Döndük dolaştık Kürt sorununa geri döndük!!

Genel Başkan oldu olalı bir tek genel seçim kazanamamış ama Genel Başkanlık koltuğuna UHU'yla yapıştırılmış olduğundan, oradan bir milim bile kıpırdamayan Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde Kürt Sorununu çözeceklerini ilan etti!

Kimse de söz alıp: "Kürt sorunu mu kaldı? Ne anlatıyorsun sen??" demedi! Diyemezdi de. Çünkü CHP yeniden TEK ADAM partisine devrilmişti!

Kürt sorunu konusu nda bu güne kadar bir çok şey yazıldı çizildi. Konuşuldu tartışıldı. Son noktayı koyansa "Demokratik Açılım Milli B irlik Projesi" başlığı altında, Tayyip Erdoğan'dır. Bu tasarım 12 Ağustos 2005 tarihinde, Tayyip Beyin, Diyarbakır konuşmasıyla açıklandı.

"B u soruna illa isim koymak istiyorsanız 'Kürt Sorunu' bu milletin b ir parçasının değil, hepimizin sorunudur...Bu ülkenin Başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur..."

AK Parti, iktidara gelmesinin hemen ardından "OHAL'in kaldırılması, DGM'lerin kapatılması, Kürtçe dil kurslarının açılması, ciddi ekonomik açılımlar yapılması, yaşayan diller enstitüsü kurulması ve TRT6" gibi devrim sayılabilecek köklü düzenlemeler yapmış. Ancak özellikle Kürt sorununun terörle eş güdümlü olarak çetrefilleşmesi, bu radikal düzenlemelerin etkilerini azaltmış.

AK Parti sorunla yüzleşme sürecinde , toplumsal birlikteliği tanımlayan unsurları merkeze alan bir siyasi söylem kullanmaktadır. Tayyip Erdoğan'ın "Demokratik Açılımı" parti gurubunda anlattığı konuşması bu açıdan en somut örneklerden biridir:

"Binlerce yıldır bir arada yaşayan, kız alıp kız veren, birbirine akraba olan, kardeş olan, etle tırnak haline gelen Türk'le Kürt'ü, Laz'ı, Boşnak'ı, Çerkes'i, birbirinden ayırmak, birbirine düşman eylemek mümkün müdür?

"Bizi birbirimizden ayırmak kimin haddi? Bizim kardeşliğimize kastetmek kimin haddi?

"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında yer alan her etnik kökendeki insan , Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkesiyle, Gürcüsüyle bizim kardeşimizdir; buna kimse gölge düşüremez!

Sonuç olarak bu gün, Kürt sorunuyla ilgili söylenmemiş bir söz, masaya konmamış bir öneri, yapılmamış bir toplantı kalmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti, yurt dışından yönetilen ve yönlendirilen uyuşturucu kaçakçısı PKK gibi örgütlerleri yok etmeden Türklerle Kürtlerin bir arada, huzur içinde yaşamasının pek de mümkün olmadığını anladığından, bugün büyük bir kararlılıkla PKK ve onun uzantısı örgütleri temizlemeye başlamış ve bu çabasında da sona yaklaşmıştır. Son terörist de etkisiz hale getirildiğinde, Kürtlerle Türkler, el ele, kol kola TC Yurttaşlığı üst kimliğinin çatısı altında ve huzur içinde yaşayacaktır!!