Devlet adamlýðý iþte böyle bir þey!

Salgýna karþý kurumlar arasýndaki uyum ve koordinasyon göðsümüzü kabartýyordu.

Kriz hakikaten iyi yönetiliyordu.

Hafta sonunda havanýn güzel olmasý sebebiyle vatandaþlarýn dýþarý çýkmasýna mani olmak için Cumartesi ve Pazar günleri sokaða çýkma kararý alýnmýþtý.

Ýsabetli bir karardý.

Hem hafta sonu olduðu için devam eden iþleri ve üretimi etkilemez hem de iki günlük karantina uygulanmýþ olurdu/oldu.

Ýçiþleri Bakanlýðý panik olmasýn diye marketlerin kapandýðý saati beklemiþ ve sonra ilan etmiþti.

Öngörülemeyen bir panik yaþandý.

Haftalardýr sürdürülen tedbir kimileri tarafýndan bir anda terk edildi ve tehlikeli bir boyuta evrildi.

Bilim Kurulu mecburen o saatte dýþarý çýkanlarýn (300 bin civarýnda olduðu tahmin ediliyor) kendilerine 14 gün tecrit uygulamasýný önerdi.

Fakat manzara gerçekten korkunçtu.

Ýki gün için bu telaþ ve panik hepimizi üzdü.

Kimileri panik yapanlarý eleþtirmiþ olsa da genel olarak hükümet ve özel olarak da genelge yayýnlayan içiþleri bakanlýðý hedef tahtasý haline geldi.

Muhalefetin bu ortamý fýrsata çevirmesi siyasi bir atak olarak normaldi.

Neticede hükümet aðýr bir yara almýþtý.

Bu fotoðrafý bence saðlýklý bir biçimde okuyan bakan Süleyman Soylu, baþlangýçta sorumluluðu üstlenerek hatta tenkit ve hakaretleri bile kabul ederek ve bu paniði öngöremediðini itiraf ederek saða sola kývýrmadan onurlu bir tutum sergiledi.

Tepkilerin devam etmesi üzerine Soylu bir adým daha atarak örnek bir davranýþ daha sergileyip görevi býraktýðýný açýkladý.

Türkiye’nin pek de alýþýk olmadýðý demokrat bir tavýrdý.

Fakat onun bu istifasý en çok teröristleri ve terör destekçilerini sevindirdi. Çünkü terörün her çeþidine karþý amansýz bir mücadeleyi baþarýyla yürütmüþ ve terör çevrelerinin hedefi haline gelmiþti.

Terör çevrelerinin sevinci bu kez Soylu’yu takdir eden çevreleri harekete geçirdi. Cumhurbaþkanýndan istifayý kabul etmemesi istikametinde tepkiler çýð gibi büyüdü.

Sosyal medya adeta yýkýlýyordu.

Cuma gecesi yaþanan panik unutulmuþ, herkes Soylu’nun istifasýný konuþuyor, yazýyor tartýþýyordu.

Soylu’yu aradým telefonunu kapatmýþtý. Artýk gözler cumhurbaþkanlýðýndaydý.

Azmi, gayreti, ve görevindeki baþarýsýnýn yaný sýra cumhurbaþkanýna sadakatiyle de bilinen Soylu’nun haber vermeden istifa edemeyeceði yorumlarý yapýlsa da, açýklamasýnýn son cümlesi bu istifanýn kendi kararý olduðu izlenimini býrakýyordu.

O yüzden halkýn cumhurbaþkanýndan istifayý kabul etmemesi talebi özellikle sosyal medya boyutunda zirve yaptý ve ciddi bir kamuoyu oluþtu.

Sonunda cumhurbaþkanlýðý Ýletiþim Baþkanlýðý beklenen açýklamayý yaptý.

Cumhurbaþkanýnýn istifayý reddettiði ve Soylu’nun görevine devam ettiði açýklandý.

Özetle; Bakan Soylu, yayýnladýðý genelge sonunda oluþan panik sebebiyle yaþanan tedbirlerin ihlal edilmesi sorumluluðunu üstlenerek, demokratik bir tavýr sergilemiþ ve görevinden istifa ettiðini açýklamýþtýr.

Böylece hem isabetli bir karar vermiþ, hem onurlu bir tavýr sergileyerek demokratça bir adým atmýþ, hem de cumhurbaþkanýnýn elini rahatlatmýþ/güçlendirmiþtir.

Cumhurbaþkaný da bu baþarýlý bakanýn görevi býrakmasýnýn doðru olmayacaðý düþüncesiyle fevkalade isabetli bir karar vererek istifayý kabul etmemiþtir.

Bu onurlu istifa talebi ve o makul cevap, panik sebebiyle alýnan yarayý onarmýþ, hükümete yönelik eleþtiriler yerini takdire býrakmýþtýr.

Devlet adamlýðý iþte böyle bir þey!