Garip bir kamplaşmanın olduğunu görüyorsunuz, değil mi? Herkes, olaylara kendi durduğu yerden bakıyor ve hangi pencereden bakıyorsa, gördüğü manzarayı öyle yorumluyor. Misal geçenlerde bir şehir eşkıyası, bir genç kadına trafikte saldırdığı zaman şöyle bir haber okudum: “Başörtülü kadına saldırı”. Bu haberi yapan arkadaş yaptığı saçmalığın farkına varmış olacak ki, bir süre sonra haberini şöyle değiştirdi: “Diş Doktoru kadına trafikte saldırı”. Ben ondan sonrasına bakmadım.. Daha başka hangi aidiyetleri öne çıkararak haberini kurguladı, bilmiyorum.. Fakat sen, başörtülüye yapılanı, başı açık olana yapılandan ayırırsan, ya da doktora yapılanı, apartman görevlisine yapılandan ayırırsan, bizim konuşacak hiçbir şeyimiz yok demektir..
En son Batman’da yaşanan kepazeliği gördünüz. Bir emekli siyasetçi, “Yoksa tecavüzcü asker, mağdur kürt olduğu için mi üstü perdeleniyor?” diye sormuş. Bütün boyutlarıyla araştırıp gerçeğine ulaşmaya çalıştığım şu olaya, bu açıdan bakmak aklımın ucundan bile geçmemişti oysa.. Bu tez doğru olabilir, yanlış olabilir, bundan söz etmiyorum.. Ama birilerinin bir yerlerde meseleleri bu yönüyle kritik ediyor olmaları endişe verici.. Biz dışarıdan gelen saldırılara karşı açık yaralarımızı kapatalım diye uğraşırken, içeride yeni yaralar açmaya çalışanlar olduğunu görmek ne kadar da üzücü.. Trafikte saldırıya uğrayan kişinin başı açık mı değil mi umursamadığımız gibi, tecavüze uğrayıp ölüme sürüklenen bir kız çocuğunun etnik aidiyetiyle de ilgilenmediğimiz zaman çok ciddi yol kat ettiğimizi göreceksiniz.. Katil katildir, sapık sapıktır, kimliği tartışma konusu değildir..
Haa, şunu da açık açık söyleyelim; hiç kimseyi, asker diye böyle alçakça bir saldırı sonrası kimse korumaz. Bilakis, şanlı Türk ordumuzun şerefli üniformasına leke sürülmesin diye Silahlı Kuvvetlerimiz bu olayın aydınlatılmasını ister. Ki Jandarma Genel Komutanlığı yaklaşık 40 gün önce bu alçağı açığa aldı zaten.. Demem o ki, herkes müsterih olsun, gerçeklerin üstünü kimse örtemez..