Coşkun BAŞBUĞ
Coşkun BAŞBUĞ
Tüm Yazıları

İçimizdeki sarıklı İngiliz?

FETÖ hikâyesi tezgâhı kuran küresel çete tarafından iki başlık üzerine oturtuldu.

Türklük ve Müslümanlık...

İki başlık da bu milletin en kutsal değerleriydi.

Onlarda oradan vurdu.

Bu değerler üzerinden insanlar kandırıldı, bu değerler üzerinden insanlar kullanıldı.

Süreç bizi tarihimizin en büyük ihaneti 15 temmuza getirdi.

Öylesi büyük bir ihanetti ki yaşanan, millet devletini yollardan topladı.

Tehlike geçti mi?

Asla!!!

Bu yanılgıya düştüğümüz an haçlı dünyasına vermiş olduğumuz savaşı kaybederiz.

Mücadele öylesine aşağılık bir yapıyla ki, destede kâğıt bitiyor, bu alçaklarda oyun bitmiyor.

Umutlarını 2023 seçimlerine bağlayan FETÖ/PKK Terör Örgütlerinin seçim sürecinde neler yaptıklarını, kimlerle iş tuttuklarını, ellerde dönüş bileti nasıl pusuda beklediklerini hatırlayalım.

Erdoğan ve Cumhur İttifakını yıpratmak için neler söylediklerini hatırlayalım.

Siz Değil Miydiniz, Ne İstediniz De Vermedik Diyen

Uzun süredir örgüt tarafından ağızlara sakız edilen birkaç cümle gündem değiştirmek, konu saptırmak için sıkça kullanılıyor.

Bazı siyasi yapılar; terör örgütlerine verdikleri desteği ört bas etmek ve bu yapılarla mücadele ediyormuş gibi görünmek için bu söylemlere sığınıp onun üzerinden algı yaratmaya çalışıyorlar.

Bu tür yapıların kripto papağanları sıkıştıkça ezber cümlelere sığınıyorlar.

"Siz değil miydiniz ne istediniz de vermedik diyen."

"Siz değil miydiniz gel artık bitsin bu hasret diyen."

Vs... vs....

Bunları ilk dillendirenler kripto papağanlar.

Bir de bu cümleleri tuzağa düşüp sürü psikolojisine uyarak bilinçsizce sarf edenler, kül yutmam deyip mangalı boynunda gezdiren geveze papağanlar var.

Örgütün Değirmenine Su taşıyan Aklı Evveller...

Şimdi gelin kullanıldığının farkında olmadan bu tür lakırdıları ortalıkta gezdiren uyanıklara (!) soralım;

Hayatında hiç terörist gördün mü?

Hayır...

Hayatında terörle mücadele ettin mi?

Hayır...

Hayatında herhangi bir istihbarat faaliyetinde bulundun mu?

Hayır...

FETÖ ve PKK hakkında azıcıkta olsa bilgin var mı?

Hayır...

Peki hangi akılla bu lafları konuşuyorsun, neye istinaden bu tespitleri yapıyorsun?

Cevap yok...

FETÖ/PKK ile Gerçek Manada Mücadele Eden Kim...

Bugün FETÖ ile sözde değil özde mücadele eden tek yapı başta Erdoğan olmak üzere Cumhur İttifakı.

Bu gerçeği muhalefet kanadı dahil birçok kişi kabul ediyor. Bu nedenle kimse martaval okumaya kalkmasın.

Muhalefet kanadında geniş bir kesim, kimi bilinçli, kimi bilinçsiz terör örgütlerine doğrudan destek veriyor.

Peki, kim bunlar?

Arife tarif gerekir mi.

Seçim döneminde FETÖ/PKK teröristlerinin hangi siyasi yapıyı desteklediklerini, hangi siyasi kanadı tek kurtuluş olarak gördüklerini ne çabuk unuttunuz.

İşte bu gerçekleri görmek yerine boş lakırdıları ağzımıza sakız yaparsak örgütün ve onu güden küresel çetenin değirmenine su taşımış oluruz.

Bu yanlışın içinde olanlara uyanmalarını sağlayacak son bir soru soralım.

