M. Yalçýn Yýlmaz
M. Yalçýn Yýlmaz
Tüm Yazýlarý

Fethi Bey'in rüyasýndaki Türkiye

Türk modernleþmesi iki asrý aþan bir zamana yaslanýyor. Asrîleþme, batýlýlaþma, çaðdaþlaþma gibi zamanla farklý kullanýmlarý olsa da modernleþme bizi de derinden etkileyen bir hikaye.

Türkiye'nin ana omurgasý diyebileceðimiz kitlenin, modernleþme maceramýzdaki pozisyonu, kýsmi deðiþiklikler gösterse de, Türklük- Müslümanlýk tarifi ve içeriðindeki yorum farklarýný temel alan bir tartýþma zemini doðurmuþtu.

Birer kimlik tanýmlamasý olarak Türklük ve Müslümanlýk ikilisinden hangisini öncelediðiniz yahut yaþam pratiklerindeki dozaj farklýlýklarý toplumsal yelpazedeki yerinizi de belirliyor.

3. Selim, 2. Mahmut, 2. Abdülhamid ve Atatürk modernleþme maceramýzýn önemli köþe taþlarý oldular. Onlarý besleyen kültürel ve siyasal atmosfer ise çok sayýda ismin katkýsý/etkisi altýnda cereyan etti. Modernleþme hikayemizin aktörlerine tepkisel bakmak serbest elbette, ancak süregelen bir toplumsal dönüþümü tarihin çarklarýndan kopuk deðerlendiremeyiz. Çünkü dünya düzenindeki deðiþimler toplumsal iliþkileri ve deðerler algoritmasýný da etkiliyordu.

Balkan Harbi ve 1. Dünya Savaþý büyük bir faciaydý. Anadolu içlerine kadar giren emperyalistler ve hizmetkârlarý kovulmuþtu. Gazi Paþa'nýn dediði gibi geldikleri gibi gitmiþlerdi. Topraklarýný kaybeden ve savaþýn acý hatýralarýný hazmedemeyen millet için Kurtuluþ Savaþý bir tesellî zaferiydi. Cumhuriyet Türkiyesi bir hüzün ve ayrýlýk hikayesinin sonuna eklemlenmiþti. Asýrlarca varlýk gösterdiðiniz Rumeli'den, Libya'dan, Kerkük'ten, Halep'ten, Kýrým'dan gözyaþý içinde göçenler için yeni Cumhuriyet bir tesellî yurdu oldu. Üstelik oralardan ayrýlmayýp torunlarýna 'Bir gün Murat Kaptan dönecek' diyenler de vardý.

Yaný baþýnýzdaki þehirlerin kaybedilmesi doðduðunuz topraklarýn sýnýrlarýnýzýn dýþýnda kalmasý, camilerinizin ezansýz topraklarýnýzýn bayraksýz kalmasý yaþayabileceðiniz en vahim hadiseydi. Anadolu'nun bazý þehirlerinde kýsa süre de olsa yaþanan iþgaller Türklerin tarihle olan iliþkisini/söylemini de etkilemiþti. Milletlerin tarihi insan hayatý gibi kýsa deðildi. Genç Cumhuriyet yeni kuþaklarýný muzaffer bir söylemle yetiþtirmek ve onlara bir heyecan aþýlamak zorundaydý. Bu muzaffer dil kýsmen bir toparlanma coþkusu vermiþti ancak artýk bir diriliþe de yön vermek gerekiyordu.

Fethi Gemuhluoðlu ve kuþaðý böyle bir Türkiye'ye doðdu. Tarihe ve coðrafyaya meraklý her genç gibi köklerini, akrabalarýný ve ata dostlarýný aradý. 2. Dünya savaþý yýllarýnda çekildiðimiz topraklardan gelen feryatlar ise Fethi Bey ve kuþaðýný derinden yaralamýþtý.

Elbette büyük idealler bir dönem uykuya dalabilir. Fakat aþkýn ve aklýn tevhidi ile gözü olana gün mutlaka ýþýyacaktý. Fethi Bey, Cumhuriyet döneminde verilen zorunlu istirahatten cemiyeti uyandýrmak için gayret eden bir modern derviþti adeta.

Bütün hayatý ve davasý dikkatle incelendiðinde Fethi Bey, Türklük ve Müslümanlýk temelli tartýþmalarýn, tanýmlarýn, kavgalarýn sulh makamýydý. Türklüðe yüklediði misyon ve Müslümanlara hatýrlattýðý vazifeler ise gençliðin kafasýndaki soru iþaretlerini yok eden birer balyoz gibiydi. Kimlikler, mensubiyetler onun sözleriyle anlamsýz hale geliyordu.

Türkiye'nin yakýn tarihinde herkesin saygý duyduðu fikir ve aksiyon adamý olmasýnýn sebebinin hitabetindeki tevhid mayasý olduðu kanaatindeyim. Türklerin Ýslamlaþmasýyla birlikte Batýya akan nehirdeki yolculuðu 1000 yýlý aþmýþtý. Türkler Mâturidî'nin, Ahmet Yesevi'nin, Yusuf Has Hacip'in idraki ile mayalanmýþtý. Anadolu ve Rumeli'de Mevlana'nýn, Hacý Bektaþ'ýn, Hacý Bayram'ýn, Yunus'un ve Sarý Saltuk'un gergef gibi iþlediði bir coðrafyada büyük bir devlete eriþmiþlerdi. Fethi Bey'in konuþmalarýnda bu silsileyi vurgulayan/hatýrlatan söylemi, onu tarihin derinliklerinden kopup gelmiþ modern bir derviþ olarak aramýzda yaþatmakta.

