Hem Malazgirt'i hem de Dumlupınar'ı selamlıyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin gelecek projeksiyonunda; 2023 ile 2053 ve 2071'i hiçbir zaman birbirinden ayırmıyor.. Bunun bir nedeni var. Bakmayın siz emperyalistlerin bizi birbirimize kırdırmak için ürettiği problem alanlarına. Kapılarını 1071'te açtığımız Anadolu topraklarını 951 senedir 'yurt' biliriz. Ancak o yurdu müdafaa ve muhafaza etmek için emperyalistlere karşı verdiğimiz Ulusal Kurtuluş Savaşımız olmasaydı bu yurt bizim olmaya devam eder miydi? Malazgirt'in 951. sene-i devriyesinde nasıl anıyorsak Sultan Alparslan'ı; saygıyla, rahmetle, şükranla, minnetle. Büyük Taarruzun 100. yıl dönümünde de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aynı duygularla selamlıyoruz.

**

Okçular Vakfı, her yıl bu zamanlarda Ahlat'ta ve Malazgirt'te etkinlikler düzenliyor. Ve bu etkinliklerde sadece Malazgirt değil, Malazgirt'in Büyük Taarruz ile birlikte taçlanan ruhuna da saygı duruşu yapılıyor. Okçular Vakfı Başkanı (Beyoğlu Belediye Başkanı) Haydar Ali Yıldız'ı Ahlat Millet Bahçesinde dinlerken inanılmaz heyecanlandım. Diyor ki Haydar Ali Yıldız; "... Bizi bölmek isteyenlere buradan sesleniyorum. 'Bizi bölemeyeceksiniz, biz kardeşiz'. Çünkü Malazgirt'te Sultan Alparslan'ın otağını kurduğu, bize yurt, vatan yaptıkları bu topraklarda bu vatanın çocukları Türk'ü, Kürt'ü, Çerkez'i, Laz'ı, Roman'ı, Boşnak'ı, Alevi'si ve Sünni'si ile 'biriz ve beraberiz' diyorlar. Biz, bu toprağın çocuklarıyız, kardeşiz..." Yıldız'ın bu konuşmasını dinlerken 100 senedir düştüğümüz o tuzaklar geçti gözümün önünden bir bir. 100 senedir... Adına 'Cumhuriyet kazanımları' diyerek dövdüler insanları. Katı Kemalist laikçi, ulusalcı kesimler, 1923'ü silah yapıp saldırdılar bu milletin asli unsurlarına. Dindarlara saldırdılar 'cumhuriyet' adına... Alevilere saldırdılar. Dinî azınlıklara saldırdılar. Kürtlere saldırdılar. Ve her seferinde, 'kusura bakmayın ama Cumhuriyet kazanımları bunu gerektiriyor.' dediler. Ve biz bu numaraları her seferinde yedik.

**

Bugün Malazgirt'teki tabloya bakıyorum da, ortaya çıkan bu birlik beraberlik manzarasına... Geçmiş ve kaybedilmiş zamanlar için yanıyor içim. Haydar Ali Yıldız'ın "bizi bölemeyeceksiniz" dediği memleketimde ne kışkırtmalar, ne provokasyonlar tertiplendi. Ne tuzaklar kuruldu... Bölebildiler mi?

**

Büyük Taarruz için Atatürk'ün 26 Ağustos'u tercih etmesi bir tesadüf mü dersiniz? Asla değil. Romen Diyojen'in torunlarına vatan topraklarını teslim etmeyecek olan o şanlı mücadeleyi vermek için özellikle aynı tarih seçildi. Şimdi Hem Ahlat'ta, hem Malazgirt'te, hem Kocatepe'de hem de Dumlupınar'da Zafertepe'de ulusal kurtuluşumuzu, bağımsızlığımızı, egemenliğimizi kutluyoruz. Ve de bu toprakları bize yurt yapan aziz şehit ve gazilerimizi saygıyla anıyoruz...

**

Haydar Ali Yıldız'ın konuşmasından bir bölümle koyalım noktayı; "...Biz Malazgirt'in 951. yıl dönümünü anarken, Alparslan'ı gençlerimize anlatırken tabii ki 26 Ağustos 1922'de, Kocatepe'de başlayan Büyük Taarruz'un da ne kadar bağlantılı, ne kadar birbirinden ayrılmaz iki tarihi dönüm noktası olduğunu hatırlatıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını onlarla beraber cephede kahramanlıklar sergileyen, canlarını veren süngüyle düşmanı püskürtmeye muvaffak olan o kahramanları hatırlayacağız. Gençlerimize hatırlatacağız ki bu toprakları vatan olarak önümüzdeki bin yıl daha koru koruyabilelim. Bizim olanı, başkalarının gözü olanı korumaya devam edelim..."

Hem Malazgirt'in 951. yılı hem de Büyük Taarruz'un 100. yılı kutlu olsun.