Coşkun BAŞBUĞ
Coşkun BAŞBUĞ
Tüm Yazıları

FSİ

Seçim 2023...

Geldi, yordu ve gitti...

Ama tüm bunlara değdi.

Kazanan Türkiye, Türk Dünyası, Mazlum devletler oldu,

Kaybeden ise zalimler ve hainler oldu.

Üzerine çok spekülasyon yapıldı.

Şaibe olacak, hile olacak, oylar çalınacak, olaylar çıkacak dendi.

Çok şükür hiçbiri olmadı. Millet medeni bir şekilde sandığa gitti ve iradesini yarıştırdı.

Ancak bilesiniz ki oyunu kuranlar pes etmedi.

Çıkmamış candan umut kesilmez.

Türk atasözlerinin doğruluğunu iyi bilen küreselciler ve içimizdeki işbirlikçi tetikçileri henüz havlu atmış değiller.

Tahminim odur ki, saldırılar gitgide cılızlaşarak bir süre daha devam edecek.

Önemli değil etsin.

Bu millet nelerini gördü, nice böylesi saldırılara başarıyla karşı koydu.

Sıkıntı değil.

Ancak sıkıntı olan, sıkıntı duymamız gereken bir şeyler var.

İşte o şeyleri bulmanın ve masaya yatırarak samimiyetle sorgulamanın zamanı geldi.

Zaman FSİ zamanı.

FSİ 'de nedir...

Halksınız, ilk defa duyduğunuz bir terim.

Hemen anlatalım.

FSİ, askeri birliklerde çok sık kullanılan bir uygulama.

Bu uygulama eğitim, tatbikat, operasyon, harekât gibi her türlü faaliyetin sonunda yapılır.

Mantıkta şu şekilde işler.

Sorumlu komuta kademesi ilgili personelle birlikte toplanır. Toplantıda faaliyet esnasında yapılan doğru ve yanlışlar müteakip faaliyetlere rehber olması için rapora dönüştürülür.

İşte tüm bu faaliyetlerin adına kısa adı FSİ olan "Faaliyet Sonu İncelemesi" denir.

Şimdi bu askeri uygulamayı sivile uyarlayalım ve seçimlere yönelik bir FSİ çalışması yapalım.

Seçimlerin Faaliyet Sonu İncelemesi...

Olumlu Yönleri...

- Türk halkının onca oyun, onca algı ve tuzağa rağmen işin içinden dimdik çıkması.

- Avrupa'da yaşayan yurttaşlarımızın her türlü baskıya direnerek oylarını kullanması.

Olumsuz yönleri...

Bu seçimin üzerinde en çok durulması gereken konusu, üzerine en ciddi çalışmaların yürütülmesi gereken hususu muhalefetin, millet(!) ittifakının aldığı oy oranıdır.

Evet, ne olur taraflı tarafsız milletçe sorgulayalım. Muhalefet nasıl oluyor da;

- Terör örgütleri ile iç içe geçmiş, bu illegal yapılarla içli dışlı görüntü veren,

- PKK Terör örgütünün sözde liderleri ve çapulcularının desteğini alan,

- Türk tarihindeki en büyük ihanet örgütü FETÖ'nün tek kurtuluş ümidi olan,

- Federasyon, özerklik gibi ülkeyi bölünmeye götürecek konuları ittifakın mutabakat metninde imza altına alan ve iktidara geldiğimizde mutlaka gerçekleştireceğiz diyen,

- Türkiye'nin kaderini değiştirecek savunma sanayini durduracağını söyleyen,

- Türkiye'nin canı ciğeri, dost ve kardeş Azerbaycan başta olmak üzere Türk Devletlerini dışlayan,

- Tarafsız arabulucu Türkiye'yi Rusya ile savaşın eşiğine getirmeyi planlayan,

- Yunanistan'ın ve emperyalist devletlerin Doğu Akdeniz ve Adalar Denizinde Türkiye'yi kuşatma manevralarına karşılık kendi devletinin almış olduğu savunma tedbirlerini eleştiren, bu konuda hazırlanan Mavi Vatan politikasını yayılmacı politika diye yerden yere vuran,

- Karabağ Savaşı'nda Azerbaycan'a verdiği destekten dolayı kendi devletini eleştiren,

- Amerika ve desteklediği PKK'nın isteklerine uyarak terörle mücadele kapsamında uygulanan sınır ötesi harekât ve operasyonları durduracağını söyleyen,

- Türk Askerini dengeleri değiştirdiği Irak, Suriye ve Libya'dan geri çekeceğini söyleyen,

- Depremde iktidara oy veren vatandaşlarımıza her türlü hakaret ve bedduayı eden,

- Türk Milletinin ve İslam aleminin emperyalizme başkaldırısının sembolü Ayasofya'yı tekrar müzeye çevireceğiz diyen,

- İktidara geldiği takdirde uygulayacağı tüm politikalarda mandacı zihniyeti savunan,

- Cezaevlerindeki APO ve Demirtaş katilleri dahil tüm teröristleri genel afla salıvereceğini söyleyen,

- Cumhur İttifakı'nın yaptıklarını yıkacağını söyleyen,

- Bir yapının almış olduğu oy oranı mercek altına alınmalı ve bu konu üzerinden devlet, millet, iktidar kendini acilen sorgulamalıdır.

Evet, nasıl oluyor da listelenen değerlere sahip bir yapı bu ülkede yüzde 48 oy alabiliyor. Ya da bir başka kurguyla nasıl oluyor da her iki kişiden biri devletin dibine dinamiti yerleştirecek bu yapıyı destekliyor.

Nasıl oluyor da kendini Atatürkçü olarak tanımlayan, kendini muhafazakâr, milliyetçi olarak tasvir eden kişiler Mustafa Kemalin itleri diyen bir yapıyla el ele verebiliyor.

Bunu sırf Erdoğan düşmanlığı ile izah edemezsiniz.

Bence bu sosyolojik facia acilen sorgulanmalı.

Zira sorgulanmadığı takdirde bir sonraki seçim döneminde yapılacak sorgu için çok geç kalınmış olabilir.

Çünkü tehlike adım adım yaklaşıyor.

Benden söylemesi...