Fethi Bey'in hayat hikayesi ve burs verdiði talebelerin karakter özellikleri bize bu çaðda 'Müslüman-Türk nasýl olmalýdýr' sorusunun cevabýný vermekteydi. Onun tarihi konuþmasýndan bir söylem analizi yaparsak hitabet sanatýnda bir abide göreceðimiz gibi nasýl bir Türkiye resmettiðini de gözümüzde canlandýrabiliriz. Meþhur konuþmasýnda zikrettiði Osmanoðlu'na verilen emanet, îlâ-yý kelimetullah, fütüvvet ve töre vurgusu iki bin yýllýk devlet geleneðinden süzülüp gelen remizlerdi.

Fethi Bey'in modern zamanlarda icat edilmiþ, sömürge coðrafyalardan ithal edilmiþ ötekileþtirici ve katý müceddidî akýmlara karþý tasavvufî neþeyi merkeze almasý Ýslamlaþma silsilemizi gayet iyi bildiðini bize gösteriyor. Bu bahis üzerinden onun Türkiye rüyasýný okuduðumuzda cemaatçiliðin, mezhepçiliðin, itikadi sapmalarýn ve laik-antilaik gerilim hatlarýnýn ne denli yapay/ithal tasarýmlar olduðunu görürüz.

1970'li yýllarda, kamplaþmanýn arttýðý, kardeþin kardeþe kurþun attýðý bir Türkiye'de, Fethi Bey'in kendisini gençliðe vakfetmesi, adeta bir insan mühendisi gibi gençliði hür tefekkürün kalesi dergilerde yazmaya teþvik etmesi, onlara kariyer planý yapmasý sýradan bir hadise, basit bir baþarý hikayesi deðildi.

5 Ekim 1977'de Hakka yürüyen Fethi Bey büyük Türkiye rüyasýna kendisini adamýþtý. Anadolu'dan okumak için Ýstanbul'a ve Ankara'ya gelen gençlere rol-model olmuþtu. Fethi Bey, o günlerde muhafazakâr-milliyetçi gençliðin olgunlaþmasý, þehirlileþmesi, tarih bilinci kazanmasý, aksansýz bir Türkçeye sahibi olmasý için gayret göstermiþti.

Fethi Bey'in yaþadýðý sancýlar ve dert edindiði meseleler Yahya Kemal'in romantizmine göre daha gerçekçiydi. Yahya Kemal sizi Mohaç'a, akýncý cedlerinizin ayak seslerine götürürken, Fethi Bey Batýyý ve Doðuyu bilen nesillerin yetiþmesi için uyumamýþtý. Eli kalem tutan gençlerle mektuplaþmýþ, sabaha kadar öðrenci dergilerini okumuþ, kahve köþelerinde gençlerin her birine ayrý ayrý zaman ayýrmýþtý.

R. Geunon'u okuyup tercüme edecek gençlerin yetiþmesini arzu etmiþti. Bugün yaþayan birçok akademisyenin yetiþmesinde rol almýþ onlara tez konularý belirlemek de dahil ufuk açýcý nasihatler vermiþti. Bugünlerde Ýslam coðrafyasýnda yaþanan kýrýlmalarý düþündüðümüzde Fethi Bey'in o yýllarda genç bir doktora talebesi olan Merhum Haluk Dursun'u Suriye üzerine doktora yapmaya teþvik etmesi öngörü sahibi bir düþünür/aksiyoner ile karþý karþýya olduðumuzu gösterir. Gana'dan Suriye'ye, Karaçay'dan Balkanlara kadar Türklüðün ve Müslümanlýðýn uzandýðý her noktaya meraklýydý ve yeni dünyanýn kurulacaðýna dair müjdelerini gençliðe aþýlamýþtý.

Fethi Bey'in tarih bilinci kesintisizdi ve devamlýlýk gösteriyordu. Ýslam tarihi bilgisi ve modern Türkiye'nin doðuþuna kadarki döneme vukûfiyeti, tarihi þahsiyetlere atýflarý ne kadar derin bir idrakte olduðunu gösterir. Okuduklarýmdan ve tanýdýðým bursiyerlerden anladýðým kadarýyla Fethi Bey 'devlet aklý' dediðimiz olgunun tam merkezindeydi.

Bugünkü cemaatlerin, derneklerin, vakýflarýn burs verme usullerine ve bursiyerlerinden beklentilerine baktýðýmýzda Fethi Bey'in kýymetini anlayabiliriz. Fethi Bey burs verdiði talebelerin mensubiyetine, menþeine, mezhebine, dünya görüþüne bakmadan hareket etmiþti. Fethi Bey küresel bir Türk-Müslüman tipini modernize ederek kurgulamýþtý. Onun rüyasýndaki Türkiye, soydaþlarý ve Müslüman alemi ile irtibatlý, mazlum milletlere umut olan, gerektiðinde yardým eden, rehberlik yapan, söz sahibi bir Türkiye'ydi.

Ne mutlu Fethi Bey'i anlayanlara ve onun rüyasýndaki Türkiye'ye inananlara.