Geleceðin siyasetinde insanlýðý bekleyen krizler...

Geçen haftadan baþlayan yazý silsilemizde, küresel, ulusal ve yerel siyasetleri bekleye geleceðe has krizler üzerinde düþünmeye baþlamýþtýk...

Günümüzdeki fiber optik iletiþim hýzý, hepimizi kuþatan dijital yeni dünya evreni, 'Aydýnlanma dönemi'ndeki deðerleri, geçmiþte kalmýþ birer büyük anlatýya dönüþtürme azmindedir. (Hümanizm ve rasyonalizm sýkýcý birer ahlaki söyleme dönüþmüþtür. Ýnsanýn ve gerçekliðin saygýnlýðý yeni dönemlerde yitikleþmiþtir. Aydýnlanmanýn 3. en büyük iddiasý sekülerizm ve dünyevileþme ise adeta gereksizleþmiþtir, çünkü her þey ve her an öylesine hýzla yarýlmakta, bölünmekte ve birbirinden kopmaktadýr ki geçmiþ dönemlerinde yer ile göðü sýký sýkýya ayýrmak isteyen aydýnlanmacý düþüncesi, yeni zamanlarýn mikserleþmiþ yalnýzlýðýnda, çok gerilerde bir masal gibidir...

Ýletiþimin mekâný olan sanal sistematik, gerçeði ve gerçeklik idealini her geçen gün daha fazla öðütmektedir. Yeni dünyada bizi en ciddi þekilde dönüþtürecek dalganýn; ''gerçeði'' imha etmeye azimli devasa dijital yeni imparatorluk aðlarý olduðunu söyleyebiliriz ve bu geleceðin siyaseti için en büyük handikaplardandýr. Geçen yüzyýlda, herkesi gözetleyen 'Büyük Biraderi' (big brother) eleþtirmiþtik. Herkesin gözetlendiði bu toplumsal yönteme ''panoptikon' tasarým ismi veriliyor ve tüm felsefeciler bunu þiddetle eleþtiriyorlardý. Ama bu yeni karmaþýk dijital aðlar arasýnda yepyeni bir 'sinoptikon'' tasarým sürecine geçtiðimiz de açýktýr. Akýllý telefonlar, akýllý cihazlar, sýnýrsýz internet eriþim programlarý aracýlýðýyla giderek daha edilgen 'izlenenler' konumuna itiliyoruz.

Geleceðin siyasetinde bizleri bekleyen insani krizlerden birisi de ''dispozitif''tir. 'Oikonomia' ki kullandýðýmýz ekonomi kelimesi de buradan gelir, Latince'de Tanrý'nýn evreni yönetmesi, çekip çevirmesi anlamýnda kullanýlan bir kelimeydi. Kilise hâkimiyetinin yoðun olduðu dönemlerde, Rahipler, Kilisenin yönetsel güçlerine, paraya ve siyasete çeki düzen vermesine, 'desposito' demekteydiler. Yani yazýlý kanun olmadýklarý halde, fiili olarak düzen ve disiplin saðlayan tertibatlar... Bizim bugünkü ve gelecekteki siyasetimizin en büyük handikaplarýndan birisi de iþte bu dispozitif daralmalar, sýkýlaþmalar, aslýnda fiili sýký yönetimlerdir. Pandemiyi yaþadýðýmýz sýrada, aldýðýmýz ekstra güvenlik tedbirleri veya savaþ þartlarý, iklim koþullarý gibi sebeplerle, insanlarý neredeyse gönüllüce sevk edebileceðimiz fiili sýký yönetimler, yöneticilere, siyasetçilere rahatlýk, kontrolsüzlük, mutlak ve denetimsiz güç tecrübesi verirse, demokrasi en aðýr darbeyi kendi eliyle almýþ olur... 1789 Fransa'sýnda deðiliz, günümüz dijital dünyasýnda zaten edilgenleþmiþ ve kendi tekil dünyasýna çekilmiþ insaný, daha da silikleþtirecek, un ufak edecek yeni baskýlara, denetimlere karþý, geleceðin siyaseti uyanýk olmak zorundadýr.

Geleceðin siyasetinde, geleceðinde giderek dijitalleþen dünyasýnda en ciddi darbeyi ise ''insan' kavramý alýyor. Yeni dünyada, insanýn kýrýlganlýðý, güçsüzlüðü, zayýflýðý, yetersizliði, sýnýrlýlýðý, yaþlanmasý, hastalanmasý, ölümü, insan adýna çok ciddi eksiklik, hatta kusur olarak görülüyor. Günümüzde; nükleer teknoloji, uzaya çýkýþ, bilgisayarlar ve iletiþim endüstrisi ile insanlýðýn aldýðý büyük dönemecin, gerçekleþen devasa sýçramanýn son mertebesi ise genetik ve gen teknolojisidir. Bunlarýn maddi araç, etkinlik ve imkân olarak önümüze serdiði ve vadettiði hayret verici olduðu kadar da ürkütücü zenginlik bir yana, asýl olarak bizatihi kendimize -insana- iliþkin ontolojik taný ve tasavvur çerçevemizi altüst eden bir evredeyiz. Ýnsaný yarý-robot (cyborg) veya implant teknolojisiyle yeniden kurmayý hedefleyen, onun eksikliklerini gidererek, onu daha uzun ömürlü kýlmayý ve iyileþtirmeyi vaat eden bir teknolojiyle karþý karþýyayýz.

Siyasetin yeni etiði ve geleceði derken, öncelikle, 'insan' kavramý üzerinde durmamýz gerekiyor... Yüksek sesle 'insan kimdir' diye sormamýz gerekiyor. Kendi deðerler dünyamýzý yeni deðerlerin üretilmesine açýk tutarak çaða dair problemlere cevap üretmeye çalýþmamýz gerekiyor.

Ýslam Hukuku, 'insan' kavramýný Allah'a kul ve yaratýlmýþlarýn en þereflisi olan varlýk olarak açýklar. Allah, insaný vahye muhatap ve sorumlu kýldýðý için, oku'mak ve düþünmek emirleriyle alakalý eylediði için, sorumluluk bilinci sahibi her kiþi, onun inþa ettiði bu doðal hukuk iþleyiþine tabi olmakla mükelleftir. Aksi bozgunculuktur.

Eþrefi mahlûkat olarak kâinata gönderilen, 'zübde-i âlem', yani bütün kâinatýn özü-özeti olan insan, "fýtrat" denilen temel kural üzerinde yaratýlmýþtýr. Allah nasýl ki evreni baþýboþ býrakmadýysa, yarattýðý ve âlemin özü olarak kâinata gönderdiði insanoðlunu da fýtrat üzerinde yaratmýþ ve fýtrata uygun hareket etmesini ona tavsiye etmiþtir.

Fýtrata uygunluk, yani yaradýlýþa saygý, insaný dünyada ve ahirette selamete eriþtirecek bir hayat tarzýnýn ismidir. Kâinat, Allah'ýn yarattýðý ahenk çerçevesinde kusursuz bir uyum ile varlýðýný sürdürmektedir. Fýtratý reddederek veya bozarak barýþ ve esenlik saðlanamaz tam aksine kaos ve buhranlar artar... Ýnsanlýk adýna üreteceðimiz çözümlerde temel ölçümüz fýtratýn hikmetlerine uygunluk olmalýdýr... Geleceðe dair Siyaset veya gelecek siyaseti dediðimizde; insan fýtratýna saygý duyan, yeryüzünün çevre dengesine, iklim ahengine hürmet eden bir siyasetten bahsedebilmeliyiz.