'Yolculuk'larý yansýtan, birbirinden güzel ve düþündürücü nice güzellikler vardýr.
'Yunus Emre 850 yýl öncelerde, 'Gâh eserim yeller gibi, /Gâh tozarým yollar gibi, /Gâh akarým seller gibi, /Gel gör beni aþk neyledi...' diyordu.
Dað ne kadar yüksek olsa da, yol onun üzerinden aþar' sözü þimdi aynen geçerli deðil... Çünkü artýk yerin ve hatta denizin altýndan da geçiliyor.
*
Faruk Nâfiz Çamlýbel ise, ' Yolcu ile arabacý'yý, bir þiirinde,
'-Gurbet 'adem'den (yokluktan) kara, /Hasret ölümden acý, /Ne zaman tükenecek,/ Bu yollar arabacý?...'
*Çýktýðým yollar gibi / sonsuzdur benim tasam. /Bekliyenim olsa da/ Razýyým kavuþmasam.. ' þeklinde konuþturur.
Yine Çamlýbel'in, 'Maraþlý Þeyhoðlu'nun isimli birisinin han duvarlarýna yazdýklarýndan kor parçasý gibi, 'Han Duvarlarý' isimli ve,
'Ey köyIeri hududa baðIayan yaþIý yoIIar,
Dönmeyen yoIcuIara aðIayan yasIý yoIIar!
Ey garip çizgiIerIe doIu han duvarIarý,
Ey hanIarýn gönIümü sýzIatan duvarIarý!' þeklinde aktardýðý þiirindeki ve Hancý'nýn aðzýndan akýbetini, 'Hana sað indi, öIü çýktý geçende!' diye anlattýðý mýsralarý da yolculuklarda hâfýzama her daim düþer:
'On yýI var ayrýyým Kýnadaðý'ndan
Baba ocaðýndan, yâr kucaðýndan
Bir çiçek dermeden sevgi baðýndan
Huduttan hududa atýImýþým ben...
GönIümü çekse de yârin hayaIi
Aþmaya kudretim yetmez cibâIi
YoIcuyum bir kuru yaprak misaIi
Rüzgârýn önüne katýImýþým ben...
Garibim, namýma Kerem diyorIar,
AsIý'mý eI aImýþ, haram diyorIar.
Hastayým, derdime 'verem' diyorIar;
MaraþIý ÞeyhoðIu SatýImýþ'ým ben...'
*
Evet, Samsun'dan baþlayýp, Rize'ye, oradan 14,5 km. uzunluðundaki muhteþem Ovit Tüneli'nden Ýspir'e ve oradan da Erzurum'a uzanan yolculuðumuzu olabildiðince özetlemeye çalýþmýþ ve oradan nefis yollardan Bingöl'e geçtiðimizden bahsetmiþtim; 27 ve 29 Aðustos tarihli yazýlarýmda...
Ancak, önceki yazýda kenarýndan teðet geçtiðim Erzurum'un Çat ilçesine deðinmem gerekiyor...
Çat, 15-20 binlik bir ilçe...
Ve o ilçede dýþ görünüþüyle bayaðý görkemli bir 'Ýslâmî Eserler Müzesi' var... Ama, bu müze, tatil günü olmasý münasebetiyle kapalý idi. Bir müze, tatil günü kapalý olur mu?
*
Bingöl'e vardýðýmýzda birkaç saat kaldýk dostlarla, o yörelerin temel meseleleri, siyasî konular ve de Afganistan üzerinde sohbetlerimiz oldu... Ve akþama doðru Malatya'ya vardýk...
Malatya'da, akademisyen Mustafa Altunkaya kardeþimizin evinde saatlerce bir sohbet...
Ve sonra kadim dostumuz Özkan'ýn Orduzu'daki bað evinde geceleyiþ ve sabahleyin yola çýkýþ...
Darende'de halkýn büyük ilgi ve itibar gösterdiði türbelere vardýk.
