Malatya'da yaþayan dostum Doç. Dr. Ahmet Büyük, arabasýyla Elâzýð'a geliyor. Ben de köyümden þehre iniyorum. Onun arabasýyla, taze bir sabahýn masmavi gökyüzünün altýnda Elâzýð'dan çýkýp, Harput yamaçlarýnda týrmanarak þehrin merkezine çýkýyoruz. Giriþte taþtan yapýlmýþ güzel Harput evleri selamlýyor bizi. Evlerin bitiþiðinde yeni açýlan Basýn Müzesi. Ulusal basýn teknolojileri ve gazete örnekleri sergileniyor. Üç ay önce geldiðimde gezmiþtim. Fakat 1883 yýllarýnda, misyonerler tarafýndan yayýnlanan Harput News'ten ne bir kupür ne de bir bilgi var. 1960'larda çýkan güzel Yeni Harput mecmuasý ile ilgili iki satýrlýk bilgi var sadece.
Balak Gazi heykeli solumuzda kalýyor. Tepenin en uç noktasýna taç gibi kondurulmuþ. Þehrin fatihi Balak Gazi. Büyük bir mücahit komutan. Ahmet Hoca, "kahvaltý yapalým" diyor. Arabamýzý park edip, fýrýna gidiyoruz. Taze, sýcak Harput açýk ekmeðini alýyoruz, bir de simit. Ahmet, "tulum peyniri alalým" diyor. Sonra bir kahve ocaðýnda oturup iþtahla muhabbete dalýyoruz. Karþýmýzda Çarsancaklý Camii'nin muhteþem minaresi ve bahçesindeki kocaman çýnar duruyor. O güzelim bahçeyi tel ve üzerine gerdikleri yeþil naylonla ortadan ikiye bölmüþler.
Kahvaltý sonrasýnda Harput'un taþ sokaklarýnda gezmeye baþlýyoruz. Sadi Baba'yý ziyaret edelim diyoruz. Þehrin eteklerinde, epey dolaþýyoruz. Sanki Sadi Baba bizi huzuruna kabul etmiyor. Beraber nice muhabbet ortamlarýnda bulunmuþtuk oysa. Sonunda buluyoruz istiratgahýný. Dualar ediyoruz. Mezar, türbe þeklinde inþa edilmiþ. Küçük bir kutu duvara monte edilmiþ. Açýyorum. Ýçinde kolonya, havlu, iki Kur'an Mushaf'ý ve bir de küçük þeker torbasý var. Ýki þeker alýyorum ve "Ahmet hocam biri sana biri bana. Sadi Baba bize ikram ediyor" diyorum.
Harput eteklerine tutunmuþ kadiri þeyhi Sadi Özen'i ziyaret ettikten sonra, yeniden Harput merkezine dönüyoruz. Ulucami ve Mansur Baba yanýndaki yoldan Harput Kalesine varýyoruz. Kalenin yamaçlarýndaki Meryem Ana Kilisesinin yanýndan Dabakhane'ye iniyoruz. Kadim Süryani kilisesi, Hz. Ýsa'dan 200 sene sonra inþa edilmiþ. Hâlen seyrek de olsa ayin yapýlmaya devam ediliyor.
Dabakhane'ye doðru aþaðýya inince sadece taþ ve çukurdan oluþan görüntüleriyle eski Ermeni ve Rum mahallesinin yanýndan geçiyoruz. Fotoðraflarda gördüðümüz Fýrat Koleji de bu mahalle içinde inþa edilmiþ. Dereye inince Dabakhane'ye ulaþýyoruz. Þu an hamam olarak kullanýlýyor. Muhteþem bir yeþillik bizi karþýlýyor. Serinlik ve yeþillik bu derenin ortasýnda ne kadar muhteþem bir ikili olmuþ! Çay demleniyor bizim için.
Harput'ta dolaþýrken hep bilim konuþuyoruz: Hermenötik, tarihselcilik, tev'il ve yorum, Müslümanlarýn yaþadýðý yozlaþmalar, deprem... Çalýþmalarýmýzý paylaþýyoruz. Sanki hocayla Harput'a ilmi müzakerelerde bulunmak için gelmiþiz. Planlamadan yapýlan bu teatiler ne kadar güzel!
Harput Hafýzlýk Kursu'nda yýllardýr hafýzlýk eðitimi veren Hafýz Abdülmelik Bey'e telefon ediyorum. Bizi yemeðe davet ediyor. Öðlen namazý sonrasý diyoruz. Sonra onunla buluþuyoruz. Bizi yemeðe götürüyor. Son duraðýmýz Sarahatun Camii. Ýçine girince bu defa da ruhaniyetin serinliði bedenimizi sarýyor. Her Harput'a geliþimde Ulu Camii ya da Sarahatun'da Allaha yönelmek bana haz veriyor. Bütün Harput, muhayyilemde yeniden canlanýyor. Baþka bir çaðýn, baþka bir ruhun, baþka bir medeniyetin içine kanatlanýyorum. Okuduðum þairleri, hafýzlarý, âlimleri, derviþleri selamlýyorum.
Harput, birkaç yýldýr restorasyonlarla yeniden kuruluyor. Þimdi de tüm hýzýyla devam ediyor. Buna çok seviniyorum. Son yüzyýlýn karabasanlarýndan geçen bu kadim þehrin yeniden görülmesi hoþuma gidiyor.