Hep merak ederim; darbe-severler niçin çenelerini tutamaz, výr výr konuþurlar diye…
28 Þubat sürecinde vesayet odaklarý hiç susmazlar, açýk ve aleni tehditler savururlardý.
27 Nisan bildirisi günlerinde de güç odaklarýnýn iktidara karþý saygýsýz ve anti-demokratik çýkýþlarý eksik deðildi.
15 Temmuz öncesinde de darbecilerin adeta zil çalýp oynadýklarýn biliyoruz.
Darbecilerin veya darbe þakþakçýlarýnýn örtülü, aleni, imalý darbe çýðýrtkanlýklarýnýn elbette birçok sebebi sayýlabilir.
Kendi kitlelerini hazýrlamak, iktidarýn kýrýlganlýðýný göstermek, gerilimi týrmandýrmak ve hükümeti yýpratmak elbette bu sebepler arasýnda…
Ama 27 Mayýs’tan bu yana görüldü ki, darbecilerin bu tür çýkýþlardan bir muradý da darbeye gerek kalmadan iktidarý devirebilmek veya korkup çekilmesini saðlamak. Çünkü her darbenin baþarý garantisi olmadýðý gibi, bir de bedeli var. Bu hukuki ve siyasi bedeli göze alamayanlar bir þekilde iktidarý korkutup kaçýrmanýn yollarýný da arayabiliyorlar.
Bazen de darbe çýðýrtkanlýðý iktidar karþýtý güçleri konsolide etme amacý taþýyabiliyor. Özellikle yabancý güçlerden medet umanlar boþ durmadýklarýný taþeronu olduklarý güçlere göstermeye çalýþýyorlar.
Hala darbeleri siyasetin bir aparatý olarak kullanmaya çalýþmak, 15 Temmuz’da caný pahasýna demokrasiye sahip çýkan millete büyük bir saygýsýzlýktýr.
Toplumun sinir uçlarýyla oynamak, halkýn sadece iradesini deðil duygularýný da ezip geçmektir.
Darbe mekanizmasýnýn zayýflamasýndan hayýflanarak bahsetmek ise demokrasiye ve hukuka saygýsýzlýktýr.
Darbenin iyisi kötüsü, yandaþý karþýtý olmaz. Darbelerin her türlüsü kötüdür ve bu kavramýn üzerine beton dökülmelidir.
Bazý kiþi ve çevrelerin darbe þehvetine kapýlmaktan kurtulamadýðýný görüyoruz. Milletin hissiyatýný bozan bir þeyin birilerinin hoþuna gidiyor olmasý bile hastalýklý bir ruh halinin varlýðý gösterir. 15 Temmuz öncesi televizyon ekranlarýnda ‘yine yeþillendi fýndýk dallarý’ diye coþanlar böyle bir darbe þehvetinin esiriydiler.
Uzun yýllar darbelerden çok çeken ve en son 15 Temmuz’da büyük bedeller ödeyen bir ülkede darbeyle ilgili her türlü çýkýþ, çaðrýþým, ima, tehdit kesinlikle yasaklanmalý, ülkenin kýrmýzý çizgisi olarak lanetlenmelidir.
Darbe üzerinden her türlü çýkýþ, bir fikir hürriyeti meselesi deðil demokrasi ve hukuku yok etmeye çalýþan kirli ve zehirli bir giriþim olarak kabul edilmelidir.
Darbeciliðin üzerine beton dökmenin yolu darbelere yönelik örtülü imalara bile tahammül etmemekten, açýk ve örtülü tehditleri mahkûm etmekten geçer.
Demokrasi ve hukuk bu tür virüslere karþý güçlü bir baðýþýklýk sistemine sahip olmalýdýr.
Türkiye’de mevcut sistem, teröre ve þiddete karþý geliþtirdiði hukuki duyarlýlýðý maalesef darbeci anlayýþa karþý yeterince geliþtirmediði için sýkýntýlar yaþanmaya devam etmiþtir.
Bugün FETÖ baðlamýnda bu duyarlýlýk ve mücadele azmi zirveye çýkmýþtýr. Ancak darbecilik anlayýþýna karþý topyekûn mücadele herkesin ve her kesimin bu zihniyeti dýþlamasýyla ve ademe mahkûm etmesiyle baþarýya ulaþabilir.
Darbe, ayýplý bir sözcük haline gelmelidir.