Ama orada asýl ilginç olan, dev kayalardan oluþan bir daðýn dibinde çýkan kaynak, Bosna'da, Mostar'dan 40 km. kadar mesafedeki Sarý Saltuk Tekkesi'nin bulunduðu yerde bulunan ve dev bir kaya parçasýnýn altýndan çýkan ve güçlü bir kaynaðý hatýrlatýyor, onun dörtte biri kadar bir güçte olsa bile...
*
Sonra Kayseri, Ürgüp, Avanos ve Aksaray üzerinden Konya'ya geçiyoruz.
Konya'da bir düðüne katýlmamýz gerekiyordu...
Almanya'ya bir yakýn aile dostumuz olan Hasýrcý Ailesi'nin kýzý Dr. Sevde, Almanya'da ayný hastanede çalýþtýðý Hindistan- Hydarâbâd'lý (yani, merhum Muhammed Hamidullah'ýn hemþehrisi olan) bir doktorla bir aile yuvasý kurmaya karar vermiþti.
(Hindistanlý doktorun ailesi 'nikâh'ýn, Ayasofya'da kýyýlmasýný; düðünün de Konya'da olmasýný arzuluyordu. Nikâh'la ilgili talep geçen hafta saðlandý. Düðün de nezih ölçüler içinde icra olundu.)
*
O düðünden önce bir kaç saatliðine de olsa, Konya'yý dolaþmak imkâný bulduk... Selçuklu döneminden kalma Alâeddin Tepesi ve Cami, Ýnce Minare ve Karatay medreseleri, Ýplikçi Camii ve Aziziye cami... Sýrçalý Mescid, Sâhib- Atâ Külliyesi...
Bu tarihî mekânlar genel olarak pýrýl-pýrýl...
Yani, Ârif Nihad Asya merhumun yarým asýr öncelerdeki þiirlerinden birisinde,
'Mahzun Konya'nýn dayanýp bir kenarýna...
Hüzünle baktým, 'Kubbe-i hadrâ' civarýna...
Mâzi, kitâbelerde okur, ihtiþamýný,
Aðlar kitâbelerde kalan i'tibarýna...' dediði karamsar hava bugün büyük çapta bertaraf edilmiþ..
*
Þehirde 'kentsel dönüþüm' programý çerçevesinde yapýlan geniþ mekânlar dikkati çekiyor. Sahib-Atâ Külliyesi çevresinde yapýlan kazýlarda, antik çaðlardan kalma hamam, kilise ve mezarlara ve Selçuklu döneminin çini fýrýnlarýna rastlanmýþ. Bu yüzden program biraz ertelenmiþ...
Bu arada, Sille kasabasýna da geçtik... Çok canlý bir ziyaret mekâný olan Sille, eskiden genelde Ermenilerin yerleþim bölgesi olarak biliniyordu. Aya Elena Kilisesi hâlen de korunuyor ve ziyarete açýk...
*
Düðünde, baþta, 28 Þubat günlerinde, Van'daki direniþlerin baþýnda bulunduðu için akademik unvanlarýndan elinden alýnan kadim dostum ve hâlen Karaman Týp Fakültesi'nin Dekaný olan Prof. Dursun Odabaþ olmak üzere pek çok dostlarla da buluþtuk...
Bu buluþmalarda en çok konuþulan konu elbette Afganistan idi.
'Fakir', Taliban'ýn geçmiþteki bazý uygulamalarýnýn Ýslami açýdan tartýþmalý olmasýna raðmen, emperial güçlerin kovulmasýndaki etkilerine destek verilmesi ve ýslah çalýþmalarýna da yardýmcý olunmasýný ifade etti.
*
Düðünden sonra Konya'dan yola çýkýp, Afyon- Eskiþehir üzerinden Ýzmit'e ulaþtýk ve orada geceleyip dün Ýstanbul'a döndüm.
Yaklaþýk, 4 bin km'lik bu bir haftalýk yolculuk boyunca, bu satýrlarýn sahibine araba ve ev sahipliði yapan 'Hasan/Arzu Zer' çiftinin zahmetlerine teþekkürler...
*