Her taraf militan dolu ise, içte ve dışta! Biz de seyirci olacak değiliz...

Kendi alt kademe partililerinin bütün kamu personeli için, militan suçlaması yapmasını Kılıçdaroğlu sahiblendi ve, ‘Evet, hepiniz militansınız.. Dâva açın, açmazsanız namertsiniz’ buyurdu.

‘Militan’, asker olmamakla birlikte, bir dâvayı, bir hedefi, bir ideali, gerektiğinde silah da kullanarak bir asker gibi savunan kişi ve gruplara verilen bir isimdir.

Bir devletin her bir kamu personeli, bu mânada teorik olarak ‘militan’ gibidirler. Ama, bunun dozu kaçırılışa, devleti vatandaşına hizmet etmek için oluşturulan bir mekanizma değil, insanı ve toplumu kendi uğrunda fedâ etmeyi esas alan bir anlayışa, yani faşizme de götürür.

Bizdeki tablo, dünyada eşine çok rastlanmayan bir örnek teşkil etmektedir, hele de son 100 yıldır.. Nitekim, M. Vekilleri, Bakanlar ve hattâ C. Başkanı, neleri koruyacağına dair yeminler etmiyor mu?

***

Militan mı arıyorsunuz?

Daha geçen gün, bir eski CHP m.vekili ve hem de bir prof. kişi, ‘Eğer Erdoğan’ın gitmesine hizmet edecekse, canımı vermeye vallahi de , billahi de hazırım..’ demiyor muydu, bir tv. Kanalındaki tartışma proğramında..

İşte bu da tipik bir ‘militanlık’tır.

Hani bir zamanlar V. Savaş mı ne, bir başsavcı vardı, kendisini ‘militan atatürkçü, militan laik’ olarak nitelerdi.. Bu açıdan bakıldığında, resmî ideolojiye bağlılık yemini eden herkes teorik olarak militandır.

***

C.Başkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun bu genel nitelemesi- suçlaması karşısında, ‘militan’ diye nitelenen kamu personeli olan herkesin savunmasını üstlendi ve dâva açabileceklerini hatırlattı. Ama, bu arada, bazı liberal tipler, ‘Devlete sahib çıkmak faşizmdir.’ gibi laflar ettiler.

Ne yani, C. Başkanı, kendi emrindeki kamu düzeninde çalışanların tamamına yönelik bu saldırı karşısında sessiz mi kalsındı?

Muhalefet, bütün kamu görevlileri için değil de, belirli bir takım kişilerden şikayetçi idiyseler, keşke onları dile getirselerdi.

***

Ama, burada bir tuzak da var..

CHP, kemalist-laik rejimin kurucusu olarak devlet yönetim mekanizmasının icraatını sahiblenmesi dolayısiyle, halk karşısında sevimsizdi. Çünkü, onların elindeki kadrolar zorbalığı temsil ediyor görülüyordu. Ve 100 yıldır kamu personeli bir bütün olarak hep sahiplenilmişti..

Eğer, bugün de kamu personeli, millete hizmeti değil de zorbalığı temsil ediyorsa.. Bu sahiblenmeden iktidar partisi zarar görür. İstisnaî örnekler varsa, onlar ayrı elbette.. Ki, hele de 27 yıllık Tek Parti ve Darbe dönemlerinde bir ‘uzatmalı çavuş’ bile bir general havasındaydı, Anadolu’da.. Ama, bugün, geçmişteki o ceberrut ve mütegallibe kamu personeli durumu var mı, Allah aşkına..

***

‘YENİ GÂVURUMUZ’ NE YAPACAK?

Trump değişince, ekranlarda yeni gözüken sima, Biden…

3 yaşındaki çocuk da bakıyor ekrana..

Bu kim?’ diye soruyorlar.. ‘Bu bizim yeni gâvurumuz..’ diyor..

‘Gâvur’, bizim kültürümüzde başka inanç sisteminden ve düşman olanlar için kullanılıyor gibi.. Aslında ‘kâfir’ kelimesinin bozuk telaffuzu diyenler olduğu gibi, farsçada mecusîler, ataşe tapanlar için kullanılan ‘gebr’ kelimesinden geldiğini söyleyenler de olmuştur.

Şimdi, Biden için Hristiyan olduğu için değil, ama, başka sebeplerle ‘yeni gâvurumuz’ diyeceğiz, anlaşılan..

Onun yeni Dışbakanı da Antony Blinken, Türkiye'yi 'sözde müttefik' olarak tanımladı.

Geçen hafta içerisinde Türkiye'yi ‘sözde müttefik’ olarak tanımladı ve Rusya'dan satın alınan ‘S-400 füze savunma sistemi’ nedeniyle daha fazla yaptırım uygulanabileceğini söyledi.

Blinken, ‘Stratejik, yani sözde stratejik bir ortağımızın en büyük stratejik rakiplerimizden biri olan Rusya ile aynı çizgide olması kabul edilemez’ dedi.

Trump yönetimince, Türkiye'ye Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi satın almasının ardından, ABD'nin ‘Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA)’ çerçevesinde yaptırım uygulama kararı alınmıştı.

Blinken, ‘Türkiye müttefik bir ülke ve birçok açıdan... bir müttefikmiş gibi davranmıyor ve bu durum bizim için çok ama çok büyük bir sıkıntı yaratıyor’ diyor.

Bu da Atlantik’in öte yakasındaki bir başka ‘militan..’ Türkiye’deki muhalefet’i de kendi militanları olarak görenlerden..

***

Haa, bir de ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile kızı Chelsea Clinton'ın prodüksiyon şirketinin bir başka ‘militanlığı’ söz konusu bugünlerde..

ABD’de haftalık Hollywood Reporter adlı derginin internet sitesinde yer alan habere göre, IŞİD’e karşı mücadele eden YPG’li kadınları anlatan ‘Kobani’nin Kızları: İsyan Cesaret ve Adaletin Hikâyesi’ (The Daughters of Kobani: A Story of Rebellion Courage and Justice) kitabından TV programı yapılacakmış.

‘Biden Amerikan Başkanı oldu’ diye umutlanıp sevinç gösterileri yapanlar sadece Erbil’dekiler değil.. Bizdeki muhalefetin ana gövdesi de onlarla gönül birliği içinde..

***

Haydi bakalım, içerdeki resmî ideoloji militanları olan mâlûm taife bir taraftan, dışarıdaki ‘militan’lar da Washington’lardan, Paris’lerden..

Bu durumda, milletimiz de, aslî inancını, haysiyet ve şerefini ve ülkesini korumak için, sahnedeki yerini gerekirse, bir militan olarak almak üzere her zaman teyakkuz halinde olmak zorundadır.

***