1970'li yýllarda yaþanmýþ bir hikâye anlatacaðým size.
Ýstanbul'un bu eski semtinde fakirlik had safhadadýr. Eskiden azýnlýklarýn yaþadýðý mahalle artýk metruk vaziyettedir. Memleketin uzak kýrsalýndan gelen mahalleli Mahmutpaþa'da iþportacýlýk, hamallýk, tezgahtarlýk yaparak þehre tutunmaya çalýþýr. Biraz kabiliyetlisi Sütlüce'de, Silahtar'da bir fabrikada iþe girip Alibeyköy sýrtlarýnda bir gecekondu yapmanýn derdindedir.
Mahalleli þehrin orta yerinde zar zor kiraladýðý evinde sobasýný tutuþturacak odunu bulunca mutlu olur. Üzerinde bir de tarhana çorbasý piþirdi mi ondan iyisi yoktur.
Memleketin her tarafýndan gelen mahalleli birbirinden de çekinmektedir. Kimin hýrlý kimin hýrsýz olduðu bilinmez. O günlerde yorganýyla döþeðiyle þehre gelenler için para biriktirmeden köyüne dönmek de bir utançtýr.
Mahallede hayat gidedursun gençlerin iþi pek zordur. Okula tutunmak ve iyi not alýp sýnýf geçmek pek de kolay deðildir. Akþam eve yevmiye getirmek ve hane bütçesine katký saðlamak þart olmuþtur. Günü birlik iþler ve hamallýk da kolay deðildir. Mahmutpaþa'da her handa bir hamal aðasý vardýr. Orada yük taþýmak için aðayý tanýmak mecburiyetindeydiniz.
Ýkisi ufak tefek birisi ise hafif topluca üç arkadaþ mektebe boþlamýþlardý. Henüz 13-14 yaþýndadýrlar. Gençlik aklýyla hamallýkla para biriktirip annelerine çamaþýr makinasý alamayacaklarýný düþünerek ara sýra cepçilik, týrnakçýlýk yapýyorlardý. Çocuk yaþta olduklarý için yakalandýklarýnda karakoldan birkaç tokatla kurtuluyorlardý.
Kendilerince kazandýklarý parayla güldüren ot alýp çift çarþaf çekerek aðaç altýnda bayram ediyorlardý. Evet yanlýþ duymadýnýz. Yetmiþli yýllarda her sokak baþýnda torbacý vardý. Torbacý, gençleri daimi müþteri yapmak için onlara baþlangýçta bedava ot veren satýcýydý.
Günler böyle geçerken mahalleye bir doktor gelir. Parkýn hemen arkasýnda caddeye bakan binanýn üst katýnda iki göz oda kiralayan Doktor Mahmut, tabelasýný asar ve muayenehanesini açar.
Her gün parktan gelip geçerken gençlere tebessümle selam veren doktor gençleri þaþýrtýr. "Biz kimiz ki, adam bize selam veriyor?" diye þaþýrýrlar. Güldüreni çekip gökyüzündeki bulutlara gülerler.
Evlerinde babalarýndan dayak yiyen üç genç kendilerine gülümseyerek bakan ve hal hatýr soran Doktor Mahmut'un tavrýný bir türlü anlayamazlar.
Aradan günler haftalar geçer. Bir akþam üstü Doktor Mahmut gençleri muayenehaneye çaðýrýr. Onlara sobada kaynattýðý ýhlamurdan ikram eder. Hal hatýr sorar. Annelerinin babalarýnýn hastalýklarýný öðrenir. Öksüren anneye þurup, romatizmasý nüksetmiþ babaanneye ilaç verir. Gençler hayatlarýnda hiç böyle iyi birini görmemiþlerdir. Þaþkýnlýk içinde sandalyede oturuþlarýný deðiþtirirler ve toparlanýrlar.
Doktor Mahmut gençleri akþam üstleri çaðýrýr ve beraber temizlik yapalým derdi. Birlikte muayenehanenin camlarý silinir yerleri süpürülürdü. Ardýndan peynir, zeytin, ekmek ve ýhlamur çayý ile sohbet edilirdi.
Mahallenin gençleri ilk kez Yusuf ile Züleyha'yý duymuþlardý. Sonra Sarý Saltuk'u Veysel Karani'yi...
Tane tane konuþan bu güzel adam sadece doktor deðildi sanki. Evet bir hekimdi ve hikmetli sözleriyle gençlerin gözünde bir kurtarýcýydý.
Bir akþam sohbet uzayýnca Doktor Mahmut gençlerden müsaade isteyip vakit geçmeden ben namaz kýlacaðým, siz de sobaya odun atýn, dedi.
Gündüz güldüren otla seyr ü sefer eden gençler Doktor Mahmut'un karþýsýnda iyice utanmýþlar ve mahcup olmuþlardý
Üçü de ayný mahcup gözlerle Doktor Mahmut'a bakakalmýþtý. Erzurumlu sýskaydý ama gözü pekti. Cesaretini toplayýp dedi ki: Doktorum biz gündüz aðaç altýnda leylâyý bulduk ve sen bizi bu halde misafir ettin. Biz çok utanýyoruz. Abdesti de bilmiyoruz deyince.
Doktor Mahmut, siz benim arkamda saf tutun önce kalbiniz ýsýnsýn sonra abdesti öðrenirsiniz, dedi.
Doktor Mahmut o mahallede on iki sene kaldý. Fukaradan para almadý. Ýlaçlarýný verip iyileþtirdiði, gönül teline dokunduðu nice insan bu koca þehirde tutundu.
Doktor Mahmut mahalleden giderken o gençlerin sayýsý yüzlere ulaþmýþtý. Hepsi birbirine iyiliði ve güzelliði anlatacak kadar birer mümin olmuþtu. Þimdilerde bu mahallede suç oraný çok düþük.
Aradan çok zaman geçtiði ve Doktor Mahmut vefat ettiði için bu hikâyeyi yazýyorum. Merhum, mahalleden ayrýlýrken kendisinden bahsedilmemesini tembihlemiþ ve ismimi zikretmeyin demiþ.
Genç doktor adayý Enes'in ölümü üzerine bir yazý yazmak için oturmuþtum lakin Doktor Mahmut gözlerimin önüne geldi.
Doktor Mahmut hâl dili ile konuþan ve mütevazý duruþuyla gençlerin kalbini kazanan bir modern derviþti. Sýr oldu ve bu kubbede hoþ bir sadâ býraktý.
Keþke bu dünyada karþýlaþsalardý ve Enes onun gibi hayat verebilseydi gençlere...
Onlara rahmet olsun...