Coşkun BAŞBUĞ
Coşkun BAŞBUĞ
Tüm Yazıları

LGBT diye yazılır…


Siz değerli okurların huzuruna çıkarken konu seçiminde inanılmaz titizleniyorum. Zira gün kısıtlı, yer sınırlı, kelimeler sayılı.

Bu nedenle seçtiğim konuların amaca hizmet eden konular olmasına çok dikkat ediyorum.

Bu mantıkla yaptığım çalışmalarımda yakın gelecekte olacakları öngörerek LGBT konusunu acilen kaleme alma gereği duydum.

Çünkü bu konuda çok ciddi bir tehdit var ve bu tehdit sadece ülkemiz için geçerli değil tüm dünya için de geçerli.

Perşembe Yazım...

Konuyla ilgili bir önceki yazımda meseleye bir giriş yapmış ve şu an milyonların tepki gösterdiği bu tehdidin esasen yaklaşık yarım asırdır süregelen bir oyunun devamı olduğunu örnekleriyle anlatmıştım.

Bu yazımda önemli vurgulardan biri de eskiden toplumumuzda en büyük tepkiyi gören bir kelimenin harf oyunlarıyla nasıl normalleştirildiği, toplumun nasıl uyutulduğu ile ilgili yazdıklarımdı.

Bu yöntem en bildik, en ince ve en eski psikolojik harp yöntemlerinden biriydi.

Tepkileri kelime oyunlarıyla yumuşatmak.

Bu oyunu bozmak için ricam yazıyı okurken LGBT yerine benim yazmaktan haya ettiğim o kelimeyi, yani İ..E kelimesini yerine koyarak okumanız.

Çünkü böyle okuduğumuz takdirde nereden nereye savrulduğumuzu çok daha iyi görebileceğiz.

Tepkisiz kalamayız...

Önceki yazım tahmin ettiğimden çok daha fazla kişi tarafından okundu ve tahmin ettiğimden çok daha fazla kişi tarafından da olumlu tepki aldı.

Meğer tehdidi tek gören biz değilmişiz.

Meğer meseleye tek tepki veren de biz değilmişiz.

Bu öylesine gurur verici, öylesine bir umut ki ülkem adına. Anlatamam.

Zira bu tür meselelerle tek başına baş etmek neredeyse imkânsız.

Bu işte bir olmamalı birlik olmalıyız.

Çünkü bu iş ekip işi.

Çünkü bu işte karşınıza çok iyi organize olmuş bir ekip çıkarılmış.

Hatta bu ekip bir değil, birden fazla.

Gelin bu ekipleri inceleyelim.

Kripto Ekip...

Bu ekibin içinde koca koca siyasiler, kelli felli akademisyenler, anlı şanlı gazeteciler ve bir o kadar da proje uyduruk sanatçılar var.

Bugünler için yetiştirilmiş bu ekibin görevi her fırsatta konuyu gündeme taşımak, LGBT'yi normalleştirmek, LGBT'yi sevdirmek ve LGBT'yi toplumda yaymak.

Ali Poyrazoğlu denen kişinin yönetmenliğini yaptığı oyun bu konuya iyi bir örnek, bu konuda kapıyı aralayan bir çıkıştı.

Son zamanlarda her yerde bu konunun patlak vermesinin nedenini, bu konuda yaşananları bu tespitle örtüştürün.

Gelin yaşadıklarımızı bir hatırlayalım...

İstanbul'un göbeğinde, en ünlü semti Şişli'de, Kanyon AVM'nde LGBT yalanıyla üçüncü tuvaletin açılmasını tesadüf mü zannediyorsunuz?

Tepkiler sonucu kapatılan bu tuvalette geri adım atıldı mı zannediyorsunuz?

Hiç şüpheniz olmasın ilk fırsatta o kilit kırılacak ve o tuvalet tekrar açılacaktır.

Alt yapı oluşturuldu, zihinlere kar suyu kaçırıldı. Esasen operasyon amacına ulaştı.

Siz tuvaleti zincirleseniz de zihinlerde kırılan zinciri asla kapatamazsınız.

Destekçi Ekip...

En önemli ekiplerden biridir. Kimi görevi, kimi cinsel tercihi gereği bu işe bir şekilde müdahil olurlar.