Devlet mi Örgüte Sızdı, Örgüt mü Devlete Sızdı?

15 Temmuz sonrası çok net gördük ki CIA kurması bu ihanet şebekesinin sızmadığı kurum, ele geçirmediği yer kalmamış.

Emniyet teşkilatından Milli İstihbarat Teşkilatına, Adalet Bakanlığından Silahlı Kuvvetlere, Millî Eğitim Bakanlığından sağlık, eğitim bakanlıklarına kadar her yere sızmışlar.

Kısacası örgüt devletin kılcallarına kadar girmiş.

Hal böyle olunca akıllı beyinler şunu sorgulamaya başladılar.

Örgüt mü devlete sızmış, devlet mi örgüte?

16 Temmuz sabahı çok net gördük ki devlet örgüte sızmış.

Peki nasıl?

Şimdi örnek bir olay üzerinden soruyu cevaplayacağım.

Vereceğim örnek; evvel yaşananları anlamlandırmaya, boş lakırdıları sonlandırmaya ve aklı bu konuda bulanık olanları rahatlatmaya yetecektir.

Örnek uyuşturucu ile mücadeleden.

Torbacılar...

Uyuşturucu ile mücadelede polisiye tedbirlerden tutun istihbarı faaliyetlere kadar birçok taktik ve yöntem eşzamanlı uygulanır.

Uyuşturucuyu kullanıcıya ulaştıran zincirin son halkası, halk arasında "torbacı" denilen kişiyi tespit eden narkotik polisi hemen bu kişinin tepesine çökmez.

Önce bu kişiye yanaşarak arkadaş olur. Ardından belki haftalarca, belki aylarca belki de yıllarca onunla uyuşturucu satar, onunla yaşar, onunla nefes alır.

Tek hedef ana şebekeyi, kurulmuş örümcek yapıyı ortaya çıkarmak ve uyuşturucu baronlarına ulaşmaktır,

Asansör Konuşması

Erdoğan'ın pek bilinmeyen ama en az seçim sonrası yaptığı balkon konuşmaları kadar önemli tarihe geçen bir asansör konuşması var.

Gülen denilen terörist Pensilvanya'daki konutunda Alman devlet kanalı ZDF'ye verdiği röportajın da şöyle anlatıyor;

"Erdoğan ile çok sıkı münasebetim olduğu söylenemez. Parti kurmak istediği zaman yanıma geldi. Asansörle aşağıya giderken 'evvela bunların hakkından gelmek lazım' diyor... Adımı bir kez andığını hatırlamıyorum..."

Son olarak dedemle yaşadığım anımı anlatıp yazıyı bitireceğim.

Sarıklı İngiliz

Çocukluğumda unutamadığım anlar rahmetli dedemle yaptığım gece sohbetleriydi.

Dedem İstiklal Savaşı gazisiydi, geçimini ayaklı camekanda çekirdek satarak sağlardı.

Geceleri kandil ışığında gazeteden külah yapardık, ben de ona savaş anılarını anlattırırdım.

Dedemin zaman zaman gülerek, zaman zaman ağlayarak anlattığı anılarında kullandığı bir deyim çok ilgimi çekmişti.

"Sarıklı İngiliz"

Yıllar sonra dedeme bu deyimin ne olduğunu sordum.

Vermiş olduğu cevabı hayatım boyu unutmadım.

Sorum karşısında suratı ciddileşti ve keskin bir ses tonuyla anlatmaya başladı;

"Kurtuluş Savaşında doğu ve güneydoğu köylerinde ana dili gibi Türkçe konuşan, Kur'an'ı ezbere okuyan, köye imamlık yapan, vaaz veren, ezan okuyan İngiliz casusları yakalandı. Rahmetli Atatürk bu ajanların hepsini astı. Sarıklı İngiliz lafı oradan kalmadır."

Gün geçtikçe, yaşadıklarım arttıkça ve Fethullah Gülen denilen gizli kardinali sarıklı İngiliz deyimi tanıyınca çok daha değer kazandı.

Ne dersiniz içimizdeki sarıklı İngilizler kimler?