Duyduk duyduk, çok duyduk!

Dün bir dostum, İhsan Fakih isimli Ürdünlü bir hanım yazara ait aşağıdaki makaleyi gönderdi.

Ben de bugün, tarih ticaret ve hukuk okumuş bu hanımın o makalesini paylaşmayı düşündüm. Diyor ki:

"Kiliselerdeki çan sesinin susturulmasını isteyen bir Hristiyan duydunuz mu?

Ya da irticadır gericiliktir diye rahibelerin başörtülerini çıkarmalarını isteyen bir Hristiyan duydunuz mu?

Veya terör sembolüdür diye papazların sakallarını kesmelerini isteyen bir Hristiyan duydunuz mu?

Veyahut şiddeti teşvik ediyor diye İncil'in bazı ayetleriyle amel edilmemesini isteyen bir Hristiyan duydunuz mu?

Peki, cemaat azdır diyerek kilise kapatılmasını isteyen bir Hristiyan duydunuz mu?

Peki ya ejderhayı öldürdüğünü söyleyen Saint George'n kıssasının uydurma olduğunu, silinmesi gerektiğini talep eden bir Hristiyan duydunuz mu?

Pekâlâ, Amerika'ya Hristiyan bir devlete ambargo uygulayıp halkını aç bırakmayı teklif eden bir Hristiyan duyunuz mu?

Allah için söyleyin, (...) devlet başkanlarının kilisede (İncil üzerine) yemin etmelerinin yasaklanmasını isteyen bir Hristiyan duydunuz mu?

Kiliselerden Hristiyanların haç takmalarını yasaklamasını isteyen bir Hristiyan duydunuz mu?

Şahsen ben duymadım!

Fakat

Komşuları rahatsız ediyor diye ezanın yasaklanmasını isteyen sözde Müslümanlar duydum!

Gericiliktir irticadır diye başörtüsünün yasaklanmasını isteyen sözde Müslümanlar duydum!

Terör simgesidir diye sakal bırakmanın yasaklanmasını isteyen sözde Müslümanlar duydum!

Kuran ayetleriyle amel edilmesinin yasaklanmasını isteyen sözde Müslümanlar da duydum!

Cemaati az diye cami kapatılmasını isteyen Müslüman da duydum!

Şiddeti teşvik ediyor diye sahabenin hayat hikâyelerinin kitaplardan çıkartılmasını isteyen Müslüman da duydum!

Müslümanları ve gayr-i Müslimleri, Müslüman bir devlete ambargo uygulama ve o devletin halkını açlığa mahkûm etme çağrısında bulunan sözde Müslümanlar duydum!

Müslüman görünüp dinin devletten tamamıyla ayrılmasını, örtü ve cilbab gibi İslami tesettür sembollerinin yasaklanmasını isteyen sözde Müslümanlar da duydum!"

Bizim yıllarca duyduğumuzu Ürdünlü Hanım yazar yeni duyuyor demek ki.

Bir bakıma haklı.

Çünkü Arap dünyasında farklı fikirler ve siyasi görüşler bulunmasına rağmen yazarın şimdilerde duyduğu sözler pek işitilmemişti!

Öyle ki laiklerle birlikte darbe yapan General Sisi'nin yazdırdığı anayasada bile İslam Şeriatının teşri kaynağı olduğu kayıt altına alınmıştır. Anayasa mahkemesinin onayı şartına bağlayarak bir açık kapı bırakılmıştır ama ortakları laik bile olsa İslam'a alenen tavır alma cesareti yoktur o dünyada!

Onun için Ürdünlü yazar şaşkınlığını gizleyemiyor!

Henüz LGBT'nin sapkınlık propagandası oralarda başını çıkaramadığı için yazar onları duymamış!

Oysa dünyadaki ve İslam âlemindeki sekülerleşmeden Ortadoğu da nasibi alıyor!

Hem de çok radikal bir şekilde!

Türkiye, Ürdünlü yazarın şaşkınlıkla karşıladığı hususlarda normalleşme yoluna girmiştir. Ancak fitne bu sefer aileyi ve yeni nesilleri hedefine koyduğu için tehlike daha büyüktür.

Başkan Erdoğan tehlikenin farkında olduğu için de aileyi koruma konusunu sık sık dillendiriyor.

O yüzen de aileyi koruyacak anayasa değişikliğinin meclise sunulması aciliyet kesbediyor!

Önce anayasa değişikliği, sonra da mevzuattaki aileyi tehdit eden unsurların teker teker ayıklanması meclisin önceliği olmalıdır!

Enflasyon kadar hatta ondan daha önemlidir!