Doðruyu söylemek de çarpýtýlarak sunulabiliyor

Artýk yorulduk sýkýldýk her bir sözümüze açýklýk getirmeye.

Ne düþmanlýðýn þerefi kaldý ne de zahiri dostluðun.

Bazen her ikisi de ayný noktada buluþabiliyor.

Dost-düþman birbirine karýþabiliyor.

Her lafýn altýnda bir maraza arayan arýzalý tipler her taþýn altýndan çýkabiliyor.

“Ben parmaklarýmla ayý gösteriyorum ama ahmaklar aya deðil parmaklarýma bakýyorlar” diyen o bilge insan ne kadar da haklýymýþ!

Ahmaklýk her surete bürünmüþ: Bir bakýyorsunuz dost kýlýklý, bir bakýyorsunuz düþman kýlýklý.

***

Ben “Ýstanbul Sözleþmesi”yle ilgili bir itirafta bulundum.

Ezcümle dedim ki:

“Ýþbu sözleþmenin meclise geldiðinden bile haberim olmadý. Muhtemelen okumadan evet dedik. Piþmaným.”

Meclis çalýþmalarýný rutinini bilmeyenler ahkam kesmeye baþladýlar hemen.

“Nasýl okumadan el kaldýrýlýr?”

Sanki muhalefet milletvekilleri okuyarak hayýr diyorlar.

Sözleþme üzerinde bütün partilerin zaten ittifaký vardý.

Bu tür uluslararasý sözleþmeler konusunda meclisteki partilerin onayý varsa zaten hiç tartýþýlmadan geçer.

Dolayýsýyla milletvekilleri partilerinin tutumlarýna göre parmak kaldýrýrlar.

Dediðim bundan ibaret.

Keþke o tarihte okusaydým, okumadýðým için piþmaným dememin neresi yanlýþ veya eleþtiriye açýk anlamýyorum.

***

O günlerde bu sözleþmeyi eleþtiren hiç kimsenin varlýðýný hatýrlamýyorum. Ne öncesinde ne mecliste kabul edilirken. Bugün sözleþme karþýtlýðýný þahsi kahramanlýða veya Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’a karþý bir tür güç gösterisine dönüþtürmek isteyen malum zevat o gün neredeydi? Aradan dokuz yýl geçtikten sonra kýzýlca kýyamet kopartýyorlar. En fenasý iþi “Erdoðan’ýn/Ak Parti’nin sonu olur. Oy-moy yok!” noktasýna taþýyorlar?

Sözleþmenin o tarihteki mimarý Fatma Þahin’e o günlerde övgüler yaðdýranlar ne oldu da bugün nahoþ sözlerle saldýrýda bulunma gereði duydular?

Her seferinde Cumhurbaþkanýmýzýn muhterem kýzý Sümeyye Erdoðan’ýn ve dolayýsýyla KADEM’in adýný bizzat anarak bizim mahallemizde husumet tohumlarý ekmek de neyin nesidir, hangi akla hizmettir?

Kendilerinde Cumhurbaþkanýmýz, Cumhurbaþkanýmýzýn evlatlarý, partimiz ve hükümetimiz hakkýnda her türlü eleþtiriyi yapanlar niçin kendilerine yönelik en ufak bir eleþtiriden rahatsýzlýk duyarlar?

Madem eleþtiri haktýr. O vakit siz niye eleþtiri karþýsýnda düþmanlýk zýrhýna bürünüyorsunuz?

Herkes sizi onaylamak zorunda mý, peþinize takýlmak mecburiyetinde mi? Bu kibrinizle asýl yüzleþeceðinize kalkýp baþkalarýna laf çakýyorsunuz.

“Arkama þu kadar insaný takar yürürüm! Elimdeki belgeleri açýklarým!” demek nasýl bir hallet-i ruhiyenin ifadesidir?

Habire kendi görüþünüzü desteklemek için Allah’ýn ayetlerini muarýzlarýnýz olarak gördüðünüz kardeþlerinizin üzerine boca etmeniz de neyin nesidir?

Allah’ýn ayetlerini birbirimize karþý silah olarak kullanmak din jandarmalýðýndan öte bir anlam taþýmaz.

Hem fikir özgürlüðünden bahsedeceksiniz hem Allah’ýn ayetlerine uygun doðru düþünen yegane insanlar olduðunuz algýsý oluþturacaksýnýz, nedir bu yaptýðýnýz þey Allah aþkýna!

Kimin üstüne yürüyorsunuz, kime kýlýç gösteriyorsunuz?

Yeni bir Sýffin savaþý çýkartmak deðilse niyetiniz lütfen üslubunuza dikkat edin.

Sadece siz bu dinin sahibi deðilsiniz. Jandarmasý hiç deðilsiniz. Eleþtirdiðiniz kardeþleriniz de en az sizin kadar sözünü ettiðiniz konularda hassasiyet sahibidirler. Hele Cumhurbaþkaný Erdoðan bin kat daha duyarlýdýr.

Herkes bir diðerini suçlamadan görüþünü açýklamalý. Açýkladý da. Buradan bir maraza çýkartmak niye? Bir husumet cephesi oluþturmak niye?

Biz kardeþlik hukukuna ve davamýza zarar gelmesin diye tüm taraflara kardeþane uyarýlarda bulunurken birileri kalkýp kendilerini bu uyarýlardan beri görüyorsa, yetmezmiþ gibi bizi KADEM’ci, SÖZLEÞME’ci diye suçluyorsa ee pes doðrusu!

KADEM düþmanýmýz mý bizim?

KADEM sözleþmenin hem olumlu hem olumsuz yanlarýna birden dikkat çekerek inanç hassasiyetlerimize uygun bir duruþ sergiliyor.

Kimilerimiz de topyekun sözleþme karþýtlýðý yapýyor.

Bu görüþ ayrýlýðý KADEM’in sözleþme üzerinden eleþtirilen menfi ve yýkýcý anlayýþa sahip çýktýðý anlamýna gelmez ki KADEM’i kalkýp o birileriyle ayný karenin içine yerleþtiriyorsunuz.

Yapmayýn etmeyin lütfen!

Sözleþmeyi topyekun zararlý gören kardeþlerimize yönelik linçten de vazgeçilmeli.

Sözleþme üzerinden aramýza nifak sokmaya çalýþanlarýn oyununa gelmemeliyiz.

Birbirimize karþý edepli bir dil kullanmalýyýz. En önemlisi de birbirimizin hukukunu korumalýyýz.

Bu satýrlarýn yazarý sözleþmenin olumlu-olumsuz yanlarýyla birlikte deðerlendirilmesinden yanadýr. Topyekun kabul ve red çizgisinin düþünce tartýþmalarýný boðacaðýna inanmaktadýr.

Sözleþmenin bahis konusu maddelerine ben de karþýyým. Kaldýrýlmasý veya tadil edilmesi mümkün olmayacaksa ülke olarak sözleþmeden çekilmemiz ama bunu yaparken de kadýna yönelik ayrýmcýlýðý ve þiddeti önleyecek geniþ kapsamlý bir yasanýn çýkartmamýz gerektiðine inanýyorum.

Sonsöz: Gün birbirimize diþ bileme veya güç gösterme günü deðil birbirimizle kenetlenme günüdür. Erdoðan/Ak Parti kaybederse hep birlikte kaybederiz, biline!