Tatar din alimi ve düþünce insaný, Rýzaeddin bin Fahreddin'in, 'Meþhur Hatunlar' adlý kitabýndan ödünç aldým yukarýdaki baþlýðý. 1936'da vefat etmiþ bir aksiyoner olarak Rýzaeddin Bey'in temel kaygusu; Ýslam toplumlarýnýn ve özelde Türki beldelerin niçin maðlup olduðunu çözümlemek ve bununla mücadele ederek, kötü giden talihi tersine çevirmekti... O sýralarda Asya'daki Türkçe'nin birliði ve beraberliði için özellikle eðitime önem veren Gaspýralý Ýsmail Bey'in de dostuydu yazýþýrlar, görüþürler, fikir alýþ veriþinde bulunurlardý.
Maðlubiyetimizin sebepleri üzerinde zihin yorup bunu düzeltmek için toplumsal çareler arayan diðer düþünce insanlarý gibi, Rýzaeddin Bey de kadýnlarýn eðitimi konusuna son derece önem verdiði için, onlarda geleceðin ruhunu okuduðu için, ''Meþhur Hatunlar'' ismini taþýyan ansiklopedik bir kitap hazýrladý. Peygamber Efendimizin eþleri, evlatlarý ve sahabesi arasýnda meslek, sanat, ilim sahibi olan hanýmlarý, bu eserde herkese örnek olmalarý hasebiyle kaleme aldý. Tarih içinde, topluma faydalý eserler býrakmýþ hamiyetperver hanýmlarý, Süyuti ve Ýbni Hacer gibi alimleri bile yetiþtiren þeyhalarý, edibeleri, vefakarlarý gün yüzüne çýkarmayý hedefledi. (Bizde Mehmet Zihni Efendi'nin 'Meþahirun Nisa'sý da ayný amaçlarla ve ayný içerikle kaleme alýnmýþtýr)
Rýzaeddin Bey, ''bizde niçin yeni Ýbni Sina'lar, Farabi'ler, Ebu Hanife'ler, Ýbni Rüþd'ler yetiþmiyor' dedikten sonra, dikkatleri bu ilim güneþlerini yetiþtiren ve ilk öðretmenleri olan annelerine çeker... 'Milletleri hor ve zelil eden þey güçsüzlük deðil, fakirlik de deðili belki de; 'bizden sonra gelecek olanlar, bizden evvelkilerin seviyesine hiç bir zaman ulaþamayacaklar' fikridir' der... Bizdeki, þimdiki gençlerden bir iþ çýkmaz fikrinin bir benzeri olan bu karamsarlýk, geçmiþteki ilim ve baþarý güneþlerine bakarak kendi zamanýndan umut kesmenin içeriðidir ve aslýnda karamsar olduðu kadar da insanlarý tembelliðe, duraðanlýða iter...
Asya'daki düþünce insanlarýna ve tecrübelerine deðer vererek hatýrlamamýz gerekiyor zira onlar ilkin Çarlýk Rusyasýnýn ardýndan Bolþeviklerin ve Sovyetler Birliði'nin aðýr baskýsý altýnda düþünüp, bin bir çileyle çözüm üretmeyi denediler...
Aradan geçen yaklaþýk bir asýr, hem Asya'da, hem Osmanlý hinterlandýndaki tüm beldelerde, elbette Türkiyemizde, modernizm karþýsýnda maðlubiyetimizin kader olmaktan çýkarýlýþýndaki ibrenin; kadýnlardan yana iþlediðini söylemekte fayda var. Hasan El Benna, Mevdudi, Hamidullah, Gannuþi, Erbakan gibi çaðdaþ isimler de hem Ýslamcý düþünce çerçevesinde, hem birer siyasi aksiyoner olarak, söylemlerinde, hanýmlara özel önem atfetmiþ kiþilerdir.
2000'lerden itibarense dünyada zaman çok daha hýzlý akmaya, tabiri caizse kaymaya baþlamýþtýr. Günümüzde kadýn ya da erkek olmanýn öncesinde, insan olarak kalabilmenin derdine düþtük. Bu baðlamda aile, insan olarak varolabilmenin en doðal ve en korunaklý mekaný...
Bir asýr önce aile, modernizmin maddi-moral tüm saldýrýlarý karþýsýnda zaten çok kuvvetli ve daðýlmasý düþünülmeyen bir dayanýðýmýzdý. O zamanki düþünce; kadýnlar uyanýþýnýn, aileyi de toplumu da güçlendireceðine dairdi. Günümüzde de kýz çocuklarýnýn okutulmasý, kadýnlarýn meslek sahibi olmasý, toplumda saygýn rol almalarý önemli hedeflerden, lakin aile için bir asýr evvelki saðlamlýktan söz edemeyiz... Bize kýzýyorlar ama, kadýnlarý sevmediðimizden, evlere kapatýlmasýný istediðimizden deðil, modernizmin baskýlarýna ve yozlaþma rüzgarlarýna karþý toplumumuzun hazýrlýksýz yakalanmamasý, teslim olmamasý için 'aile' diyoruz... Üçüncü bir baþlýk daha var Rýzaeddin Bey'in bir asýr evvel zikrettiði hakikatlere eklenecek; günümüzde cehalet, tembellik ve yozlaþmanýn öncül kurbaný kadýnlardan evvel ne yazýk ki erkeklerdir.
Ýþin özü, aile; modern ötesi zamanlarda, tekilleþmenin ve yalnýzlaþmanýn en aðýr basýncýyla karþý karþýya kalan bireyin, yeniden insan olmayý hatýrlama imkanýdýr.
Aileyi þiddet mekaný olarak tarif eden ve kadýn-erkek karþýtlýðý üzerinden kurulan dilin; aslýnda kadýn haklarý peþinde olmadýðýný, bir güve gibi 'insan' kavramýný yiyip tükettiðini görmemiz gerekiyor. Kadýn ve erkek birbirlerinin aynasý gibidir, o aynayý kýrmamak gerekiyor...