Devlet deðil, saltanat rejimi, isim ve kadro deðiþtirerek devam etmiþti..

Cuma günkü yazýnýn son paragrafýna, 'Osmanlý da, son ânýna kadar, (...) Ankara'daki, -yeni devletin deðil- yeni rejimin kurucu kadrolarý da makamlarýný, rütbelerini, yetkilerini, maaþ ve makamlarýný ve meþruiyetlerini, saltanatýn kaldýrýldýðý 1 Kasým 1922'ye kadar, baþýnda Sultan Vahiduddin'in bulunduðu saltanat rejiminden alýyorlardý. Bizzat M. Kemal de, onun tarafýndan gönderiliyordu (...)' denilmiþti.

*

Bu konuda 15 Eylûl akþamý bir tv programýnda, tarihî konularda araþtýrmalarý olan bir kiþi, 'M. Kemal'in Samsun'a gönderilmesi, bir devlet operasyonuydu..' demeyi sürdürüyor da, Sultan Vahdeddin'in imzasýný ise, 'önemsiz þeklî bir unsur olarak görmeye- göstermeye devam ediyor ve net olarak, 'M. Kemal'i Sultan göndermedi..' diyordu!.

Onun imzasý olmasaydý, vazifelendiriliþi ve yetkileri nasýl geçerli olacaktý?

Kaldý ki, o vazifelendirmeden sonra, vedâ için 'huzura çýktýðý'ný, Sultan'ýn kendisine, 'Paþa, istersen memleketi kurtarabilirsin!' dediðini bizzat M. Kemal söylemiyor mu?

Þunu da ekleyelim: Sultan Vahiduddin, hâtýratýnda, '1917'de Almanya ve Avusturya'ya Veliahd olarak iki ay kadar sürecek bir resmî ziyarete giderken M. Kemal'i 'Seryâver' olarak yanýna aldýðýnda, M. Kemal'in devamlý Enver Paþa'yý kötülediðini ve ayrýca onun, Osmanlý Hanedâný'na son vermek gibi bir kötü niyet beslediðini bile söylediðini' belirtmiyor mu?

*

Konuya bu kadarca deðindikten sonra, dönelim, Cuma günkü yazýnýn devamýna..

M. Kemal'in 1 Kasým 1922 günü, Sultanlýðýn kaldýrýldýðý oturumda Meclis'te yaptýðý konuþmayý, 'Kâzým Karabekir Anlatýyor' isimli eserinden (sh.50 ve devamýndan) , U. Mumcu'nun sâdeleþtirdiði þekilde ve -özetle- aktaralým: '(...) Halifelik yönetimiz Müslümanlar için çok yararlýdýr. Çünkü, Peygamber Halifeliði, Müslümanlar arasýnda bað oluþturan yönetim biçimidir. Müslümanlarýn tek bir sözle bir araya gelmelerini ve harekete geçmelerini saðlar. (...) Bugün de Sultanlýk ve hâkimiyet makamýyla Halifelik makamýnýn yan yana bulunabilmesi en doðal durumlardandýr. Þu farkla ki, Baðdat ve Mýsýr'da sultanlýk makamýnda bir kiþi oturuyordu. Türkiye'de ise, o makamda, asýl olan milletin kendisi oturuyor. Halifelik makamýnda da, Baðdat ve Mýsýr'da olduðu gibi sýðýntý, güçsüz bir kiþi deðil, dayanaðý Türkiye Devleti olan yüce bir kiþi oturacaktýr.

(...) Böylece bir yandan Türkiye halký çaðdaþ bir uygar devlet halinde her gün daha dayanýklý (...) olacak, 'Halifelik makamý da bütün Ýslam dünyasýnýn ruh ve vicdanýnýn , imanýnýn baðlantý noktasý , Müslüman kalplerin ferahlýk kaynaðý olabilecek bir saygýnlýk ve yücelikte belirecektir.(...)'

-18 Ocak 1923, Ýzmit konuþmasýnda ise-, 'Halifelik makamý yalnýzca Türk'e deðil, yüce Ýslam dünyasýna aittir.';

-Bursa'da, 22 Ocak 1923'de – 'Halifelik, yalnýz Türkiye halkýný deðil, bütün Ýslam dünyasýný kapsadýðý için, bu makam hakkýnda bir karar vermek, Türk milletinin yetkisi dýþýndadýr..' der.. Evet, M. Kemal'in sözleri bunlar..

Ve (Sh.69'dan..) M. Kemal, 10 Temmuz 1923.'de (yani, Lozan Antlaþmasý'nýn imzalanýþýndan 1 gün önce, Karabekir'e der ki:

'Dini ve ahlâký olanlar, aç kalmaya mahkûmdurlar.. (...) Dini ve nâmusu olanlar kazanamazlar, yoksul kalmalarý kaçýnýlmazdýr. Böyle kimselerle ülke zenginleþtirilemez. Onun için önce din ve namus anlayýþýný kaldýrmalýyýz. Partiyi, bunu kabul edenlerle güçlendirmeli ve bunlarý çabuk zengin etmeliyiz. Böylece kalkýnma kolay ve çabuk olur..' (...) Tartýþmaya Fethi (Okyar) Bey de katýlýr:

'Evet, Karabekir, Türkler Ýslamlýðý kabul ettikleri için böyle geri kaldýlar . Ýslam kaldýkça da bu halde kalmaya mahkûmlar..'(Sh.72) .

*

1974-75'lerdi, bir 23 Nisan programýnda TRT ekranýnda Prof. Hýfzý Veldet konuþuyor ve bu konularý ele alýyordu.. 'Burada M. Kemal, millete yalan söyledi mi diyeceðiz..

Evet, yalan söyledi.. Ýyi ki yalan söyledi.. Yoksa, þimdi baþýmýza Said Nursî gibiler Cumhurbaþkaný olurdu..' demiþti, özetle..

*

Ve, bir-iki tartýþmaya 2 NOKTA:

1- KK Bey, devamlý 'helâlleþmek'ten söz ediyor, bir sevgi pýtýrcýðý halinde ayný sözleri tekrarlayýp duruyor.. Kimi safdiller de , 'Elini uzatýp helâlleþmekten söz eden kiþinin elini havada býrakmamak gerekir..' diyor.

Yahu, bu ne sýð akýl yürütme..

KK Bey'in helâlleþmek istediði, tek veya bizzat KK Bey'in hatalarýndan, zulümlerinden vazgeçtiði, piþman olduðu bir konu mu? Yoksa, baþýnda bulunduðu siyasî kadronun 100 yýllýk geçmiþteki yaptýklarýndan dolayý mý bir helâlleþme talebi?

'Evet öyle..' diyecek birisi varsa, ona da denilir ki, 'Baþýnda bulunduðu siyasî hareketin milletin, diniyle, imanýyla giriþtiði savaþtan dolayý, þimdi, 'helâlleþmek'ten söz ediyorsa; önce, 'Bütün o 100 yýllýk geçmiþine bir reddiye yazmalý, bir redd-i mirâs eylemeli, ondan sonra da onlarýn zulümlerinin maðdurlarý, burada bir oyun olmadýðýna inanýrsa, o zaman, belki.. Ama, hayattan çekilenler adýna, kim kiminle ve nasýl helâlleþir?

*

2-Ýzmir BÞ Belediye Baþkaný, Ýzmir'in kurtarýlýþýnýn 100. Yýldönümü törenleri sýrasýndaki konuþmasýnda, Sultan Vahdeddin'e 'hain' deyiþine yönelik suçlamalara cevap verirken, "Hain Vahdeddin ülkeyi terk etti, kaçtý. Bu, ilkokul 2'nci sýnýf bilgisi.. " diyerek, tarih bilgisini konuþturmaya boyuna ediyor.

Evet, o, ilkokul 2'nci sýnýftaki 7-8 yaþýndaki bir çocuðun beynine doldurulan resmî ideoloji yorumlarýný, ilkokul 2'nci sýnýftayken öðrendiklerini, 'tarihî gerçek' diye anlatmakta ýsrarlý.. Bu, onun da fikir seviyesi ve yaþýný gösteren bir kýstas..

Ayrýca, o kiþi bunlarý söylerken, Sultan Vahiduddin'in 17 Eylûl 1922 günü Ýstanbul'u terk ediþini ve Ýngiliz gemisine sýðýnmasýný 'kaçýþ' olarak söylüyor da, M. Kemal'in, Refet (Bele) Paþa'yý Sultan'a gönderip, 'ülkeyi terk etmezse, hayatýný garanti edemeyeceklerini' söylettiðinden habersiz gözüküyor..

Evet, bir Osmanlý Sultanýnýn Ýngiliz gemisine sýðýnmasý büyük yanlýþtý; hele de, 'Halife-i Müslimîn' sýfatýyla.. Kaldý ki, o, emrindeki çok güçlü Avcý Taburlarý aracýlýðýyla karþý koymaya kalkýþýp mesele de çýkarabilirdi. O ise, 'kader' deyip giderken, emrindeki Beytulmal'dan hiç bir þey almamýþ ve Ýtalya'da parasýzlýk ve borç içinde vefat etmiþ, alacaklýlarý tâbûtuna bile haciz koydurmuþtu.

*