDP ve paravaný Yeþil Sol Parti üzerinden PKK'nýn siyasi hedeflerine "ok" diyerek Kürtlere de ihanet ediyor.
"Terör örgütlerinin iltifatýna, desteðine ne yaptýnýz da mazhar oldunuz" sorusu 14 Mayýs gelmeden 6'lý Masa ortaklarýnýn mutlaka cevaplamasý gereken bir sorudur.
"BAÞÖRTÜSÜNÜ YASAKLAMAM BÝR DAHA, SÖZ" DÝYOR MU?
Fark edilmeyecek gibi deðil.
Kýlýçdaroðlu ilk defa bu seçim kampanyasýnda baþörtülülere yer veriyor, söz veriyor.
Verdiði söz ne için?
Acaba "bir daha seni ikinci sýnýf vatandaþ olarak görmeyeceðim. Bir daha 'baþýný örtüyorsan okuyamazsýn, çalýþamazsýn. Ýstersen ofislerde çaycý, okullarda temizlik görevlisi olabilirsin' demeyeceðim" mi diyor Kýlýçdaroðlu?
"Bir daha baþörtüne bir metre bez demeyeceðim" diyor mu?
"AK Parti ve MHP'nin beraber çýkardýðý baþörtüsüne özgürlük getiren yasal düzenlemeyi iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesine bir daha asla koþmayacaðým, söz" diyor mu?
Genel kanaat demediði yönünde.
Çünkü güya "helalleþmeden" bahsediyor ama "hesaplaþma" tehditleri hiç bitmiyor partisinde ve lideri olduðu -Akþener'in tanýmýyla "kumar masasýnda".
Geniþ toplum kesimleriyle hesaplaþýlacaðýna, demokratik hak ve özgürlüklerin geri gideceðine dair yaygýn bir kanaat var.
Bu kanaat öyle yaygýn ki koalisyon ortaðý partiler bile CHP'nin kara siciline, karanlýk potansiyeline karþý kendini güvence olarak gösterebiliyor!
Ahmet Davutoðlu'nun "saðcý, dindar, muhafazakar insanlar bize güvensin, haklar konusunda masanýn güvencesi biziz" minvalindeki açýklamalarýný hatýrlayýn.
AK PARTÝLÝ KADINLAR SEÇKÝN DEÐÝLMÝÞ!
Kampanyalar ne olursa olsun, yasakçý üstenci kafa ayný kafa.
Nitekim, CHP'nin yarý resmi TV kanalýnda Erdoðan ve AK Parti düþmanlýðýný gizleme gereði dahi duymayan Ayþenur Arslan'ýn programýna katýlan "siyasal iletiþimci" Þeyda Taluk geniþ toplum kesimlerine bakýþýn hiç deðiþmediðini ortaya koymuþ.
Yine ayný bilgisizlik, yine ayný hadsizlik... Üstünlük taslama, AK Parti seçmenini aþaðýlama çabalarý.
Öyle yanlýþ, öyle bir "siyasal iletiþimsizlik" hali ki sormayýn.
Þöyle demiþ Taluk:
"AK Parti'yi bugün AK Parti yapan, bu kadar büyümesini, hala iktidarda kalmasýnýn nedenlerinden biri de kadýn seçmendir. Kadýn seçmenin büyük bir çoðunluðu ev kadýnýdýr. Sen, ben kadýn nüfusunun içerisinde küçük bir azýnlýðýz. Kendimize iyi eðitimli, beyaz yakalý diyelim. AK Parti'yi destekleyenler orta ve alt gelir grubuna sahip kentlerin çeperlerinde yaþayan ya da kýrsalda yaþayan kadýnlar."
Sözlerinde tek cümle var doðru olan. O da ilk cümle.
Evet, "AK Parti'yi AK Parti yapan, bu kadar büyümesinin, hala iktidarda kalmasýnýn nedenlerinden biri de kadýn seçmendir".
Çünkü kadýnýn bireysel haklarý, demokratik haklarý, eðitimi, istihdamý, güvenliði, siyasi temsili için o kadar büyük iþler icraatlar yaptý ki AK Parti 20 yýlda, sessiz bir devrim gerçekleþti.
Bütün rakamlar, istatistikler ispatlýyor bunu.
Tam da bu yüzden kadýnlar yirmi yýldýr þaþmaz biçimde AK Parti'ye veriyorlar oylarýný.
AK Parti Kadýn Kollarý da 5 buçuk milyon üye sayýsýyla Türkiye'nin en büyük kadýn sivil toplum örgütü konumunda.
Ve her an sahada. Yurdun dört yanýnda ev ev, köy köy dolaþýyor, kýz çocuklarýnýn okumasý, beyaz ya da mavi yakalý kadýn çalýþanýn istihdamý ve giriþimci kadýnlarýn iþ yeri sahibi olmasý için çalýþýyor.
Þeyda Taluk'un beðenmediði, eðitimsiz diye yaftaladýðý "ev kadýnlarý" o kadar güçlü ve ileri görüþlü kadýnlardýr ki hemen tamamý kýzlarýný okutmak, iþ güç sahibi kýlmak için uðraþýp didinirler.
O yüzden de kýzlarýn kadýnlarýn haklarýný gerçek manada koruyan, "boþ yapmayan" partiye ve siyasi lidere verirler oylarýný.
Bu çabayý inancý gördüðünden sebep AK Parti iktidarý, ekonomik darlýðý olan ailelerin kýz çocuklarýnýn okul masraflarýný karþýlamak için ödediði meblaðý CHP elitlerinin "eðitimsiz" diye küçümsediði annelerin hesabýna yatýrýr.
Bilir, güvenir çünkü annelere Erdoðan. Bilir ki o para mutlaka kýzlarýn okumasý için harcanacak.
O yüzden Cumhurbaþkanýnýn son açýkladýðý müjdelerden biri de ev kadýnlarý içindi: Artýk ev kadýnlarý da emekli olabilecek.
O halde, AK Parti'nin kadýn politikalarý hakkýnda ahkam kesen siyasal iletiþimcilere küçük bir ev ödevi gelsin: