Cumhuriyet tarihinin en büyük depreminin üzerinden bir yýl geçti. Bu afetin bize öðretmesi gereken hususlar var. Ýlki bizatihi þahsýmýza sorumluluk yüklerken diðeri mevzuat düzenlemelerine iþaret ediyor...
Depremi unutmayacaðýz. Unutmadýðýmýzýn en önemli göstergesi, bakýþ açýmýzýn deðiþip deðiþmediðinde gizli... Þimdiye kadar, hepimiz daire alýrken evin ne kadar kullanýþlý olduðuna baktýk ama "binanýn dayanýklýlýðý" konusunu hiç düþünmedik. "Güneþ görüyor mu?" diye sorguladýk ama zemin etüdü hakkýnda hiçbir araþtýrma yapmadýk... Peki depremden sonra bunlara dikkat ediyor muyuz? Bu sorularýn cevabý sizde...
Sorduklarýma -haklý olarak- þöyle bir itiraz da gelebilir: "Binaya yapý ruhsatý, oturma izni ve diðer belgeleri veren kurumlar ne iþ yapýyor, ben alýrken yapýnýn niteliðini niye kontrol edeyim!"
Ýþte bu noktada mevzuatýn durumu devreye giriyor. Yapýlmasý gerekenlere dair -hem tartýþmaya açmak hem de katký vermek adýna- birkaç öneri sunmak istiyorum:
(1) Depreme dayanýklý olmayan yapý "mülkiyet hakkýna" konu olmamalý. Bir taþýnmazda deprem riski varsa malik bunu giderene kadar kullaným hakký tümüyle kýsýtlanmalý. Hatta kullanmasý halinde ceza tedbirleri devreye girmeli.
(2) Dönüþüm imar planlarý ve alan tespiti iþlemlerinin incelenme rejimi farklýlaþmalý. Bu iþlemlerin basit usul eksiklikleri nedeniyle mahkemece iptal edilmesi yerine idarenin bunlarý ikmal etmesi saðlanmalý. Bu amaçla "imar mahkemelerini" kurmayý düþünmeliyiz. Hatta imara aykýrýlýðý giderecek bir mekanizma bile gündeme gelebilir: "imar polisi".
(3) "Ev muayenesi" zorunlu hale gelmeli. Gerek evi devrederken, kiraya verirken yýlda bir kez veya baþka bir periyotta týpký "asansör bakýmý" gibi zorunlu muayene þartý olmalý. Nasýl ki araba alacaðýmýz zaman, birkaç eksper dolaþýp rapor alýyorsak ev alýrken böyle bir zorunluluk gelmesi þart...
(4) Yapý Müteahhitlerinin Sýnýflandýrýlmasý ve Kayýtlarýnýn Tutulmasý Hakkýnda Yönetmelik yeniden düzenlenmeli. Yýkýlan binalarýn birçoðunda müteahhit hatasý olduðu belli. Fahiþ fiyatlara satarken "yýkýlmaz" denilen kartondan yapýlarýn akýbetini halen konuþuyoruz. Herkesin kolaylýkla müteahhit olabildiði bir sistem asla ve asla kabul edilemez...
(5) Sorumluluk kapsamý ve suç tipleri geniþlemeli. Belediye baþkaný, belediye meclis üyeleri ve imar komisyonu üyelerinin sorumluluðunun da olacaðý bir sisteme geçmek gerekiyor. Müteahhit, þantiye þefi, yapý denetim elemanýn sorumluluðu yeterli deðil. Ýmar müdürü dâhil olmak üzere belediye ve diðer kimselerin ekleneceði yeni bir sorumluluk silsilesini kurgulamak ve yeni suçlar ihdas etmek gerekiyor. Zemini uygun olmayan yere imar ve yüksek kat izni vermek, aðýr suç sayýlmalý.
(6) Hepimizin bir zaman yolunun düþtüðü askeriyede "arama kurtarma" eðitimlerinin alýnmasý ve hatta bir kesimin uzman olarak yetiþtirilmesi mümkün. Bu eðitimi alanlarýn hem orduda hem de sivil hayatta önemli görevler ifa edeceði açýk. Bunu iç hizmet mevzuatýna derç etmek gerekiyor.
(7) Ýmar meselesi anayasal düzleme çekilmeli. Týpký orman ve benzeri düzenlemeler gibi hayati konularýn önüne yasal deðil anayasal set çekilmeli.
(8) Yeni OHAL sistemi þart! Anayasamýza göre "tabii afet" bir olaðanüstü hâl ilaný sebebi. Bu paradigma "deprem ülkesiyiz" teziyle bir çeliþki içerir. Ülkemizin "deprem" olunca kendiliðinden -yani OHAL ilanýna bile gerek kalmadan- yürürlüðe girecek bir yönetim biçimine ihtiyacý var. Bu kapsamda yeni bir Bakanlýk da düþünülebilir.
Bu önerileri geliþtirmek ve yeni baþlýklar ile zenginleþtirmek mümkün.
Bunlarý konuþup etkili ve bize özgü yöntemi bulmak zorundayýz.
Yazýma son verirken þunlarý söylemek isterim: Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketini yaþadýk. Halen acýsýný hissediyoruz... Vefat edenlere rahmet diliyorum. Rabbim bir daha böyle bir afet ve acýyý bu millete yaþatmasýn...