Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

Evet, ‘Biz, bu deðildik ve deðiliz!'

HDP Eþbaþkaný Pervin Buldan'ýn babasý Hâlis Yüzer vefat etmiþ. Bu vefat haberini ve bu konuyla ilgili olarak medyada 'hoþ olmayan' bazý yazýþmalar olduðu görüldü.

Mehmed Metiner bey, sosyal medyada dile getirdiði görüþlerinde, bazý kimselerin suçlarýný veya diðer beðenilmez hallerini, bütünüyle mensup olduðu camiaya, sosyal gruba mal etmenin yanlýþlýðýna deðinmiþ ve, '(...filân kiþinin) 'baþkasýnýn ölümüne saygýsý yok' diye bizim tavrýmýz da mý öyle olmalý? Bizim baþkasýnýn acýsýna saygýmýz olmalý.. Bizim farkýmýz bu...' diyor, özetle..

Evet, aynen katýlýyorum.

*

Çünkü, suç ve cezalarýn þahsîliði esastýr. 'Çok iyi..' bilinen bir anne-babanýn çocuklarý eþkýya olabileceði gibi, tersi de olabilir.

Ölen bir kimse 'Müslüman' ise, ardýndan, onun hizmetinden mahrum kalmanýn acýsýný yüreðimizde duyar ve rahmetler niyaz ederiz..

Müslüman olsa bile, çok yanlýþlarý, hatalarý olan bir kimse için ise, -genel olarak- 'Allah taksirâtýný (kusurlarýný), affeyleye..' denilir.

Müslüman olsun veya olmasýn, çok zâlim, cinayetkâr, herkesin canýný yakan, herkesten beddualar almýþ birisinin arkasýndan ise, genelde, 'Cehenneme bir kütük gitti..' gibi ifadeler kullanýlýr.

Müslüman olmayan, ama, iyi kimseler olarak bilinenler içinse, 'Topraðý bol olsun..' deyimi vardýr, Türkçede..

*

Sözün baþýnda vefatýna deðinilen þahýs ve benzerleri hakkýnda nasýl bir ifade kullanýlabileceðine bakýldýðýnda, bu tarif ve tavsiflere göre menfi bir söz söylemek mümkün görünmemektedir. Hattâ kimliði bilinmeyen kimseler bile, cenaze namazý için Müslüman cemaatlerin önüne getirildiðinde, onlar üzerine, 'Allah rahmet eyleye ..' temenni ve duasýyla, cenaze namazý kýlýnýr.

Kaldý ki, 'Allah'u Teâlâ'nýn bütün kullarý üzerindeki her türlü tasarrufunda, yani cezalandýrmasýnda da daima bir rahmet' vardýr.

*

Yazýk ki, 30-40 yýl öncelere kadar, hiçbir ýrkî niyet ve emel taþýmadýklarýna inandýðýmýz nice Müslümanlar vardý ki, bu gün kendilerini, ýsrarla, 'þu kavmiyetçi, bu kavmiyetçi Müslüman' olarak vurgulamak noktasýna gelmiþ bulunuyorlar.

Ýnsanlar konuþtuklarý ana dillerine veya derilerinin rengine ve yaratýlýþ þekillerine göre, þu veya bu kavim veya ýrka mensup olarak nitelenebilirler elbette ve onlarýn doðuþtan gelen hal be haklarýna kesinlikle saygýlý olunmalý, onlara üstünlük veya düþkünlük kýstaslarý uygulanmamalýdýr.

Çünkü, aksi bir uygulama, 'Lâilâheillallah-Muhammed'un Resulullah' olarak formüle edilmiþ olan 'Tevhîd inancý' ve Nübûvvet' gibi iki temel unsur üzerinde yükselen 'Ýslâm Milleti'nin varlýðýna sadece aykýrý deðil, düþmanlýk ve savaþ ilâný mesâbesinde, kendi içinde, 'anti-tez'ini ortaya çýkaracaktýr.

Halbuki, biz Müslümanlar, 'Tevhîd Gülistaný'nda çeþitli renklerde açmýþ güller ve çeþitli seslerde þakýyan bülbüller' durumunda olup, aramýzda ayrým yapmak haramdýr. Ve ilk 13 asýr boyunca, bu insanî temeli tahrib etmek isteyenlere karþý nisbeten direnilmiþtir; ama, son 100 -150 yýldýr, 'emperyalist-þeytanî ideolojiler'in 'ulus-devlet' anlayýþýna yenik düþülmüþtür, yazýk ki..

Ve tabiîdir ki, bir sosyal grup, kendisini bir 'kavmî- ýrkî grup' olarak diðerlerinden ayrý noktada ve üstün göstermeye kalkýþýnca; lisanî, kavmî, ýrkî veya coðrafî farklýlýklarý esas almak isteyen baþkalarý da ortaya çýkacaktý.

Bugün Müslüman coðrafyalarýnda yaþanan durum budur.

Baþka dünyalar, kendi mantalitelerine göre farklý çözümler bulmuþlarsa, onlar bize ölçü olamaz. Çünkü bizim aslî ölçümüzden vereceðimiz 'fire'ler, inanç sistemimizde bir darbe etkisi yapacaktýr. Ve biz bugün, ayný inanç etrafýnda bir araya gelmiþ insanlar topluluðu demek olan 'Ýslâm Milleti' olarak, kendi aslî ölçülerimize aykýrý sistemlerin girdâbýndayýz.

*

Halbuki, Kur'an'ýn muhatabý, sadece ona inananlar deðil, bütün insanlardýr.

Bu açýdan, ilginç bir örneði de burada tekrarlayalým:

Hz. Peygamber (S)'in de bulunduðu bir mekân önünden bir cenaze geçirilirken; Yüce Resul, ayaða kalkar. O zaman, 'o cenazenin bir Yahudi'ye aid olduðu' söylendiðinde, Yüce Resul de, 'Yahudi de olsa, insan deðil mi?' diye karþýlýk verir.

*

Bir diðer ölçü de, Hz. Ali'nin, 'Her insanýn, diðer insanlarla iki çeþit kardeþliði vardýr; birisi iman kardeþliði; diðeri de bütün insanlarýn Hz. Âdem- Havva'nýn nesilleri olmalarý dolayýsiyle 'biolojik kardeþliði' þeklindeki de rivayeti vardýr.

Evet, aynen öyle..

Var mýyýz, böyle bir kardeþliði kabule?

*

Bu açýdan gönül isterdi ki, tamamiyle Ýslâmî bir inanç temeline dayalý Ramazan ve Kurban bayramlarýnda Meclis'deki siyasî partiler birbirlerine, bayramlaþma heyetleri gönderirken, hiçbir siyasî partiyi dýþlamasýnlar ve onlara, bu kutlu bayram günlerinin kardeþlik mesajýný versinlerdi.

Böyle bir olgunluk sergilenemediðinden, o ayýrým zýmnen inanç temeline de yansýtýlmýþ oluyor; bu durum, o zehirli havayý daha bir zehirliyor. Mâdem ki, bayramlaþma yapýlýyor; o bayramýn asýl mesajýna riayet olunmalý, her gruba gidilmeli ve kapýlarýný açmayanlar olursa, onlarýn hükmü de millete havale edilmeliydi.

Evet, bugünkü laik-kemalist-kavmiyetçi sistem bizi devamlý açmazlara sürüklemektedir.

Biz bu deðildik ve deðiliz.. Çýkýþ yolumuz, temel inanç sistemimizde mevcuddur. Bu fâsid daireyi de ancak inanç sistemimizle kýrabiliriz.