Evrenin makro bir insan, insanýn ise mikro bir evren olduðunu söyler arifler...
Evren hakkýnda ne biliyoruz? Profesyonel dünyadaki hýzlý koþuþturmacalarýmýz, bu soruyu çok da sordurtmuyor bize. Bir kere bile göðe bakmadan, göðü fark etmeden geçen günlerimiz var. Nereden geldik ve nereye gidiyoruz sorularý, hem demode hem de sýkýcý bulunuyor. Evren, Allah'ýn sonsuz kudreti ve yaratým sanatýyla var ettiði, var kýldýðý, kýlmakta olduðu, çok büyük bir oluþum, oluþumlar oluþumu diyor bazý felsefeciler evren için. Büyük bir ahenk, uyum ve denge ile birbirine farklý baðýntýlarla baðlý, sayýsýný ancak Allah'ýn bildiði milyarlarca ýþýk yýlý, milyarlarca gezegen, yýldýz, asteroit...
Evren hakkýnda çok deðerli belgelere kavuþtu insanlýk. NASA'nýn yayýmladýðý, uzaydan gelen dünkü fotoðraflar, adeta birer þiir gibiydi. Eflatun, mavi, somon, lacivert, kýzýl ýþýklarýyla, yýldýz sistemlerinin fotoðraflarý, göz yaþartýcýydý... Evrenin derinliklerinde adeta bir zaman yolculuðu yaparcasýna, ýþýðý takip ederek yol alan bu görüntüler, varoluþ hikayemizle ilgili henüz keþfedilmemiþ, bir kýsmýný belki de hiçbir zaman tam olarak keþfedemeyeceðimiz gizemleri de taþýyor...
25 Aralýk 2021 günü uzaya fýrlatýlan James Webb Uzay Teleskobu, þimdiye kadar yörüngeye yerleþtirilmiþ en güçlü gözlemevi ve 13.5 milyar yýl geriye bakarak, þimdiye kadar çekilmiþ "erken evrenin en derin ve en keskin kýzýlötesi görüntülerini" kaydetmeyi baþardý... Geçtiðimiz Mayýs ayýnda 8 günlük sürede kaydedilen 72 fotoðraftan oluþuyor yayýnlanan sonuçlar. Teleskobun yapýmýnda görev alan mühendis ve fizikçiler, teleskobun; "dünya benzersiz mi?", "ona benzer baþka gezegen sistemleri var mý?", "evrende yalnýz mýyýz?" gibi temel sorularýn cevaplarýný arayacaðýný söylüyorlar... Doðrusunu isterseniz, fotoðrafa bakýnca bu sorular da anlamsýz kalýyor. Çünkü, dünyanýn bu gepgeniþ derinlikte mesabesi bile okunmayacak kadar küçük, hatta mikroskopik kaldýðýný fark ediyor insan. Dünyayý bu kadar önemsemek, bu kadar merkezde düþünmek, çocukça bir safdillik gibi geldi bana...
Bilmediðimiz þeyler, bildiklerimizin yanýnda okyanus gibi... 1900'lerin baþýnda, evrende tek bir galaksi olduðu düþünülüyordu mesela, ama 100 yýlýn ardýndan, belki milyarlarca, belki de sayýsýz galaksi ve güneþ olduðunu biliyoruz artýk. Dünkü fotoðraflarla devasa bir derinlik çýktý ortaya. Güneþ sisteminin incecik bir tüy gibi kaldýðý, akýl almaz büyüklükler, geniþlikler, uzunluklar, derinlikler... Boyutlar o kadar devasa ki boyutsuzlukmuþ gibi. O fotoðraflar, bildiðin her þeyi unut diyor insana...
O harika fotoðraflara bakarken, kendi küçüklüðümüz karþýsýnda titredim, anlamsýz kibirlerimiz, anlamsýz savaþlarýmýz, yol açtýðýmýz vahþetler, o kadar aptalca, amaçsýzca, manasýzca geldi ki...
.....................................................
Kurban bayramý diðer bayramlardan farklýdýr. Hem Hac gibi çok zorlu, koþullu ve toplumsal yönü olan bir ibadetin neticesidir, hem Yaratýcýmýzla kurbiyyetin gayesini taþýr, hem de dünya ile ahireti yakýnlaþtýrýr, bunlarýn ikisinin birbirine yanaþýk halde, iç içe ve birbiriyle iliþkili olduðunu yakinen hissedersiniz bu bayramda... Hayatýn kýsalýðý ve insanýn bu kýsa ömürde anlamýný ve þeref sahibi oluþunu fark edebiliþi mümkün olacak mýdýr?
Ýnsana has þeref, nasýl bir þeydir? Mesela bayram günlerine karýþan Srebenica Katliamýnýn yýldönümünde hangi þereften bahsedebiliriz? Sýrp vahþeti, kadýnlarý, çocuklarý, yaþlýlarý bile hedef almýþtý ve akýl almayacak feci cinayetler yaþanmýþtý. Ýnsanýn þerefsizlik sýnýrý va mýdýr? Ne kadar ileri gidebilir ki insan kötülükte, zulümde, ifsatta?
Kurban Bayramý deyince bir Kurban Bayramýnda paramparça edilerek öldürülen gencecik bir kardeþimiz Yasin Börü de geliyor aklýmýza... Ýnsan olan yapabilir miydi o feci iþkenceleri? Bunca nefreti, bunca acýmasýzlýðý nasýl biriktirmiþti içlerinde zalimler?
Ýnsanoðlunun zulmünün sýnýrlarý var mýdýr? Evrenin fotoðrafýný çekenler, insanýn fotoðrafýný ne zaman çekecekler acaba, karanlýklardan aydýnlýklara giden o içimizdeki o derin harita nasýl da baþ döndürücü...
Bu koskoca evrende küçücük bir gezegendeyiz. Peki birbirimize niçin kötülük ediyoruz? Niçin bu anlamsýzlýklar?