HDP’nin, Esenyurt ilçe binasında kendini bilerek ele veren görüntülerini gören kimse gördüğüne şaşırmadı. Öcalan posterlerinin, PKK propaganda broşürlerinin, YPG flamalarının varlığı söz konusu “parti” HDP olunca “normal” bulundu.
Resimleri duvara asılan “ölü teröristler” üzerine “gençler örgütlenerek özgürleşir” yazmak elbette büyük tenakuz. Ama yazana değil yazdırana bakmak gerek. Öldürdükçe var oluyor.
Adına “halklar” ve “demokratik” gibi iki meşru kelimeyi yerleştirince terör örgütüyle bağ gizlenmiyor. Ama bana kalırsa artık kendilerini gizleme gereği de duymuyorlar. Müttefiklerinin işi kolaylaşsın diye taşıyorlar bu tür kamuflajları. CHP’nin ulusalcı vatansever, İyi Parti’nin milliyetçi, Saadet’in maneviyatçı tabanları durumu çakmasın, huylanmasın, HDP’yi parti sansın diye.
Yoksa siyaset üretmek, halkın talep ve düşüncelerini Meclis’e taşımak için kurulduğu varsayılan bir partinin terör örgütüne vekillik yapması, oyunu aldığı insanların evini başına yıkması, çocuklarını terör örgütüne peşkeş çekmesi ve ne kadar çok insan ölürse o kadar hızlı şekilde “özgür vatana” kavuşulacağını iddia etmesi düşünülemez. Ama yazıktır ki olan budur.
HDP varoluşsal olarak da, yapısal olarak da PKK’dan hiç bağımsız olmadı. “HDP, PKK ile arasına mesafe koymalı”, “HDP Kandil’den bağımsızlaşmalı” türü tavsiyelerin, temennilerin varlığı HDP ve öncüllerinin PKK ile ilişkisini değiştirmiyor.
Değiştirmediğini ve değiştirmeyeceğini liberal-demokrat, sosyalist, İslamcı vesaire sıfatlarıyla HDP’den vekil seçilen bazı isimlerin HDP’den koparken ettiği laflara bakarak da teyit edebilirsiniz.
Son örnekler Altan Tan ve Ayhan Bilgen. İkisi de HDP’nin PKK olduğunu, PKK’dan uzaklaşmak gibi bir kaygının olmadığını yakından gördükten sonra yaptılar o kimilerinin “cesur” bulduğu açıklamaları. Ki ben her iki ismi de ne “cesur” buluyorum, ne “masum”. “Rojova devrimi” estirilirken, KCK talimatıyla özerklik ilanları yapılırken ve çukur terörü sürerken girdiler neticede HDP’ye.
Cesur da değiller. Yaptıkları açıklamaları kendi cesaretlerine, örgütün özgürlük anlayışına güvenerek yapıyor değiller çünkü. Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi liderliği sayesinde devleti ve milletiyle Kürt sorununu çözdüğü, terör örgütüne silah bırakma fırsatı sunduğu ve ama bırakmayanı da en etkili şekilde etkisiz hale getirdiği için böyle “cesurca” (!) konuşabiliyor HDP’den kopanlar.
“Türkiye partisi” temalı “vitrin düzenlemesi” için has kadroya dahil edildiler “bunlar”. Mithat Sancar, Erol Katırcıoğlu gibi “mankenler” halen orada… İsimleri seçen ve onaylayan merciinin parti genel merkezi olmadığı ise herkesin malumu.
PKK elitlerince “seçilip” aday gösterilen bu isimler haliyle ne PKK’yı terörden vazgeçirebilirlerdi, ne HDP’yi gerçek bir siyasi partiye dönüştürebilirlerdi. Yapamazlardı ve yapmadılar.
Ama milletvekili oldular. Titrleri, maaşları, çeşitli imkanları var. Etraflarında dolaşıp çanta taşıyan, kapı açan kadroları var. Kendilerinden beklenen az. PKK’ya toz kondurmayacaklar sadece. Konuşunca da barış, özgürlük, iktidar, diktatör, kayyum falan diyecekler.
Ve aynen böyle oluyor.
Erol Katırcıoğlu mesela. Daha geçen gün HDP Diyarbakır il binasını ziyaret edip de 510 gündür evlat hasretiyle merdivenlerde oturan, ellerinde tuttukları fotoğrafları günde kim bilir kaç kez gözyaşlarıyla yıkayan “Kürtlere” dönüp bakmadı bile.
Anneler ağlaşıp babalar fenalık geçirirken Katırcıoğlu mağrur bir gülümsemeyle kalabalığa doğru “zafer” işareti yapmaktaydı. Şoförünün kapısını açtığı lüks aracına yerleşirken bir yandan da “ezilenler için siyaset yapmanın vicdan onayını” ve “iktidara itiraz etmenin hazzını” alabildiğince yaşamış olmalı.
On yıllardır hiçbir tereddüde yer bırakmaksızın yaşadığımız süreçler, edindiğimiz tecrübeler var.
HDP bir siyasi parti değildir. Hiç olmadı. Siyaset üretmedi. KCK’nın ürettiği söylemi tekrar etmekten, Kürtler adına siyaset yaptığını iddia edip Kürtlerin kanını emmekten, onlar adına kan dökmekten, Kürt çocuklarını emperyalistlere peşkeş çekmekten ve PKK’nın işlediği cinayetleri manipüle etmekten başka şey yapmadı.
HDP bir siyasi parti değildir o yüzden. Terör örgütünün halkla ilişkiler koludur.