Çözüm önce cephede, sonra masada…

Ýdlib’te 33 askerimizin þehit olmasý, milletçe yüreðimizi daðladý. Günlük gailenin telaþý içindeki insanýmýz birden sarsýldý. Rastladýklarým var, gece sabaha kadar uyuyamadýklarýný söylediler. Bir mübarek Kandil gecesi sabah namazlarýnda dualar cepheye, Mehmetçiðe gönderildi.

Ah milletçe böyle olabilseydik.

Sosyal medya üzerinden ne tezviratlar, ne iðrençlikler, ne manüpilasyonlar yapýldý/yapýlýyor.

Ýçerde ve dýþarýda ortak bir þer cephesi var.

Dýþarýda, ABD, Rusya, Fransa, Ýran, Ýngiltere, Almanya, Ýsrail, Mýsýr, Suudi Arabistan hepsi Türkiye kaybetsin diye uðraþýyor. Zaman zaman birbirlerini eleþtiren duruþlar/politikalar sergiliyor ama temelde Türkiye büyümesin, güçlenmesin, bölgesinde söz sahibi olmasýn diye son kertede ittifak ediyorlar.

Türkiye düþmanlýklarýný da bugün Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn þahsý üzerinden yapýyorlar.

Erdoðansýz bir Türkiye istiyorlar.

Neden?

Çünkü Erdoðan’ýn ve AK Parti ile MHP’den oluþan Cumhur Ýttifaký’nýn, Türkiye’yi milli bir heyecan ve idealle ayaða kaldýrýyor olmasýndan rahatsýzlar. Ahlakta, kültürde, sanatta, yaþam tarzýnda, kökleri ile baðlarý koparýlmýþ, dejenere nesillerin yerine, vatan-millet-devlet-bayrak sevdalýsý “dava insanlarý”nýn, yönetimde söz sahibi olmasýný kendi dünyalarý için tehlike görüyorlar.

Ne yapacaðýný kestiremedikleri, kendilerinin eksenine tabi olmayan liderlerin Türkiye’yi idare etmesini kabullenemiyorlar.

Ayný zihniyetin içerideki temsilcileri de bizim uyanýþýmýzdan/diriliþimizden çok rahatsýzlar.

Ýþte dün 28 Þubat’tý. “28 Þubat” zulmünün bir tek izahý var; Türkiye, dinî hayata yönelmemeli, dinî hayat özendirilmemeli, mütedeyyin insanlar yönetimden uzak tutulmalý…

Ýmam hatipler, Kur’an Kurslarý, üniversitelerde baþörtüsü neden tehlikeli görüldü? Neden gençlerimize zulmedildi? Düþününüz, vicdansýzlar, koca koca generaller; inancýný yaþamak isteyen insanýmýza gözdaðý vermek için sokaklarda tanklarý yürüttüler.

Milli Görüþ çizgisindeki partiler habire kapatýldý. Tek baþýna iktidardaki AK Partisi’ne, Anayasa mahkemesi eliyle “laiklik karþýtý eylemlerin odaðý” olmaktan ceza verildi. Genelkurmay Baþkanlýðý, "Cumhuriyet rejimine sözde deðil özde baðlý olmak ve bunu davranýþlarýna yansýtmak" tehdidi ile 27 Nisan e-muhtýrasýný verdi.

Bugün Ýdlib’teki þehitlerimiz üzerinden Cumhurbaþkaný Erdoðan’a saldýranlarýn zihniyet itibariyle 28 Þubatçýlardan farký yoktur.

Þehitler bahane edilerek, “ne iþimiz var Suriye’de”, “ne iþimiz var Libya’da” diyenler bunu vatan-millet aþkýna sormuyor.

Öyle olsaydý Amerika’ya, Rusya’ya, Ýran’a, Fransa’ya da sorarlardý; “ne iþiniz var Suriye’de?” derlerdi.

CHP sözcüsünün, 33 þehit haberi üzerine dün söylediðine bakýnýz:

“Suriye de, Libya da, Ýdlib de Mehmetçiðimizin tek bir týrnaðý dahi etmez…”

Zannedersiniz Mehmetçiði savunuyorlar…

Hedefte asýl Cumhurbaþkaný Erdoðan ve Cumhur Ýttifaký var. Sanki yönetim, Mehmetçiði keyfinden buralara gönderiyor.

Türkiye’nin savunmasýnýn, güvenliðinin; Suriye’den, Libya’dan, Akdeniz’den, Kýbrýs’tan geçtiðini anlamayan kör zihniyete hiçbir þey anlatamazsýnýz…

Ýdlib þehitlerinin anlattýðý þudur: Zor günlerin içerisinden geçiyoruz.

Elbette baþta Cumhurbaþkanýmýz, Türkiye siyasî çözümü asla ýskalamýyor.

Ama artýk sarahaten görüldü ki çözüm Mehmetçikte.

Çözüm önce cephede, sonra masada…