Gazze'nin görünmeyen yüzünden, ilginç kesitler

Siyonist İsrail çete rejiminin, 'savaş' diye göstermeye çalıştığı korkunç cinayetler ve soykırım uygulamaları devam ederken ve bu sahneler tv. ekranlarından dünyaya yayınlanırken, bu büyük buhranın bir de perde gerisinde görünmeyen tarafı var. Bu konu, Gazze'nin ileride, İsrail rejiminin istediği şekilde nasıl yönetileceğine dair planlara dayanıyor. Bu konuda, Amerika ile Siyonist rejim arasında, güya bir görüş ayrılığı yaşandığı ileri sürülse de, bunun stratejik değil taktik açıdan bir takım farklılıklar olduğu söz konusu ediliyor.

Bu cümleden olmak üzere, geçen hafta, İngiltere gazetelerinden The Telegraph'ta, 1 Haziran günü yer alan bir haber-yorum son derece ilginçti, ama, üzerinde pek durulmadı. Bu konuda yapılan yoruma göre, Siyonist İsrail çetesi, Gazze'de 'Hamas'ı devre dışı bırakmak için, Amerika'nın da tavsiyesiyle, Gazze'de güçlü bir yerli aşireti fiilî iktidara getirmek istemiş.

Öyle birisini Batı Şeria'da ve İsrail'le işbirliği yapılmasını düşündüğü bildirilen bunun için de 'ılımlı' diye nitelenen birilerini bulmuş da..

Bu 'ılımlı' grup, Gazze'de 'güçlü bir klan/aşiret' olarak bilinen 'Doghmush (Doğmuş)' klanı imiş.. (İsim, sanki, türk etnisitesinden bir aşiret olduğunu düşündürüyor.) Yazıdaki iddiaya göre, - silah ve uyuşturucu kaçakçılığı operasyonları ağıyla faaliyetlerinden dolayı kötü şöhretli olarak bilinen-'Doghmush ailesi'ni, Gazze'deki çatışmalar sona erdiğinde kontrolü ele almaya teşvik etmek için, istihbarat odakları, stratejik potansiyelinin olduğunu düşündükleri bu aşiretle direkt irtibat kurmuşlar.

Ama, 'Hamas', bu sızma ameliyatını / operasyonunu fark edip, o aşiretin liderini idâm ederek, oyunu bozmuş!

İlgili İstihbarat kaynağı, "Doghmush'lara Gazze'nin kontrolünü teklif ettik" "Felaketle sonuçlandı." demiş. O yöredeki, diğer aşiretler, bu cezanın verilmesinden dolayı, Hamas'a desteklerini, bir bildiri ile açıkça ortaya koymuşlar.

Siyonist rejimin istihbarat birimi, "Refah ve Güney Gazze'de 'Doghmush' aşireti kadar güçlü ve Mahmûd Abbas'ın teslimiyetçi çizgisiyle işbirliği yapabilecek başka bir güç yok" bir rapor hazırlamış imiş..

Siyonist rejimin istihbarat biriminin eski başkanlarından olan Oded Ailam ise, 'Gazze'de 'savaş bittikten sonra, -hazmedilmesi istenmeyen bir tercih olsa bile, yine de- El- Feth'i, Gazze'ye getirmek ve Hamas'ın bu yeni oluşum içinde yer almasına fırsat vermemek için, daha başka değerli ortaklar da bulmalıyız" diyor. Ancak, o gibilerin bulunması halinde onları da, 'Doghmush' liderinin âkıbetinin beklediğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Ailam, ayrıca 'hem Batı Şeria, hem de Gazze'nin kontrolünü El-Fetih'e teklif etmenin, aynı zamanda birleşik bir Filistin devletinin temelini oluşturacağı tehlikesini ortaya çıkaracağını' da hatırlatıyor. Ama, 'İsrail askerî yönetimi veya çokuluslu bir barış gücünün devreye sokulması gibi alternatiflerin işe yaramayacağını' da söylemekte.

Filistin Araştırma Araştırma Merkezi'nden Dr. Khalil Shikakî ise, "Mevcud duruma göre, İsrail rejiminin kendileriyle işbirliği yapabilecek Filistinli birilerini bulması çok uzak ihtimal..' diyor ve Filistin'in Müslüman halkından, Hamas ve El-Feth yönetimleri arasında bir tercih yapması istense, çoğunluk tereddüt etmeden Hamas'ı tercih eder." diye de ekliyor.

*

Özellikle de Hristiyan toplumlardan 2000 yılı bulan devirler boyunca, büyük baskılar görmüş olduklarından, mazlumiyetlerine başka toplumları da acındırmış olan Yahudilerin, hele de siyonist olanlarının, ellerine fırsat geçince, nasıl da canavarlaştıklarını anlamak için Filistin'de 75 yıldır sergiledikleri cinayetlerini ve asırlardır takındıkları mazlumiyet maskelerinin ardındaki kerih niyetlerini ve kanlı dişlerini görmek gerekiyormuş..

Ama, Siyonist rejimin sergilediği bu barbarlıklar, anti-semitizmi dünya çapında daha bir palazlandırdı.

Geçen hafta, binlerce Yahudinin ellerine bayraklarını alıp, Mescid-i Aksâ'yı basmaları ve avlusunda sevinç gösterileri yapıp tepinmeleri, Yahudi okullarında çocuklara öğrettikleri marşlar esnasında söylettikleri, 'O mâbed patlatılıp yerle bir edilecek ve yerinde kendi kutsal mâbedimiz inşa olunacak..' gibi sözleri, onları, 'Eceli gelen kelb, cami duvarını kirletirmiş..' şeklindeki sözü doğrulayıcı duruma düşürüyor.

Evet, Siyonist İsrail rejiminin ve arkasındaki emperial-şeytanî güçlerin meselesi sadece Gazze ve Filistin de değildir ve bütün Müslüman dünyasını kendi güçlerinin önlerinde eğilmeye mecbur ve mahkûm etmek plânıdır. Hattâ, sadece 'Nil'den Fırat'a kadar..' diye söylenile-gelen coğrafyalar değil, bütün müslüman halklara ve müslüman coğrafyalarına firavunvarî tahakküm arzuları ancak o zaman tatmin olacaktır.

Amerikan emperyalizminin, Suriye'de bir takım terör odaklarına seçim yaptırmak isteyişindeki oyunların nihaî hedefinde de aynı plan vardır.

Amma.. Bu zulüm düzeni hep böyle devam edip gidemez.

Enfâl Sûresi, 30. âyet meâlini tekrar hatırlayalım: 'Onlar bir tuzak kuruyorlar, Allah da bir tuzak kuruyor.. Ve, Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır..'