Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn pandemi kýsýtlamalarý sonrasýnda Diyarbakýr'a yaptýðý ilk ziyaretten çözüm sürecinin yeniden baþlayacaðý sonucunu çýkaranlar da oldu, seçim startýný verdiði sonucunu çýkaranlar da.
Cumhurbaþkanýnýn ziyareti ve ziyarette verdiði mesajlar çok önemliydi lakin bunu biten ya da olmayan bir evrenin baþlangýcý olarak tanýmlamak süreci doðru okumamak olur.
Zira Baþkan Erdoðan'ýn ve AK Parti hükümetlerinin hukuki siyasi icraatlarýnýn bütünü yýllar içinde gerçekleþen demokratik devrimin bir süreði sayýlmalýdýr.
2001'de ilan edilen parti programýndan ve seçmene yapýlan ilk vaatlerden baþlayarak, 2005'teki tarihi Diyarbakýr konuþmasý da, devamýnda açýlým süreci diye adlandýrýlan ve Kürt meselesiyle sýnýrlý algýlanan ama aslýnda "derdim var" diyen tüm toplumsal kesimlere ve meselelere yönelik olarak yürütülen "anlama-dinleme-çözümleme" süreçleri de, 2010'dan sonra harekete geçirilen yýkým mekanizmasýna karþý durmak için yaþananlar da buna dahildir.
Yolun uzun, yaþananlarýn çeþitli, bazen çeliþkili gibi görünecek kadar deðiþken olduðu doðru. Meselenin özü, özeti ise þu:
Türkiye'de demokrasiyi hakim kýlmak ve demokrasi dýþý gruplara, oluþumlara, giriþimlere karþý çok boyutlu mücadele etmek.
Bu sebepten Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn ret, inkar, asimilasyon politikalarýný ortadan kaldýrýp hak ve özgürlük eksenli bir yaklaþýmla asýrlýk meselelerin çözümüne yöneldiklerini ifade etmesi hakikati dile getirmekten ibaretti.
Çözüm sürecini bitirenin kendileri olmadýðýný Diyarbakýrlýlara detaylýca anlattý Cumhurbaþkaný:
"Bir kez daha altýný çizerek ifade etmek istiyorum, küresel emperyalizmin ülkemizde yaklaþýk 1,5 asýrdýr kaþýdýðý yarayý kapatmak için evet, çözüm sürecini biz baþlattýk. Ama çözüm sürecini sonlandýran biz olmadýk. Çünkü çözüm süreci bunlarýn kötü niyeti, art niyeti, gizli gündemleri sonucu sonlandýrýldý. Güya siyasetçi kimliðiyle ortada gezenler de hiçbir zaman þiddetle, terörle aralarýna mesafe koymadýlar. Hiçbir zaman meþru demokratik, hukuk düzeni içinde siyaset yapmayý düþünmediler. Diyarbakýr'ýn Sur'unu, Silopi'yi köstebekler gibi kazýp, siz ne yapýyorsunuz demediler, diyemediler. Yurtdýþýndaki karanlýk mahfirlerle, içerideki hain FETÖ'cülerle gizli pazarlýklar yaparak ülkemizi emperyalistlerin oyun sahnesine çevirmek için harekete geçenlere tavýr koymadýlar. Allah için söyler misiniz? Dünyada hangi devlet buna müsaade eder. Hangi hukuk, adalet, vicdan buna göz yumar. Utanmadan sýkýlmadan hala barýþ, kardeþlik, hukuk, demokrasi diyorlar. Siz bu kavramlarý en son aðýza alacak kiþilersiniz ey HDP. Siz bu ülkede ve bu bölgede kendinizden olmayan kimseye hayat hakký tanýmadýnýz. Çünkü þiddet, dayatma, terör bunlarýn ruhuna iþlemiþ".
Konuþmanýn bütününde Cumhurbaþkaný Erdoðan önemli vurgular yaptý.
Bunlardan biri, kendisinin açýklýkla ifade ettiði gibi çözüm sürecini bitirenin küresel emperyalistlerin talimatýna uyan HDP ve terör örgütü olduðuydu.
Bir diðeri ise 15 Temmuz sonrasý FETÖ'nün devletten temizlenmesiyle PKK'yý yurt içinde bitirme noktasýna gelindiðini ancak CHP'nin can çekiþen terör örgütüne ve temsilcisi HDP'ye hayat öpücüðü verdiðini anlatmasý oldu.
Bir diðer mühim nokta ise Diyarbakýr Cezaevine iliþkin söyledikleriydi Erdoðan'ýn. Bilindiði gibi FETÖ'nün ve PKK'nýn yayýlmasýnda, güçlenmesinde en fazla katkýyý veren, terör örgütlerine alan açan, gerekçe üreten dönem 1980 askeri darbe dönemiydi. Kürtçeye konan yasaklar, Diyarbakýr Cezaevinde Kürtlere sistematik olarak uygulanan insanlýk dýþý muamele PKK'yý büyüttü, Cezaevi de yaralarýn travmalarýn sembol mekaný halini almýþtý. Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn cezaevinin kültür merkezi ve müze olarak düzenleneceðini müjdelemesi Diyarbakýrlýlarý çok mutlu etti. Çoktandýr talep edilen bir þeydi çünkü bu.
Diyarbakýr'da ve bölgede ayrýca onlarca tesis hizmete açýldý. Bunlar sadece maddi yatýrýmýn sonucu ortaya çýkan hizmetler deðil elbette. Zira PKK bölge geri kalsýn, Kürtler terör örgütüne mecbur olsun diye yýllarca gelen her yatýrýmý patlattý, iþçileri, mühendisleri, öðretmenleri þehit etti, iþ makinalarýný yaktý. Bu açýdan bölgede güvenliðin saðlanmasý da bölgenin geliþmesi için yapýlan büyük bir yatýrým saðlanmalý.
Üstelik bütün bu iþler birkaç ayda yýlda olmadý. Arkasýnda 20 yýla dayanan hukuki, siyasi, mali açýlýmlar, deðiþtirilen zihniyetler, yýlmadan verilen emekler var.
Çözüm süreci hiç bitmemiþti yani. Zaten amaç Kürtleri PKK'dan kurtarmaktan ibaretti.