Sanatçı(!) Ali Sunal giydiği tişörtteki gökkuşağı renklerini işaret ederek verdiği pozla çok tartışıldı.

CHP'li İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu aylık belediye dergisinin kapağına bastırdığı gökkuşağı renkleri taşıyan gençle çok eleştirildi.

CHP'li İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer her fırsatta LGBT'liler ile kameralar karşısına geçip gökkuşağı bayraklarıyla poz verdi, yetmedi belediye binasının duvarlarını gökkuşağına renklerine boyattı.

CHP'li Mahmut Tanal LGBT'nin tüm etkinliklerine koşarak gitti ve en ön saflarda yer alarak LGBT'lilerden daha heyecanlı pozlar verdi.

Daha dün, karne günü, Silivri Kavaklı İlköğretim okulunda Ahter Nur isimli öğretmenin(!) LGBT bayrağı önünde o minicik yavrulara poz verdirdi.

Örnekler kıyamet gibi ve bu örnekler son altı ay içinde çok ciddi oranda arttı.

Sizce bu insanlar ne anlatmak istedi dersiniz?

Mandacı Ekip...

Bu konuyu sırf ayrışmak, farklı olmak veya sürü içinde kalmak zihniyetiyle anlamadan bilmeden savunanlar var.

Üstelik bu insanların isimlerinin başında koca koca unvanlar var, ama gelin görün ki dünyadan bir haberler.

Bu kül yutmam deyip de mangalı boynunda gezdiren tayfanın muhtemelen başka bir şey bilmedikleri için konu ile ilgili söylemleri hep aynı şeyler;

"Cinsel özgürlük"

"Size ne insanların cinsel hayatından!"

"Herkesin yaşam tarzına saygı göstermelisiniz."

"Siz önce tarikatlardaki çocuk tecavüzcülerine bakın."

"İnsanların özel hayatı sizi ilgilendirmez."

"Gökkuşağından da bir anlam çıkardınız ya helal olsun sizlere."

"LGBT renkleri 7 renk burada 6 renk kullanılmış, bunu bilmeyecek kadar kara cahilsiniz."

Daha neler neler....

Dinle...

Yav be aklı evveller!

Yav be batı yalakaları!

Bu yaşananların özgürlükle ne alakası var. Burada planlı programlı adım adım işlenen bir tehdit, adım adım ilerleyen bir tehlikeden bahsediyoruz, burada bir özendirme, toplumu yönlendirme var diyoruz ancak sen hala at gözlüğünle olayları yumuşatmanın, farklı yerlere çekmenin derdindesin.

"Bırakınız çocuğunuz kendi cinsiyetini kendi seçsin" ne demek ya...

Senin evladın, senin oğlun yok mu?

Senin umursamadığın, evlat yerine koymadığın o ülke değerini senin adına biz korumaya çalışıyoruz.

Hiçbir şey bilmiyorsan bari ayak bağı olma.

Mesele bildiğin gibi değil, mesele Kılıçdaroğlu'nun anlattığı gibi değil, mesele Kılıçdaroğlu'nun çarpıttığı gibi değil,

Mesele hayat memat meselesi, mesele çok ciddi.

İçime kurt düştü, siz şimdi Kılıçdaroğlu'nun dediğinden de bi habersinizdir eminim, en iyisi ben onu da anlatayım;

Bir televizyon programına konuk olan Kılıçdaroğlu'na soruyor sunucu;

Sunucu: "LGBT'i Türk Aile yapısını bozuyor mu?

Kılıçdaroğlu: "Hayır efendim ilgisi yok, ilgisi yok yani, niye aile yapısını bozsun"

Evet aynen böyle söyledi Atatürk'ün kurduğu partinin başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu.

Okulda misyonerlik faaliyeti, Hristiyanlık propagandası yapılıyor diye Amerika'nın onca tepkisine rağmen Bursa Amerikan Kız kolejini kapatan Atatürk mezarından kalksa bu sözlere neler derdi, neler yapardı?

İnanın hayalini dahi kuramıyorum, olacakları düşünemiyorum.

Sonuç....

Uzun lafın kısası tehlike büyük, tehdit büyük.

Acilen fert olarak, kurumlar olarak ve hepsinden önemlisi devlet olarak her türlü hukuki, kanuni tedbiri almalıyız.

Hem de acilen.

Yoksa "oğlum çiçek açtı" diyenler artar.