Demirel üzerinden eski Türkiye'yi yâd etmek

Çarşamba günü (17 Haziran) Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ölümünün sene-i devriyesiydi. 28 Şubat darbesinin lider kadrosundan olan Demirel’e karşı derin muhabbet beslediğimden ötürü ölüm yıldönümünü unutmuyor değilim. Maalesef Demirel’in kirli geçmişi ve 28 Şubatçı yoldaşları hafızamda Demirel’i hep diri tutuyor. Elbette kendisini ne ben ne de 28 Şubat darbesini yaşamış Müslüman Anadolu halkı hayırla yâd etmiyor; nasıl edelim!..

Bu sene bana Demirel’in ölümünü Cumhuriyet Gazetesi hatırlattı. Cumhuriyet, 28 Şubat’ta yol arkadaşlığı yaptıkları Demirel’i unutmamış. Okuyucularını, yayımladıkları Demirel’i övgüyle anan yazıdan logonun sağ yanından haberdar etmiş. Kutu içine alınmış yâd yazısının başlığı da şu: “Çankaya’nın Bahçesi ve Süleyman Demirel”. Yazıyı kaleme alan Tanju Cılızoğlu.

Mezkûr yazıda Demirel’in 28 Şubat’ta Cumhurbaşkanı olarak gösterdiği performans şu cümlelerle takdir edilmiş: “Demirel, cumhurbaşkanlığı döneminde son derece başarılı, Mustafa Kemal’in Cumhuriyet ilkelerine ve demokrasiye sıkı sıkıya bağlı kaldı.”

Cılızoğlu’nun yazdığından anladığım, cunta oluşturup halkın seçtiği hükûmeti devirmek, hâkim ve savcıları toplayıp hangi davalarda hangi kararları vereceklerini dikte etmek, sokaklarda halka tankın namlusunu doğrultmak, okul önlerinde başörtülü kızları coplatmak “Mustafa Kemal’in Cumhuriyet ilkelerine ve demokrasiye sıkı sıkıya bağlı”ğın göstergesi. Demirel’in Cumhurbaşkanlığı’nda bu yazdıklarımın hepsi yaşandı; yazdıklarımın fazlası yok eksiği var!

Güya cumhurun başı olan Süleyman Demirel 28 Şubat’ta haddini aşarak Anadolu’nun evlatlarına, “Başörtülüler Arabistan’a gitsin” deme densizliğinde bulunmuştu.

Cılızoğlu’nun Demirel üzerinden “Eski Türkiye”yi yâd eden yazısında yalanda sınır yok. Nasıl olsa geçmişi kaç kişi hatırlıyor ki? İşte Cılızoğlu’nun kaleminden bir “Eski Türkiye” yalanı: “Demirel, cumhurbaşkanı olduktan sonra siyasete müdahale etmeyeceğini, bu konuda partisinden gelen her türlü öneri ve teklife karşı aynen şunu söylüyordu, “Ben Cumhurbaşkanlığı’nı kabul ederken yaptığım yemine harfiyen uyacağıma halkıma söz verdim. Bunun aksi bir şeyi bana düşündüremezsiniz” diyerek, hem partisinin iktidarını hem de cumhurun başı olmayı sürdürmeyeceğini açıklıkla beyan etti ve bunu harfiyen uyguladı.”

28 Şubat cunta kararları arasında yer alan RefahYol hükûmetini yıkma operasyonunu bizzat Demirel yürütmüştür. Kendi kurdurduğu Doğru Yol Partisi’ni bölmek için milletvekillerine istifa baskısı yaptıran, tehdit ettiren ve neticesinde DYP’den istifa ettirilen milletvekilleriyle Demokrat Türkiye Partisi’ni kurduran Demirel’dir. Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın baskılar karşısında istifasının ardından hükûmet kurma görevini DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’e vermesi gerekirken ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a veren de Demirel’dir. Ne yazmıştı Cılızoğlu: “Demirel Cumhurbaşkanlığı sürecinde siyasete hiç müdahale etmedi”.

Bu “Eski Türkiye” yalanına inanıp inanmamak size kalmış!

“Eski Türkiye”nin en büyük yalanlarındandır “Tarafsız Cumhurbaşkanı” yalanı.

Demirel vesilesiyle ben de “Eski Türkiye”yi yâd etmiş oldum; 28 Şubat düzeninin statükocuları kulaklarınızın şiddetli çınlaması bundandır, ben çınlatıyorum!..