Ayasofya-i Kebir Cami-i Þerif’inin 86 yýl sonra yeniden ibadete açýldýðý ve ilk Cuma namazýnýn kýlýndýðý gün ben de 350 bin kardeþimle beraber oradaydým. Kayýt düþmek isterim.
Danýþtay’dan kararýn, Cumhurbaþkanlýðý Külliyesi’nden kararnamenin çýktýðý andan itibaren içi içine sýðmayarak namaz vaktini bekleyen cemaatin, bir bütün olarak milletin ve ümmetin heyecaný yeri göðü tuttu, duasýna gözyaþý karýþtý. Deden toruna aktarýlan dua ve dava neticesinde 86 yýllýk utanç ve ýstýrap son buldu. Þükürler olsun.
Artýk Ayasofya Camii’nin kapýsý 7/24 herkese açýk. Ýbadet etmek isteyen gelir namazýný kýlar, duasýný eder, ziyaret etmek isteyen ziyaretini eder gider.
Ayasofya’nýn aslýna rücu etmesinde emeði geçenlere duamýz sonsuzdur.
Açtýðý dava ile mülkiyet hukukunun gereðinin yapýlmasýný ve Ayasofya Camii’nin Camii olarak kabulünü saðlayan, bunun için 15 yýldýr hukuk mücadelesi veren emekli öðretmen Ýsmail Kandemir amcamýza;
Ayasofya’nýn camiden müzeye dönüþtürülmesine dair 24 Kasým 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararýný iptal ederek “camii” statüsünü hukuken kaim kýlan Danýþtay 10. Dairesi’nin kýymetli üyelerine;
86 yýl boyunca Ayasofya’nýn maruz býrakýldýðý muameleye itiraz eden, dua eden, gözyaþý döken, bu fikri, zikri, mücadeleyi diri tutan Necip Fazýl’dan Akif Ýnan’a, Zarifoðlu’ndan Sezai Karakoç’a ilim, ilham ve fikir insanlarýna;
Ayasofya’nýn yaný baþýndaki meydanlarda, Anadolu’nun meydanlarýnda salonlarýnda Ayasofya’ya dair siyasi bilinci ve kitleyi diri tutan merhum Erbakan’dan bir bölümünü ibadete açýp ezan okunmasýný saðlayan Özal’a;
Ve elbette Türkiye’nin her alanda tam baðýmsýz olmasý için çabalayan, devletimizi güçlendiren, millete özgüven aþýlayan ve Ayasofya’nýn hakkýný teslim eden kararnameye imza atan kýymetli Cumhurbaþkanýmýz Tayyip Erdoðan’a minnet borçluyuz. Allah hepsinden ebeden razý olsun.
Ayasofya Camii milletimize mübarek olsun.
Gelelim þamatacýlara. 15 Temmuz’un anlamýný ve sonucunu deðiþtiremeyenler þimdi de Ayasofya Camii’nin açýlýþýný lekelemeye, deðerini/önemini hafifletmeye çalýþýyor. Beyhude ve pek zavallýca bir çaba olduðunu baþtan söyleyelim.
Ýlk namazý kýldýran DÝB Baþkaný’nýn hutbeye kýlýçla çýkmasýnýn fetih camilerinde süren bir gelenek olduðu, pek çok yerde aynen devam ettiði günlerdir ifade ediliyor. Dileyen dinler anlar, ecdadýyla gurur duyar.
Ayasofya elbette kýlýçla (güçle) alýndý, bunu hatýrlatmakta beis yok ama kýlýçla korunacaðýnýn muhataplarýna duyurulmasýna ayrýca lüzum var. Tartýþmasýz bir egemenlik meselesidir çünkü bu.
Atatürk’ün doðumundan 450 yýl önce, mülkün sahibi Fatih Sultan Mehmet Han tarafýndan yazýlan vasiyetnameden güncel tartýþma ve kutuplaþma çýkarmaya çalýþanlar bilse iyi olur. O fay oynamaz artýk. Ayasofya Camii üzerinden kimse ayrýþmaz.
Ayrýþma ihtimali olsaydý CHP baþta olmak üzere muhalefet bu kadar sessiz kalamazdý. Kendi tabanlarý dahil halktan gelecek tepkiyi bildikleri için “oy korkusu”yla pýsarak geçiþtiriyorlar bu kývanç dolu günleri. Tepkisizlikleri bir müze duvarý kadar donuk ve ölü.
Ayasofya açýldý diye eksen kaymasýndan, Cumhuriyet deðerleriyle kavgaya girildiðinden bahsedenlerin Ayasofya’da toplaþan kalabalýðýn, TV karþýsýnda aðlaþan on milyonlarýn çeþitliliðinden, eksenin yerine oturduðundan haberi olmadýðý açýk.
Ayasofya “iç siyasete alet edildi/ediliyor” diyenlerin Avrupa’dan ABD’den, Rusya’dan, Yunanistan’dan gelecek tepkilere bel baðlamasý ise acýklý bir güldürü gibi. Asýl gizlemek istedikleri þey, Ayasofya’yý secdeye açan Türkiye’nin üç kýtada birden çok boyutlu olarak varlýk gösteriyor olmasý.
1500 yýllýk mabedin cemaatine kavuþmuþ olmasýndan rahatsýz olanlar dilediði gibi homurdanabilir. Siyasi, ideolojik, Ýslamofobik, ezik hiçbir mýzýrdanma neþemizi bozamaz, kývancýmýzý zedeleyemez, þükrümüzü bölemez çünkü.
Hamdolsun.