Cumhurbaşkanını halkın seçtiği sistem parlamenter sistem değildir!

Altılı masa dün bir kez daha toplandı ve anayasa değişikliği teklifini kamuoyuna açıkladı.

Normalde, anayasa değişikliğinin seçmen üzerinde etkili olması beklenir.

Altı partinin bir araya gelerek anlaştığı teklif bırakın seçmen üzerinde bir heyecan oluşturması haber programlarını bile etkilemedi.

Oysa altı partinin ülkenin geleceğiyle ilgili hazırladığı ortak teklif gündemin tek maddesi olmalıydı, olamadı, hatta sokak hayvanlarıyla ilgili haberler bile altılı masanın teklifinden daha fazla dikkat çekiciydi.

Altılı masa, toplumun acil çözüm bekleyen problemleriyle ilgili ortaya seçmeni etkileyecek bir teklif koymayı bir türlü beceremedi.

Medyaya baktığınızda da muhalefetin çözüm önerilerinden ziyade aralarındaki anlaşmazlıkların daha yoğun ilgi gördüğünü mülahaza edersiniz.

Muhalefette eskilerin deyimiyle tam bir kaht-ı rical var!

Cumhur İttifakı öyle mi?!

Yarım asırlık siyasi birikimi, çeyrek asırlık devlet tecrübesiyle Başkan Erdoğan, hemen her gün bir sorunun çözümü üzerinde yapılan çalışmayı açıklıyor. Anadolu'yu geziyor, kurdele kesiyor temel atıyor. İstanbul'da yüz bin kişilik toplantı yapıyor. Uluslararası ilişkilerde dünyanın ilgi odağı olmayı sürdürüyor. Cumhur ittifakının diğer ortağı MHP her hafta bir ilde 'Aday belli karar net' sloganıyla seçmenle buluşuyor.

Ve tabiatıyla Cumhur İttifakı toparlanıyor, güçleniyor, kırgınları dargınları yeniden kazanmaya devam ediyor.

Altılı masa ise vatandaşın hemen hemen hiç ilgilenmediği parlamenter sisteme geçişin anayasal boyutuyla meşgul.

Aslında ben anayasa tekliflerini önemsiyorum. Kabili tatbik olmasa da sistem üzerinde yapılan çalışma ve verilen emek önemlidir.

Çünkü kamuoyuna sunulan teklifin sadece yürütmeyle ilgili bölümünün lüzumsuz olduğunu ama diğer tekliflerin tartışılmasının faydalı olacağını düşünüyorum.

Kuvvetler ayrılığı, RTÜK, YÖK, HSK, OHAL, KHK, YSK, Sayıştay, AYM'ye bireysel başvuru alanının genişletilmesi, parti kapatmayı zorlaştırma, özgürlükçü anlayış, insan onurunun temel alınması, düşünce, kanaat ve ifade hürriyeti, dokunulmazlık, kadına şiddetten suçlu bulunanların milletvekili seçilememesi gibi yeni kriterler, meclisin yetkileri, yargıda savuma ve iddia makamlarının eşitlenmesi, hayvan hakları, belediye başkanlarının görevden alınması gibi teklifte yer alan konularda yapılacak iyileştirme için illa parlamenter sisteme geçmek gerekmiyor ki!

Altılı masa parlamenter sistem hayalinden vaz geçip mevcut hükümet sisteminin aksaklıkları üzerinde dursalar, bence daha mantıklı davranmış olurlar.

Çünkü Başkan Erdoğan dâhil sistemin yeni olduğu ve eksikliklerini tamamlanacağını seslendiriyorlar.

Buna rağmen olmayacak duaya 'Âmin!' dercesine parlamenter sistem ısrarı altılı masanın inandırıcılığını iyice zayıflatıyor.

Ama onlar da mazurlar. Çünkü anlaşabildikleri tek nokta parlamenter sisteme geçiş, bunun dışında ortak bir noktaları yok.

Teklif ettikleri sistem ise güçlendirilmiş değil eski parlamenter sistemden daha zayıf daha problemli bir sistem.

Eski parlamenter sistemde cumhurbaşkanı meclis tarafından seçiliyor ve başbakandan daha zayıf konumda oluyordu. Buna rağmen A. Necdet Sezer örneğinde olduğu gibi krizi tetiklemesinin önünde de bir engel bulunmuyordu.

Anayasa kitapçığı fırlatılan Ecevit'in çıkışta heyecandan titreyerek yaptığı açıklamayı hatırlayın. Sezer meclisten seçilmiş olmasına rağmen ülkenin yaşadığı en büyük ekonomik krizi çıkarmayı başarmıştı!

Hani bugün tüm dünyada yaşanan ekonomik dalgalanmaya gerekçe olarak hep başkanlık sistemini gösteriyorlar ya! 2001 krizinde başkanlık sistemi mi vardı?

Altılı masa dün açıkladığı teklifte cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceğini ilan etti.

Bunun anlamı nedir biliyor musunuz? Cumhurbaşkanının başbakandan daha güçlü olmasıdır!

O zaman sistem otomatik olarak yarı başkanlığa evrilir! Sezer meclisten seçildiği halde neler yaptı hükümete bir de halk tarafından seçilseydi ne yapardı, varın gerisin siz düşünün!

Hatta düşünmeyin, hatırlayın!

Başkan Erdoğan'ın 2014'te halk tarafından seçildikten sonra başbakanın cumhurbaşkanını yok sayma çabasının istifasıyla neticelenmesini hatırlayın!

Başbakanın sistemin yarı başkanlık sistemine evrilmesini kavrayamaması ve cumhurbaşkanını bypass etmesi sistemde önemli bir sorundu ve başbakanın istifasıyla sonuçlandı!

Sonra problem başkanlık sistemine geçilerek çözüldü.

İstifa eden başbakanın altılı masada oturup da cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini kabul etmesi de oldukça düşündürücü!

Cumhurbaşkanını halk seçerse ortada parlamenter sistem kalmaz!

Eğer seçilen cumhurbaşkanının partisi mecliste çoğunluğu sağlarsa sistem başkanlık sistemine dönüşür, partisi çoğunluğu sağlayamazsa sorunlu bir parlamenter sistem söz konusudur!

Altılı masanın güçlendirilmiş parlamenter sistem diye önerdikleri sistem eski sistemden daha sorunlu daha zayıf bir sistemdir!

Altılı masanın yaptığı tekliflerin hepsini tartışabiliriz, -partilerin kapatılmasının zorlaştırılması gibi bir kısmı AK Parti'nin yapmak istediği ama yeterli destek alamadığı teklifler- fakat sadece cumhurbaşkanını halka seçtirmeyi düşündükleri parlamenter sistemin ülkeye istikrar değil siyasi kaos getireceğini de hatırlatırız!

Böyle bir çalışma için altı partinin bir araya gelmesine gerek yoktu ki, verseydiniz bir hukuk fakültesi öğrencisine o da yazardı!

Hülasa altılı masa havanda su döğmeye devam ediyor!

Zaten halkın da altılı masadan bir şey beklediği yok!

Aday belli karar net!