Ev mi kazanacak, sokak mý?

Geleneksel kültürümüzde ‘aile’ bir tür korunak ve sýðýnaktý.

Toplumun en küçük birimi olan aileyi, bizi biz yapan deðerlerin eðitim merkezi, kiþilik ve þahsiyet oluþumunun ilk noktasý, sahiplik ve aidiyet duygusunun ilk menþei, evlatlýk ve kardeþlik anlayýþýnýn ilk kaynaðý olarak görürdük.

Ailemiz ve evimiz bizim hikâyemizi, geçmiþimizi, kökenimizi anlatýrdý.

Sonralarý ailenin zayýflayarak diðer sosyal birimlerin etkinlik kazandýðý; annelik-babalýk-kardeþlik yerine daha etkili sosyal rollerin geldiði bir dönem baþladý. Özel ve mahremiyet, sýr ve sýrdaþlýk aile fertlerinden baþka iliþki gruplarýna kaydý.

Ev, kamusal alandaki aktörler ve kurumlar, mekânlar tarafýndan adeta yutuldu.

Ailede almaya baþladýðýmýz eðitim dýþarýdaki sosyalleþme karþýsýnda sýfýrlanmaya baþladý.

Ailede geliþtirdiðimiz kiþilik ve þahsiyet sokaðýn baskýn çýktýðý kiþilik yapýlarýna dönüþtü.

Ailede edindiðimiz deðerler sokaðýn deðer dünyasý tarafýndan yutulmaya baþladý.

Bugün küresel salgýn sebebiyle eve kapanmýþ durumdayýz. Eve kapanma bir yönüyle aileyle daha fazla kucaklaþma demek.

Evden eðitim, evden iþ, evden eðlence, evden alýþveriþ sanki her þeyin merkezine yeniden evin yerleþtiði gibi bir görüntü veriyor. Ama acaba gerçekten öyle mi?

Evimiz ve ailemiz hayatýmýzýn merkezine tekrar yerleþecek mi?

Yoksa kamusallýk evimizin mahremiyetini ve özelliðini iþgal mi edecek?

Özelimiz hayatýmýzýn merkezine yerleþen kamusallýk tarafýndan sokakta yutulmuþtu, þimdi ayný durumu evimizin içinde mi yaþayacaðýz?

Ailenin, evin, yakýn akrabalýðýn kazandýrdýðý deðerlerin, özelliklerin dýþarýda, sokakta, kamusal alanda eriyip gitmesi yetmezmiþ gibi þimdi bu korunak ve sýðýnak olan alanlar da mý dýþ dünyanýn içeriye girmesiyle kaybolacak?

Dýþarýdaki konular, gündemler, krizler, tartýþmalar, meþgaleler içerideki sükûneti bozacak mý?

Ailedeki sahicilik ve samimilik, e-hayata dönüþen sosyal medyanýn sanallýðýna kurban mý gidecek?

Harici âlemin meþgaleleriyle dolan evlerimizde dâhili âlemin sürurunu yitirecek miyiz?

Tüm bu olumsuzluklara karþý Ramazan ayýyla birlikte yeniden ailemizi, evimizi hayatýmýzýn gerçekten merkezine yerleþtirme, ona gerçek anlamýný kazandýrma fýrsatýmýz var.

Ailemizi mektep ve medrese, Kur’an kursu ve ilim yuvasý yapmak bizim elimizde.

Her þey evden baþlar ama evin anlam ve deðerini koruyabilirsek…

Peygamber Efendimiz (sav) Mescid-i Nebevi’nin hemen bitiþiðine garibanlarýn evi mahiyetinde odalar yaptýrmýþ, kalacak yeri olmayan gençlere evinin yanýnda bir aile ortamý kurmuþtu. Ashab-ý Suffe denilen bu olgu, bir eðitim kurumu/yatýlý Ýslam akademisi olarak hizmet vermiþ ve Ehl-i Suffe olarak yetiþen sahabeler bir muallim, imam, murakýp, müfettiþ, mücahit, mübellið, sefir gibi çok boyutlu görevler ifa etmiþtir.

Mekke’de Ýslam’ýn doðuþ aþamasýnda özellikle Erkam’ýn evi ilk Ýslam topluluðunu oluþturma üssü olarak fonksiyon görmüþtür.

Daru’l Erkam Ýslam toplumunun oluþumunda, Ashab-ý Suffe Ýslam devletinin oluþumunda eðitilmiþ insan kaynaðý açýsýndan önemli katkýlar saðlamýþtýr.

Bu yüzden ev ve aile her þeyin temeli ve merkezidir.