Cizre bodrumlarında ne oldu?

HDP'liler bir kez daha gerçeği ters yüz etmek için sahada. 2016'da -PKK'dan temizlenirken- Cizre'de yaşananları aklamaya, Türkiye'yi karalamaya çalışıyorlar.

Oysa hakikat tüm yakıcılığıyla ortada; arşivlerde, hafızalarda, mezarda...

PKK'nın "hendek-barikat-özerklik" stratejisinin temelinde -onların ifadesiyle gerillanın halk arasına karışması ve sivilleri kendine kalkan etmesi vardı. Nitekim güvenlik güçleri olaylara müdahale ettiğinde PKK da HDP de hem stratejiyi hem rol dağılımını aynen açık etti.

Halkın arasına karışıp kadın çocuk yaşlı demeden kendine canlı kalkan yapan, evlere el koyduktan ve evden eve kapılar-tüneller açıp üslendikten sonra polise ateş açan PKK'lılar "teslim olun" çağrılarına ateşle karşılık verdi. Aralarında özel yetiştirilmiş keskin nişancılar da vardı ama başaramadılar.

15 binayı birbirine bağlamış, cephane ve erzakla donatmış ama işte bodrum katlarına sıkışıp kalmışlardı. Kandil, teslim olmalarına izin vermiyordu. Dağ kadrosundan Meclise giren –ve halen Avrupa'da kaçak durumunda olan Faysal Sarıyıldız Cizre'den canlı yayın yapıyor, gerçeği ters yüz ediyor, HDP'liler tam kadro feryat ediyor, FETÖ destek atıyor, KCK'nın diğer yapıları ve fırsat kollayan devlet düşmanları hep bir ağızdan şöyle diyordu: "Devlet Cizre'de halka yargısız infaz yapıyor".

Oysa suç işlediler, teslim olmadılar, çatıştılar, yenildiler ve öldüler. Bu kadar.

HDP'NİN KAMPANYASI, CEMİL BAYIK'IN TALİMATI

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geçen hafta katıldığı bir TV yayında Boğaziçi Üniversitesinde rektör ataması bahanesiyle başlayan protestoların terör örgütlerinin iştahını nasıl kabarttığını anlatırken şunu söyledi:

"PKK'nın ne yaptığını, örneğin Cemil Bayık'ın üç gün önce HDP'ye ne talimat verdiğini biliyor musunuz?"

Ve cevabı:

"'Gerillaya çok yük getiriyorsun. Sahaya girin ve gerillanın yükünü alın, eylemlere başlayın" diyor. Kime diyor, HDP'ye diyor. Cezaevlerine talimat veriyor".

Ve...

Aylardır pısan, susan, cılız çıkışlar yapan HDP "sahaya giriyor".

Buyrulduğu gibi.

Önce Boğaziçi olaylarında boy gösteriyor HDP'li vekiller. Kampüste, Kadıköy'de, sokaklarda, her yerde.

Araziye, ortama, dokuya kolay uyum sağlıyorlar.

Nitekim gözaltına alınan 108 kişiden 101'i Boğaziçi öğrencisi değil, 79'u DHKP-C ve TKP-ML ve bilumum terör örgütüyle iltisaklı irtibatlı çıkıyor.

Dokunulmazlık zırhına sığınan Hüda Kaya polislere vuruyor.

Muazzez Orhan Işık ve Saliha Aydeniz İETT otobüsünün önünü kesip yolu trafiğe kapatıyor.

"Olay yeri ekibi" pistten hiç inmiyor.

Serpil Kemalbay, Murat Çepni, Züleyha Gülüm, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Garo Paylan ve diğerleri bir yandan "saray emretti" sözüyle PKK'yı memnun ederken öte yandan gerçeği manipüle, gençleri provoke ediyor.

HDP'lilerin gençlere kartvizit dağıtarak partiye davet ettiğini duyunca insan Diyarbakır HDP il binası önünde çocuklarını PKK'dan kurtarmak için 525 gündür nöbet tutan anne babaları ve hayatları harap olan gençleri düşünmeden edemiyor.

Bunlar Cemil Bayık talimatlı ilk "sahaya giriş" gösterileri.

Gösteri repliklerinde "öğrenci, üniversite, kayyım, polis, gözaltı" gibi kelimeler geçiyor. HDP'liler cambaza bak diyor yani.

Bir de "Herkes İçin Adalet" kampanyası var, eşzamanlı başlattıkları. Dört koldan yük alıyorlar. Eş Başkanlar, grup başkanvekilleri, vekiller ve diğer atanmışlar salonlarda, müsait medyada, sosyal medyada konuşuyor konuşuyor. Adalet, eşitlik, özgürlük, demokrasi, yeni bir soluk gibi, HDP'lilerden duyunca irkildiğimiz kelimeleri seslendiriyorlar.

Henüz bilmiyoruz, "gerillanın yükü" azalıyor mu? Ama bir hazırlık olduğu sezilmeyecek gibi değil.