Dün İstanbul'da tahıl koridoru için imzalar atıldı.
Karadeniz üzerinden dünya pazarlarına tahıl ve diğer gıda ürünlerinin güvenle taşınması sağlanacak.
İmza törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Rusya ve Ukrayna temsilcileri katıldı.
BM Genel Sekreteri Guterres ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aynı karede yer alması, bu imza töreninin Türkiye açısından önemini anlatmaya yeter.
Türkiye artık bölgesel değil, küresel bir aktördür.
Guterres'in "bu anlaşma, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ısrarlı yaklaşımı sayesinde oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çok teşekkür ederim. Türkiye'nin burada kritik bir rolü var." ifadeleri, 6'lı masadaki muhalefet liderlerinin yüzünü ekşitmiştir.
Bu anlaşma onların kimyasını gerçekten bozdu.
Erdoğan'ın uluslararası kamuoyunda böylesine öne çıkması, 6'lı masayı adeta devirdi.
Sözü hemen 6'lı masaya getirmemin elbette bir sebebi var.
Türkiye, Erdoğan yönetiminde dış politikada hangi başarıya imza atsa, dünya Türkiye'yi ne zaman övmeye başlasa, muhalefet resmen dövünüyor, kurdeşen döküyor.
Mesela muhalefet liderleri, Türkiye'nin istediğini aldığı NATO Madrid zirvesini hezimet olarak gördüler. Kılıçdaroğlu; "İktidarın attığı bu imza ülkemizin çıkarlarıyla bağdaşmayan bir tavizdir. Erdoğan, onlar ne derse altına imzayı atıyor" dedi.
İkinci Antalya Diplomasi Forumu, 11-13 Mart 2022 tarihinde Antalya'da gerçekleştirildi. 45'i aşkın ülke lideri, Türkiye'ye geldi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştü. Daha liderler Türkiye'den ayrılmadan Kılıçdaroğlu, "Türkiye çok yalnız kaldı" diye açıklama yaptı.
Kılıçdaroğlu, defaatle Erdoğan'ın Suriye ve Irak'a müdahalesinin Türkiye'nin ulusal çıkarlarının aleyhine olduğunu söyledi.
6'lı masadaki muhalefet liderleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dış politika hamlelerinin hiçbirini "başarı" olarak görmedi.
Suriye'deki operasyonlara karşı çıktılar, sürekli Esad'la görüşmeyi tavsiye ettiler. Kılıçdaroğlu, "Afrin'e girilmesin, zayiat olur" bile dedi. "Libya'da ve Karabağ'da ne işimiz var?" diye saçmaladılar. Kılıçdaroğlu'nun dış politika başdanışmanı Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz, "Maalesef gelen haberlerde, Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların da Azerbaycan'a gönderildiği ifade ediliyor" herzesini yedi. Yani Türkiye'yi dışarıya jurnalleyecek kadar savruldular.
Ağzını açan muhalefet lideri, "Türkiye dışlandı, yalnızlaştı" derken, Türkiye çok yönlü, dengeli ve aktif dış politikası ile Katar'dan Libya'ya, Suriye'den Karabağ'a, Balkanlar'dan Afrika'ya yeni küresel güç olarak sahneye çıktı. BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail'le kurulan yeni ilişkiler ise 6'lı masanın nevrini döndürdü. Dün söylediklerinin aksine ne zırvalar sıraladılar...
ABD ve AB'nin şapa oturduğu bir süreçte, Ukrayna-Rusya Savaşı'ndaki denge unsuru duruşuyla Türkiye dün işte yine kendinden söz ettirdi...
Görünen nedir?
Bu 6'lı masadan milli menfaatlerimizi gözeten, koruyan bir dış politika beklemek hayaldir. Bir dediği ötekini tutmayan, birbirlerine bile güven vermeyen bu siyasetçiler, Türkiye'yi belirsizliğe mahkûm ederler.
Kaldı ki bu 6'lı masadakiler; ABD'nin FETÖ'süne, PKK'sına, onun siyasî kolu HDP'ye angaje durumundadırlar.
Milli düşünemezler, bağımsız karar alamazlar.
Sırf HDP'yi küstürmemek adına Suriye'de yapılan ve yapılacak olan operasyonlara karşı çıkanlar, Türkiye'nin dış politikasını Batı eksenine bağlamanın dışında bir şey yapamazlar.
Bağımsız dış politika yürütmeleri asla mümkün değildir.
Bugünden itibaren tahıl koridoru anlaşması için ileri geri konuşmaya başlarlar.