Fransa'nýn Kafkasya üzerinde savaþ planlarý...

Gündem, günlerdir Fransa parlamentosunun; Azerbaycan "aleyhine" aldýðý "kararlarla" meþgul. Azerbaycan-Ermenistan arasýndaki 44 günlük "savaþ" sonrasý Moskova beyannamesi ve Brüksel antlaþmasý, Fransa'nýn "provokasyon" kabiliyeti ile þimdilik "sekteye" uðramýþ gözüküyor.

Fransa'nýn Orta Doðu ve Afrika'daki "hüsran" durumu, Macron'u yeni "rövanþa" iteklemektedir.

Fransa- Rusya savaþýnýn hüsranla bitmesinden itibaren, Paris'in Orta Doðu'dan sonra Ýran'a uzanma hayalleri hiç bitmedi.

O nedenle Çarlýk Rusya'sý ve Britanya arasýndaki tarihsel "rekabet" ortasýnda Fransa, hep durumu kendi milli çýkarlarý istikametine dönüþtürmeye gayret ediyor.

19.yüzyýlýn 20.yýllarýna baktýðýmýzda, siyasi literatüre Fransa'nýn o dönemden itibaren merkezi Tiflis olmak üzere, Kuzey Kafkasya'ya "konsolos" atamalarýnýn aktifleþtiðini görüyoruz. Ýlgimi çeken þey þu; bunu ticaret kanallarýný çalýþtýrmak için, Rusya'dan özel "imtiyaz" alarak yapýyor. Nihayetinde Ýran'a uzanmak, Kafkasyasýz mümkün görünmüyordu...

Tabii olarak sürece baktýðýmýzda, þunu açýkça görüyoruz ki; Fransa, Kafkasya'da kendine "ortak" bulmak konusunda, hiç vazgeçmedi ve Çarlýk Rusya'nýn çöküþü ile birlikte, özellikle Kafkasya'dan olan "muhacirlere" kapýyý sonuna kadar açýyor.

Sovyetler Birliðinin çöküþü ile birlikte, Fransa'nýn 19.yüzyýldan itibaren "planlý" politikalarýnýn "canlanmasý" söz konusu oluyor.

90'lardan itibaren Kafkasya'da Ermenistan kozunu kullanarak girmek isteyen Fransa, baþarýlý olamýyor. Çünkü Ermeni siyasileri, "ittifak" olarak; tercihlerini her zaman bölgenin "baskýn" ve "kalýcý" olan Rusya'dan yana kullanýyor ki; Erivan için büyük çöküþ olarak nitelendiriliyor.

Fransa; ekonomik, ticari, siyasi olarak Kafkasya'da olmanýn çaresini, "Minsk grubu" isimli ikiyüzlü Karadað sorununu çözümsüzlüðe sokan grubun "eþ baþkanlýðýnda" görüyor. Tam 30 yýl Fransa, BM'nin kararlarý dahil, Azerbaycan'ýn "haklarý" konusunda "adaletsiz" ve "ikiyüzlü" tutumuyla karþýmýza çýkýyor.

Þimdi Rusya Ukrayna savaþý ile birlikte, Macron kendisine yeni fýrsatýn kapýsýný; yeniden Kafkasya'da ki "istikrarsýzlýkta" görüyor.

Paþinyan ile iyi anlaþan Macron, denge sorunu olan Ermeni lideri, yeniden "maceraya" sürüklemenin yoluna bakýyor.

Rusya'nýn baþýnýn karýþmasý ile birlikte, Fransa kendisi için yeni bir "fýrsatýn" peþine düþtüðü açýktýr. Ayrýca Azerbaycan'ýn destekçisi olarak Türkiye'nin devrede olmasýný da sebep göstererek, muhtemel ki AB'nin desteðine "umut" ediyor.

Türkiye'nin Kafkasya'da Rusya ile anlaþabilmesi, Fransa ve tümüyle Batý için "kabul-edilir" bir durum olarak gözükmüyor.

Macron'nun Kafkasya konusunda hiç bir fikre sahip olmadýðýný da, bu "rövanþist" yaklaþýmýyla anlýyoruz.

Fransa, Ermenistan'ý yeni "provokasyona" sürüklüyor. Zengezur koridoru konusunda Paþinyan'a direniþ saðlamasý için cesaret veren Macron, þunu hesaplýyor; "Yeniden savaþ çýkarsa, Azerbaycan haklý olarak uluslararasý hukuka dayanarak; kendini ve sýnýrlarýný korumaya alma durumuna girecek. Bu ise muhtemelen savaþýn Ermenistan topraklarýna geçmesini saðlayacak. Bu durumda Fransa, Ermenistan tarafýndan davet edilecek. Askeri çýkarý gereðince ise, Fransa ordusu; Ermenistan'a sözde yardýma gidecek. Bu durumda bölgesel tüm ekonomik büyük projelerin parçasý olacak ve Türkiye ile Orta Doðu ve Doðu Akdeniz'deki rekabeti karþýsýna, yeni aparatla çýkmýþ olacak..."

Yani kýsacasý kendi milli çýkarlarý için, Ermenistan'ý yine iflasa ve yok olmaya itekleyecektir. Tabii burada Ýran faktörü de "gözden" kaçmamalý. Fransa, Ýran ve Ermenistan arasýndaki doðal ittifak ise, bölgede yeni ittifak arasý çatýþmayý "körükleyecektir". Azerbaycan lideri Ýlham Aliyev'in, Ýran içerisindeki Türkler "kozunu" devreye sokmasý, esasýnda bu "büyük tablo" içindir.

Türkiye-Azerbaycan arasýndaki Ýran'a sýfýr noktada yapýlan yeni tatbikat ise, ciddi bakýlýrsa "uyarý" ve "caydýrýcý" içerik taþýmaktadýr.

Bu caydýrýcýlýk Ermenistan'ý, yapmakta olduðu "hatalardan" geri çekmeyi hedefliyor. Aliyev'in siyasi satrancý, sadece Ýran'ýn "engel" politikasýna karþý deðildir. Bölgeye "musallat" olmaya gayret eden Fransa'nýn da "önünü kesmeyi" hedefliyor.

Azerbaycan ordusu ve ekonomik gücü, Türkiye'nin özellikle askeri stratejik desteði ve Ýsrail ile teknolojik alýþveriþi; artý Rusya ile sürdürdüðü "dengeli" politikanýn, Bakü'yü daha güçlü kýldýðý açýktýr. Tabii birde Ýran içerisindeki Türklerin sesinin "yüksekten çýkartýlmasý" da, tablonun baþka bir parçasýdýr.

Yeni dünyada yer almak için diþiyle-týrnaðýyla her kes karþý karþýyadýr. "Küresel Finans imparatorlarýn gözdesi olan Macron'un "cahil" cesareti ile, yeni savaþ bölgesi oluþur mu?" Göreceðiz.