Kendisini sadece yarým saat dinleseniz, roket yapmaya karar verebilirdiniz. Yapabilmenin, kurabilmenin, ortaya çýkartabilmenin, harekete geçirebilmenin, icat etmenin özünde, inanç aþký olduðunu, hayatýyla öðreten insandý o: Özdemir Bayraktar...
Kendisini 1989'dan beri takip ederim. Eþi Canan Haným da kendisi de gurur kaynaðýmýzdý. Erbakan Hocamýzýn ve Milli Görüþ davasýnýn, yerli 'aðýr sanayi', 'milli teknoloji' idealleriyle büyümüþtük. Kalkýnma ve baðýmsýzlýk, teknolojik hamlelerle ilgiliydi büyüklerimizin anlattýklarýna bakýlýrsa... O günlerde, mühendislerin Türkiye'si vardý. Demirel, Özal, Erbakan, Kutan gibi isimler, ilerleme ve kalkýnmanýn mühendislikle ilintili olduðunu vurguluyorlardý, hayat hikayeleriyle. Ýstanbul Teknik Üniversitesi, Türkiye demekti sanki... Daha o günlerde Özdemir Aðabey'e, 'uçak yapacak adam' gözüyle bakardýk. Parlak bir yýldýzdý... Yýldýzýmýzdý.
Onunla ilgili hep parlak cümleler kurulacak. Ama onun ne kadar sevecen, merhametli, hiç bir kompleksi olmayan, hatta nüktedan bir insan olduðundan sanýrým bahsetmeye fýrsat kalmayacaktýr... Baykar'ý satýn almak istediðinde Ýsrail'e ret cevabý veriþini anlatýrken, kaþlarýnýn yukarý kalkýþýný mesela, kimseye eyvallahý olmayýþýný, kimseye baþ eðmeyiþini, Hak bildiðini her yerde herkese söyleyecek inancý ve cesareti oluþunu da söylemek istiyor insan...
Teknolojik ve bilimsel ilerlemeyi, memleket meselesi olarak gören bir dava insanýný, ahirete yolcu ettik. Bu milletin haklarý, Özdemir Bayraktar aðabeyimize helal olsun! Çünkü o, Türkiye'nin tam baðýmsýzlýðýnýn ancak milli teknoloji ve milli sanayi ile gerçekleþeceðine hem inandý hem de bunu tüm ömrüyle ispat etti. SÝHA'larýn, ÝHA'larýn saðladýðý güvenlik, savunma sanayiinde baðýmlý deðil de baþýmýzýn dik duruþu, solunum cihazlarýyla ilgili yaptýklarý çalýþmalar, onun ve ailesinin inançlý çalýþkanlýðýyla gerçekleþti.
Özdemir Bayraktar, memleket aþýðý bir insandý, o kadar ki günlerce uykusuz kalarak odaklandýðý teknolojik projelerin ve hamlelerin yegane amacý, Türkiye'ye hizmetti... 'Birilerinin yurt dýþýna baðýmlý olma zorunluluðu, milletimize olan sorumluluðumuzun önüne geçemez' diyen geniþ görüþlü bir teknik adamdý...
Allah binlerce rahmet maðfiret eylesin. Baykar Fabrikasýnda ailece yatýp kalktýklarý o teknolojik kozada, nice deðerli iþlere imza attýlar. Eþi Canan Haným, kurumun yazýlýmlarýný bizzat saðlayan akýl, evlatlarý ise onun elleri kollarý gibiydi... Düþünüyorum da onlar için 'beþ arkadaþ' da diyebiliriz pekala... Tek bir tornovidayla baþlayan bir teknoloji atýlýmý... Üstelik hayatlarý bahasýna, her türlü engelle mücadele etmeye azimli, hiç bir mania ile dirençleri kýrýlmayan, azimli bir kurucu enerjiyle çalýþtýlar, çalýþtýlar, çalýþtýlar. Özdemir Bayraktar, ihanetlerle dolu teknoloji tarihimizde Nuri Demirað'ýn, Vecihi Hürkuþ'un, Nuri Killigil Paþa'nýn devamý olarak, her türlü engellemeyi aþmaya ömrünü adamýþ bir insandý...
Hatýrlayalým: 1941'de Nuri Demirað tarafýndan üretilen tamamiyle yerli ilk uçaðýmýzýn, Divriði semalarýnda gerçekleþtirdiði uçuþunun ardýndan ne oldu da uçak üretimi durduruldu. THK, uçak üretimiyle ilgili olarak yaptýðý anlaþmalarý niye feshetti, ardýndan çýkartýlan kanunla, yurt dýþýndan alýnan sipariþlerin yerine getirilmesine niçin yasak getirildi? 1939'da ilk yerli paraþütümüzü de üretiyordu Demirað, niçin yok edildi bu giriþimler. Devrin siyaseti bu parlayan yýldýzý söndürmeyi, kendine hak görmüþ, Demirað nezdinde milli teknolojinin köküne kibrit suyu dökülmüþtü...
- Hatýrlayacaksýnýz yerli otomobilimiz 'Devrim'in baþýna gelenleri. Benzin deposunu sinsice boþaltarak, çalýþmayan araba görüntüsü verenler ne kazandýlar ve biz ne kaybettik? Devrim'i akamete uðratanlar, tuzak kurup, önünü kesenler, bizi 60 yýl geride býraktýlar.
-Nuri Killigil Paþa'nýn 1949'da Sütlüce'deki silah ve mühimmat fabrikasý, Suriye Hükümetine 3000 mermi sipariþini vermek üzereyken sabotajla patlatýldý. Yerli gaz maskesi, mermi, mühimmat üretimi durdu. Savunma ihtiyacýmýzý dýþarýdan büyük rakamlarla satýn almaya mahkum olduk.
-Muharip Gazi Vecihi Hürkuþ'un hayatýný karartanlar da milli uçaðý istemeyenlerdi. Ürettiði uçaklarýn tek tek yasaklanmasý, açtýðý pilot okulunun kapatýlmasý, tutuklanmalar, hapis cezalarý, aðýr borçlar ve sefalet içinde noktalanan bir hayat...
Bunlarýn ardýndan göklere kanat çýrpan bir kartal gibi yükselmiþti Özdemir Bayraktar... Önce fabrikaya getirdiler onu, emekçi kardeþleriyle helalleþti, sonra Fatih Camii'ndeki son kürsüsüne götürdüler... ''Nefsin izzeti yoktur, ancak yaptýðýn iþin izzeti vardýr' diyordu en son selamýnda...