Evet, emperyalist-þeytani güçler, ‘tek millet!'; Ya, ‘Ýslam milleti?'

Bu Pazar gününün 'Okuyucularla Hasbihal' faslýna, sadece Müslümanlarýn deðil, vicdan sahibi her insanýn yürek yangýsý olan 'Gazze Trajedisi' üzerine okuyuculardan gelen mesajlara öncelik vererek baþlayalým. Çoðu mesajlarda dile getirildiði üzere, 'asýl trajedi, Gazze'de yaþanan deðil; insanlýðýn dörtte birini, yani yaklaþýk 2 milyarlýk bir büyük kesimi oluþturan Müslümanlarýn çaresizlik ve hatta vurdumduymazlýðýdýr.

Bu netice hepimizin yüreðini daðlamaktadýr, ama sadece yakýnmak, dövünmek çare deðil.. Asýl gerekli olan konu, son 100 yýldýr, özellikle de Lozan'da tuzaðýna düþürüldüðümüz 'ulus-devlet' yapýlanmalarýnýn sonucu olarak, Müslümanlarýn tamamýný baðlayacak bir riyaset kurumunun emperyalistlerin dayatmasýna uygun olarak yok edilmesine karþý, Ýslam milletinin birliðini temin edecek bir yapýya yeniden kavuþmak düþüncesi olmalýdýr. Bunun için de, bütün Müslüman toplumlar baþlarýndaki yöneticileri kendi inanç doðrularýna teslim olmaya zorlayacak bir þuurla hareket etmelidirler. Yoka, her toplum ve devlet, sadece kendi menfaat ve varlýðýný korumayý önceleyecektir.

Emperyalist þeytani güçler, hatta asýrlardýr, 'melun, lanetli' olarak niteledikleriyle birlik oluvermiþlerdir.

Bizim çaremiz de, Müslüman halklarýnýn yönetim sistemlerini, dünya çapýnda kendi inançlarýna göre tesis etmekten geçer.

*Almanya'dan Sadýk Ekmekçi ve Amerika'dan Necati Manisalý, ayný noktaya deðiniyorlar ve 'dünyanýn çeþitli ülkelerinde hükûmetlere raðmen, Siyonist Ýsrail rejiminin Gazze'deki o korkunç barbarlýklarýný, on binler, yüzbinler halinde protesto eden halk kitlelerinin dev gösteriler yaptýðý Batý dünyasýndakine benzer bir tablonun, Müslüman halklarýn yaþadýðý topraklarýn büyük bir kýsmýndan yaþanmamasý ne kadar acýdýr. Üzerlerine ölü topraðý serpilmiþ gibi, hiç sesleri-soluklarý çýkmýyor. Bunu durumu nasýl deðerlendirmeli ve okumalýyýz?' diyorlar.

--Kardeþler, o toplumlardaki Müslüman halklarýn vurdumduymazlýðý deðil, onlara tahakküm eden zulüm mekanizmalarýnýn o halklarý sindirmiþ olmasýndan kaynaklanýyor. Hatýrlayalým, Mýsýr'da 'Muhammed Mursi, devrilirken, darbeciler bütün o Batý dünyasýnca alkýþlanýyorlar ve darbeciler, bir sabah namazý vaktinde 2400 kadar katlettikleri zaman da 'demokrasinin kurulmasý için böyle acýlar kaçýnýlmaz...' diyorlardý. Bu bakýmdan, Müslüman halklarýn bu sessizliklerini, bir vurdumduymazlýk olarak deðil, bütün kin ve hýþmýný içlerine atmanýn ve bir gün patlama noktasýna gelinebileceðinin, fýrtýna öncesindeki sessizlik olarak deðerlendirmek de olabilir.

*Ýstanbul'dan Cemal Aydýn Bey, 22 Ekim tarihli ve 'Uluslararasý hukuk, bizim neyimiz olur?' baþlýklý yazýma deðinerek, 'Sizin yazýnýzda belirttiðiniz hususlar, Amerikan Dýþiþleri Bakaný Blinken'in, 2-3 gün önce, 'Ýsrail maðdurdur' diye açýklamasýndan sonra, daha bir yerli yerine oturduðunu belirtiyor.

*Wahington'dan K. Mustakimoðlu isimli okuyucu, dünkü 'New York Times'da yer alan bir haber-yorumdan elem duyduðunu belirterek diyor ki: 'O haber-yorumda, 'Ýsrail'in bölgede 10 haftadýr devam eden savaþý sýrasýnda öldürüldüðü bildirilen Gazze Þeridi sakinlerinin sayýsý, Ýsrail'in 1948'de devlet olarak varlýðýný dünyaya açýklayýþýndan bu yana yaþanan çatýþmalarda hayatlarýný kaybeden Filistinlilerin sayýsýndan daha fazla olduðu' yazýlýyor.'

*Ö. Acar isimli okuyucu ise, 'Þeb-i Arus törenleri'yle ilgili yazdýklarýma takýlmýþ, 'Celâleddin Rûmî'den habersiz olamazsýnýz. Tartýþýlacak nice sözleri varken, nasýl oluyor da, onu övücü mahiyette yazý yazabiliyorsunuz?' diyor.

--Bu okuyucuya belirteyim ki, Mesnevi müellifiyle ilgili yaklaþýmýmý, yazýlarýmda hep sürdürmüþümdür. Ne hakaret, ne övgü...

Ayrýca, Celâleddin Rûmî, bir 'mezhep imamý' da deðildir. 'Hikmet, müminin kaybolmuþ malýdýr, nerede bulursa alýr...' þeklinde aktarýlan 'nebevi ölçü'yü unutmayalým.

*Ýstanbul'dan Metin Mergen ise diyor ki: 'Geçenlerde C. Þengör ve Ý. Ortaylý bir TV ekranýnda, geliþigüzel bir magazin programý havasýnda, Hz. Musa'yý konuþuyorlardý. Þengör, 'Bence, öyle biri yok diyor; Ortaylý da, ondan geri kalmýyordu.

Bu konularda derin bilgi sahibi olduðunu bildiðim Cemal Aydýn beye sordum;

'Birisi, tedavisi olmayan bir ateisttir; onu geçelim... Ý. Ortaylý'nýn ise, en azýndan daha ölçülü konuþmasý beklenirdi. Hz. Musa'nýn kim olduðu, Kur'an-ý Kerim'de defalarca anlatýlmýþtýr. Sadece Kasas suresinin ilk 15 ayetine baksaydý, yeterli bilgilere eriþebilirdi.' dedi.

Enbiyaullahýn bu kadar geliþigüzel ve magazinel bilgilerle söz konusu edilmesi, aydýnlýða deðil, baþka bir seviyeye iþaret eden ibretlik bir durumdur.