28 Þubat cuntasýndan hesap sorma cuntanýn sadece asker kanadýyla sýnýrlý kaldý. Biliyorsunuz, onlara da müebbet hapis cezasý verilip evlerine gönderildiler!
Darbeye zemin oluþturmak, halk nezdinde müdahalenin meþruluðunu saðlamak için yalan ve kýþkýrtýcý yayýnlar yapan cuntanýn medya ayaðýna ise hiç dokunulmadý. O dönem köþelerinde Müslüman Anadolu halkýna söven, aþaðýlayanlar hâlâ yazmaya devam ediyorlar ve hâlâ fýrsatýný bulduklarýnda sopa göstermekten de geri durmuyorlar.
Genel yayýn yönetmeni olduklarý medya kuruluþlarýnda attýklarý manþetlerle, yaptýrdýklarý haberlerle hedefe koyduklarý insanlardan bir kýsmý bunalýma girip intihar etti bir kýsmý da hapse girdi. Özgürlüklerine 20 yýl sonra kavuþanlar oldu. Lâkin davalar peþlerini býrakmýyor. Hâlâ bunlarýn yalan haberleriyle oluþturulmuþ dosyalarla açýlmýþ mahkemelerde davasý devam edenler var. Cuntanýn medya ayaðýnýn yalan haberleriyle fiþlenen insanlarýn fiþleri günümüzde bile devlette câri, o 28 Þubat fiþlemeleri imha edilmedi!
Bu güruhun yalanlarýyla suçlanan, hapse atýlan insanlar 25 yýla yakýndýr suçsuz olduklarýný ispatlamaya çalýþýrlarken bu hukuksuzluða sebep olan 28 Þubat cuntasýnýn gazeteci özneleri hiçbir þey olmamýþ gibi hayatlarýný yaþamaya devam ediyorlar. Yaptýklarý yalan haberle insanlar mahkeme mahkeme gezerlerken onlar ülke ülke dünyayý geziyorlar. Yaptýklarý yalan haberlerle fiþlenen insanlar sadece kendileri deðil çocuklarý bile iþ bulmakta zorlanýrken bu gazeteci öznelerinin lüks hayatlarýnda deðiþen bir þey olmadý.
28 Þubat artýðý bu gazeteci öznelerine sorsanýz Türkiye’de adalet, hukuk yok diyecekler; elhak doðru söylüyorlar, þâyet hukuk gereði gibi iþleseydi bu özneler ülke ülke deðil cezaevi cezaevi gezmeleri gerekiyordu.
28 Þubat cunta gazeteciliðin iki sembol ismi vardýr. Biri Ertuðrul Özkök diðeri de Fatih Altaylý. Bu iki gazeteci müsveddesi yaptýklarý yalan haberlerle 28 Þubat darbesinin zeminini hazýrlamakta büyük rol oynadýlar. O dönem Hürriyet Gazetesi’nin baþýnda olan Özkök gazeteyi cuntanýn yayýn organý hâline getirmiþti. Özkök açýktan darbeciliðini AK Parti’nin iktidara geldiði ilk yýllarda da devam ettirmiþtir. AK Parti’nin seçildiði günün ertesi “Ýyi ki ordu var” diye yazý yazmýþtý. AK Parti’ye karþý organize edilen mitinglerde “Ordu göreve” pankartlarýnýn açýldýðý, Genelkurmay’dan AK Parti’ye elektronik muhtýra verildiðinde de köþesinde “Hayat tarzýma müdahale edilirse silahlý mücadeleye baþlarým” diyerek darbe kýþkýrtýcýlýðýna devam etmiþtir. Tabiî ki Ertuðrul Özkök eline silah alýp daða çýkacak kadar ‘aptal’ deðildir. Mesajýn kime olduðu bellidir, “Ýyi ki ordu var” diye boþu boþuna yazmamýþtýr; ordu varken Özkök mü silahlý mücadeleye girecek, maþa varken Özkök mü elini ateþe sokacak! Özkök atar manþeti asker gereðini yapar, týpký 28 Þubat’ta olduðu gibi...
Yalnýz bu sefer Özkök’ün düþündüðü gibi olmadý. Ergenekon operasyonu ve halkýn AK Parti’den yana tavýr almasýyla Ertuðrul Özkök’ün hayalleri suya düþtü.
28 Þubat’ýn küfürbazý Fatih Altaylý ise tam bir tribüncüdür. 28 Þubat döneminde Müslüman Anadolu halkýna söverek kendini meþhur etmeyi baþarmýþtýr. Cuntanýn muhbiridir. 28 Þubat’ta Ertuðrul Özkök’ün Hürriyet’te verdiði köþede Altaylý görevini açýkça yazmýþtýr: “Kendime yeni bir iþ buldum. Bundan böyle kýlýk kýyafet kanununa aykýrý olarak dolaþanlarý, kolundan tuttuðum gibi karakola götüreceðim. Evlerini polise göstereceðim. Otomobilde görürsem plakalarýný alýp bildireceðim. Yapýlan iþlemi savcýlýða kadar takip edeceðim. Yok yok, savcýlýkta da takip edeceðim.”
Bu muhbir rahat durmuyor. Bu sefer de, yaptýðý televizyon programýnda Türkiye’de bulunan Suriyeli kardeþlerimizin ülkey iþgal ettiðini söyleyerek halký kýþkýrtmaya, toplum içerisinde kin ve nefret yaymaya çalýþtý.
Altaylý öznesi görevini yapýyor…
Ya 28 Þubat’tan hesap sormasý gerekenler görevini yapýyor mu…