Ekonomide statükocular ve yenilikçiler

Sahaya indiğinizde tek gündem ekonomi, bu doğru. Ama farklı olarak, insanlar artık enflasyonun Türkiye ile sınırlı olmadığını kavramaya başlamış. Covit bitince pandeminin bitmediğini, peşi sıra ekonomik pandeminin yaşandığının farkındalar.

Dolayısıyla, muhalefetin ekonomi üzerinden yaratmaya çalıştığı "battık, çöktük, bittik" söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını biliyorlar.

Biliyorlar da şikayet etmiyorlar mı? Elbette ediyorlar.

Maaş zamlarının çok hızlı eridiğinden, alım gücünün düştüğünden dert yanmayan yok.

Alt gelir grubu kadar maaşlı orta sınıfı da etkiledi enflasyon. Tüketim alışkanlıkları temel ihtiyaçların üstüne çıkmış olan bu kesim, sosyalleşme aktivitelerine eskiye göre kolay bütçe ayıramıyor.

Ama tüm bunların yanında hafta sonu İstanbul'un herhangi bir semtine gidin, insan ve araba kalabalığı, kafelerdeki, AVM'lerdeki canlılık insanı hayrete düşürüyor.

Sadece dolar bozdurup harcayan turistler sayesinde oluşan canlılıktan söz etmiyorum, genç jenerasyonun takıldığı mekanlar da canlı.

Bir başka veri, sanayi sitelerindeki iş hacmi. Kepenk kapatan yok çok şükür. Ama iş gücü sıkıntısı yaşayan var. "Suriyelileri gönderecekseniz yerine kim gelip çalışacak?" diyorlar. "Ümit Özdağ'ı yollarız" deyince de gülüşüyorlar.

Üretiyoruz yani. Hem de her zamankinden daha çok.

Ayrıca iyi de tüketiyoruz.

Üretim kadar tüketim kalemlerindeki düşüş ya da yükseliş de önemli bir ekonomik gösterge. Dolar'ın TL'ye yaklaştığı zamanlardaki gibi rahatça ithal ürün satın alamıyoruz. Ama hemen hemen hiçbir kalemde iç piyasadaki tüketim miktarı azalmamış. İhracat ise her ay kendi rekorunu kırarak yükselmeye devam ediyor.

Dolayısıyla ekonomiyi sadece hayat pahalılığı üzerinden değerlendirdiğimizde ortaya çıkan karamsar tablo, diğer verilere geçtiğimizde tam tersi yönde değişiyor.

Olanı çarpıtmak, var olanı yok göstermek gibi bir niyetim asla yok.

Ama iyimser olmak iyidir! İyimser olmak iyileştirir! Ekonomi adına iyimser olabileceğimizi düşünüyorum.

Hani bir eski ekonomi bakanı çıkıp diyor ya, "Bize imkan verin 6 ayda sistemi düzeltir 2 yılda da neticesini alırız." Zaten ekonomik bunalımların olağan bir yükseliş ve sönüş seyri var. Pandemi sonrası süreç bir iki yıla kendi döngüsünü zaten tamamlayacak. Ve Türkiye, büyük alt yapı yatırımlarını tamamlanış, genç ve girişimci insan kaynağına ve coğrafi avantajlara sahip bir ülke olarak, bu süreçten de en avantajlı şekilde çıkacak.

"EKONOMİK DÖNÜŞÜM VE YENİ PARADİGMALAR ZİRVESİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi konusunda ezber bozan bir politika sürdürüyor. Uzun zamandır, faizi düşürmek suretiyle üreticiyi desteklemek ve böylece ekonomiyi büyütmek ve istihdam yaratmak amacı güdüyor. Bu konuda ısrarcı. Pek çok bakan değişti, merkez bankası başkanı değişti. Ekonomi kurmaylarının sık değişmesi de eleştirildi. Erdoğan tüm eleştirilere rağmen yolundan dönmedi.

Geçen gün Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati'nin başkanlığında ekonomi alanında çalışan dünyaca ünlü akademisyenlerin katıldığı bir ekonomi zirvesine ev sahipliği yaptı. Ekonomik Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar Zirvesi.

Bence çok önemli bir girişimdi bu. Her biri ekonomideki farklı yaklaşımların da mümkün olabileceğini düşünen ve çalışmalarını bu yönde sürdüren ekonomistler.

Bu zirve sayesinde hem Türkiye deneyimi dünyaya anlatılmış oldu hem de ekonomide yenilikçi yaklaşımların pekala mümkün olabileceğini kamuoyun görmüş oldu.

Kültürel, dinsel, sosyal alanda heterodoksinin her türlüsüne bayılan ve statükoya savaş açan bir kesim var; bir tek ekonomide heteredoksiye karşılar!

Ne malum günün sonunda yine "Erdoğan bunu da başardı" demeyeceğimiz.

"HAKLI OLSALAR, BİR TANESİ BİLE YETERDİ"

Çok doğru değil mi? Tuğrul Selmanoğlu yazmış, alıntılamak istedim. 6'lı masayı özetleyen bir cümle. İlave tek cümle etmeden durumu anlatıyor. Kısa ve öz. "Haklı olsalar bir tanesi yeterdi." Haksız oldukları için 6'sı, 7'si daha bilmediğimiz plancıları, foncuları, akıl hocaları bir araya. Geliyor ama yine olmuyor. Olmaz, çünkü haklı değiller. Kendileri de biliyor, boşa toplandıklarını. Kendileri de biliyor, vatandaşın gönlüne giremediklerini. Kendileri de biliyor, bir tek konuda dahi aklı başında bir projelerinin olmadığını. Kendileri de biliyor kazanamayacaklarını.