1937'de Eskiþehir'de doðan Fahrettin Cüreklibatýr bu hafta vefat etti. Onun hayatý üzerinden Türk toplumunu anlamak mümkün mü, bir sinema oyuncusu niçin bu denli sevilir, Cüneyt Arkýn bizim neyimiz olur, diye sormak istedim.
Babasý Hacý Yakup Cüreklibatýr, Ýstiklal Savaþý gazisiydi. Vücudunda þarapnel parçalarýnýn izi vardý. Çocukken savaþ günlerini soran oðluna "Ah keþke sýrtýmýzdaki bit kadar kurþunumuz olsaydý" dermiþ.
Bir ahýrda yüz koyunla ev geçindirir babasý. Þarbon hastalýðý geldiði zaman bütün hayvanlar kýrýlýr, elde avuçta ne varsa kaybolur gidermiþ. Hele kuraklýk varsa o sene, azýcýk toprakta ekin de bitmezmiþ.
Hacý Yakup Baba onun kahramanýdýr. Fukaralýðýn ve kýtlýðýn bütün Anadolu'yu esir aldýðý günlerdir. Yakup Baba topraða elleriyle buðday tohumlarýný eker ve bekler. Bir sabah ekinlerin boy verdiðini görürler. Babasý ona þu sözü söyler: Ekinler büyüyor evlat. Ekinlerin sesini duyuyor musun?
Açlýk en büyük imtihanýdýr Fahrettin'in. Hayatý boyunca aç kalma korkusu onu çalýþmaya iter. Gece gündüz çalýþýr ve ertesi gün lokmasýný temin etmek için çabalar.
Çocukluðunda Yakup Baba'nýn naðmeli sesi hakimdir eve. Yakýn zamana kadar hemen her babanýn çocuklarýna okuduðu menkýbeler þekillendirir onu.
"Çocukluðumun unutulmayan hatýralarýndan birisi de kýþ geceleri dinlediðim menkýbelerdi. Daima kahramanlýk üzerine idi. Tabii þimdi kelimesi kelimesine hatýrlayamýyorum. Beyaz ve kanatlý bir atý olan bir kahraman hep vardý. Ve dünyanýn neresinde olursa olsun bir sýkýntýsý, acýsý olan insanlara yardýma koþardý. Temeli bu idi bu menkýbelerin. Belki birçoðu da bizim destanlarýmýzýn yeni þartlara uydurulmuþ versiyonlarýydý. Mesela Deli Dumrul'u dinlediðimi çok iyi hatýrlýyorum. Ve Battal Gaziler, Köroðlu hikayeleri... O yaþlý kadýnlarýn inanýlmaz muhayyilesinde yeni bir biçim kazanarak aktarýlan müthiþ menkýbeler. Babamýn aldýðý, Hazreti Ali'nin cenklerini anlatan kitaplar. O çocuk yaþýmda, benim de zülfikar gibi bir kýlýcým olmasýný isterdim. Kuran-ý Kerim ve mevlid okunur, yaþlý insanlar dini sohbetler yaparlardý. Ýþte o sohbetlerde hem Ýslam kültürünü, hem din eðitimini alýrdýk."
Gazâ, Anadolu Türklerinin en büyük arzusudur ve küçük Fahrettin evde edebiyatýn bu derin damarýyla karþýlaþýr. Ýleriki yýllarda hayata ve dünyaya bakýþýný bu atmosfer belirler. O her Türk gibi gazâ hissini oynadýðý karakterlere yansýtacaktýr.
Kurtuluþ Savaþý ile düþman Anadolu'dan kovulmuþtur belki, ancak cihan harbinden evvel Tuna boylarý elden çýkmýþtýr. Kerkük, Halep, Tuna boylarý artýk türkülerde yaþamaktadýr.
Tarih bilinci çocukluk yýllarýndan beri yüksektir Fahretin'in. Hayatý boyunca tarihine dost kalýr.
Fahrettin'in okumaktan baþka çaresi yoktur. Ýstanbul Üniversitesi Týp Fakültesi'nde talebeyken hamallýk yapar, inþaatlarda çalýþýr. Açlýk korkusunu bir türlü yenememiþtir. Kalabalýk otel odalarýnda yahut talebe evlerinde zorluklar çeker. Hamallýk, inþaat iþçiliði, hasta bakýcýlýðý yaparak karnýný doyurur. Bir yaþlý hastanýn bakýmýný yaptýðý gün aldýðý parayla fýrýna koþar ve on tane ekmek birden alýr.
Doktorluk yaparken milli sinemacý Halit Refið'in teklifiyle sinemaya giren Fahrettin artýk Cüneyt Arkýn'dýr. Bütün arzusu kahramanlýk filmleri çekmek ve Suat Yalaz'ýn yazdýðý Kara Murat'ý oynamaktýr.
Açlýk günlerinde bir Rus sirkinde at bakýcýlýðý yapar. Orada akrobasi hareketlerini öðrenir ve çocukken bindiði atýn üstünde ustalýkla hareket eder.
Türk sinemasýnýn kahramanlýk filmlerine yönelmesinin yegâne sebebi Cüneyt Arkýn gibi yetenekli bir oyuncunun tarih þuurudur. Böyle yetenekli ve sabýrlý bir oyuncu her ülkeye nasip olmamýþtýr.
Kara Murat, Malkoçoðlu, Alpago, Kýlýç Aslan, Olcayto gibi rollerle Türk tarihini kesintisiz bir zincirle birbirine baðlar.
Cüneyt Arkýn, Müslüman-Türk deðerleriyle Cumhuriyetin idealist modern yurttaþýný birleþtirebilen rol modeldir. Türk tarihini kesintisiz anlatmak için çaba sarfeder. Toplumcu gerçekçi filmlere imza atmýþ ve daima adaleti temsil eden karakterleri canlandýrmýþtýr.
Cüneyt Arkýn bizim neyimiz olur diye sorduðumuzda birçoðumuzun babasý, abisi, kardeþidir. Her ailede sözünün eri, dürüst, mazlumun yanýnda duran, eðilmeyen bir rol model vardýr. Ýþte Cüneyt Arkýn aslýnda bizim aynamýzdýr. O bu milletin asla unutmadýðý menkýbelerinde yaþayan Battal Gazi'si ve Köroðlu'sudur.
Hollywood sinemasýnýn yarattýðý kahraman tiplemelerine karþý Cüneyt Arkýn gençlere özgüven verdi. Amerikan emperyalizminin kültürel yozlaþmasýna karþý yerli ve milli sinemayý tercih etti. Türk sinemasýnda oynadýðý yaklaþýk 350 filmiyle yüzlerce oyuncu ve set iþçisinin ayakta kalmasýný saðladý.
1970'li yýllarýn sokak olaylarýnda tavrý netti. Ne saðcý ne solcu oldu. O milletin tamamýnýn gönlünde yer eden bir kahraman olmayý tercih etti. Bu milletin bütün geçmiþini çok sevdi. Fatih'i ve Atatürk'ü birlikte sevdi. Tarihin bizi birleþtireceðine inandý.
Gençlik yýllarýnda alkol baðýmlýlýðý yüzünden sorunlar yaþayan Cüneyt Arkýn karýsý Betül Haným'ýn gayretiyle bu sorunu yenmiþ ve yüzlerce konferans vererek millete olan borcunu ödemiþtir. Uyuþturucu, sigara ve alkole karþý olan Cüneyt Arkýn bu konuda davet edildiði her yere giderek gençlerin yanýnda olmuþtur.
Bu millet seni hiç unutmayacak.